"BİNA BİNA HİKAYELERİ" - 6

Neşe Binark, yazmakta olduğu "İlk Türk Yahudi Fantastik Romanı" Bina Bina Hikayeleri´nin bir bölümünü her hafta yayınlamaya devam ediyor.

Neşe BİNARK Perspektif
28 Eylül 2022 Çarşamba

Tefrika No:6                                               

 

5

EMRİNİZDEYİM KIZKARDEŞ

20 TEMMUZ 1454 – KASTİLYA – TOMAS DE TORQUEMADA

At üzerinde saatlerdir gidiyorum. Valladolid’den yola çıkalı bir tam gün geçti. Toledo’daki İkinci Düzen Manastırı’na parşömeni bu kez ben götürüyorum.

Biraz yalnız kalıp düşünecek zaman yaratmalıydım. Amaçlarıma nasıl ulaşmalıyım? Ne yapmalıyım? Kimleri kullanmalıyım? Kimlerin akıllarına girmeliyim? Yeni birilerini tanımalıyım, güçlü birilerini. En kısa zamanda daha büyük ve merkezi bir manastıra geçmeliyim.

Toledo’ya birkaç saatlik yolum var. Şu nehir kenarındaki ağaca atımı bağlayayım. Çalılıkların gölgesinde biraz dinleneyim. Hava kararmak üzere, eşkıya doludur burası şimdi. Hırsızı, uğursuzu. Tanrıya şükür hazırlıklıyım. Çıt çıksın gözümü kırpmadan keserim. Acımam. 

Acımam evet acımam yoktur. Öyle ya kimin oğluyum? Don Pedro Ferdinando’nun. Peki ya kimin yeğeniyim? Kardinal Juande Torquemada’nın. Bu ikisi annem Jeronima’yı ve anneannem Juana’yı kutsal haça bağlayıp diri diri yakan adamlar değil mi?

O iki kadın da beni sünnet ettirmek istemişler. Beni Yahudi yapacaklarmış ki üzerine baskın yemişler. Olmasaydı bir şey kazanır mıydım? Yahudi bir anne ve Yahudi bir anneanne ile mi? Hayır.

Olmasaydı bir şey kaybeder miydim? Evet, kimliğimi.

Ben koyu Katolik Dominik San Pablo Manastırı gözde rahibi Tomas De Torquemada olamazdım. Yahudilerden bu kadar nefret eder hale gelemezdim.

Amcam da babam da benimle gurur duyuyorlar. Keşke ben de kendimle gurur duyabilsem. Ne mümkün? Daha değil. Hala damarlarımda annemden ve anneannemden gelen Yahudi kanı dolaşıyorken mi? Bu durumu düzelteceğim.

Kastilya’daki Yahudileri bir bir yok etmeye başladığımda belki. Aklım fikrim engizisyonda. Engizisyon ilan edilmeli ki Kastilya’da Yahudi bırakmayayım. Daha otuz dört yaşındayım. Vaktim var.

Şu ağacın altına pelerinimi serip biraz uzanayım. Bir dakika, nal sesleri duyuyorum. Atımı da alıp yüksek çalıların arasına saklanayım.

-        Atları şu ağaca bağlayacağım. Siz biraz dinlenin Beatrice kardeş.

-        Toledo’ya daha var mı Domingo?

-        Birkaç saatlik yolumuz kaldı. Amcanız sizi bana emanet etti. Durun! Saklanın Beatrice, çalıların arasında biri var. Hey! Kimsin sen? Göster yüzünü. Yoksa kılıcımla gelişigüzel biçerim çalıları.

-        Durun! Tamam çıkıyorum. Ben Rahip Tomas De Torquemada.

-        Nereden geliyor ve nereye gidiyorsun Rahip?

-        Valladolid’deki Dominiken San Pablo Manastırı’ndan geliyorum, Toledo’daki Dominiken 2. Düzen Manastırı’na gidiyorum.

-        Biz de o manastıra gidiyoruz. Yanımda gördüğünüz kişi Efendim Juan De Meneses’in yeğeni Beatrice Meneses’tir. Kendisini manastıra teslim etmeye götürüyorum.

-        Beatrice kardeş!

-        Peder Torkuemada!

-        Dilerseniz yola birlikte devam edelim. Eşkıyalara karşı güç birliği yaparız.

-        Olur, tabii. Madem aynı manastıra gidiyoruz. Olur değil mi Domingo?

-        Siz nasıl emrederseniz Beatrice!

-        Peder Torkuemada?

-        Evet Beatrice Kardeş.

-        Ben kutsal annemizi gördüm.

-        Rüyanızda mı?

-        Hayır, çok gerçekti. Ziyaretime geldi. Ve bana dedi ki;

-        Atınıza binmenize yardım edeyim, basın elime.

-        Tamam, sağ olun. Evet, bana dedi ki:

-        Domingo, artık yola çıkabiliriz.

-        Tamam Rahip Tomas, deh

-        Peder Torkuemada, bunu size anlatmam lazım. Birisiyle konuşmam lazım.

-        Deh. Emrinizdeyim kız kardeş. Dinlerim. Hem de iyi dinlerim.

6

TEKRAR KRALİÇE OLACAK MIYIM?

1461 – AREVALO – ESKİ KRALİÇE PORTEKİZLİ ISABELLA

Henry, üvey oğlum. Kralım öldükten sonra tahta çıktı. Beni, kraliçe hayır eski kraliçe Portekizli Isabella’yı ve iki çocuğumu Arevalo’daki bu köhnemiş kaleye kapattı.

Çok zor koşullarda yaşıyoruz. Kaynaklarımız sınırlı, yiyeceklerimiz az. Bir saray değil burası her tarafı harap olmuş dökülen bir kale.

Neredeyse açız, neredeyse yaşamıyoruz. Çocuklarıma bakabilmek için kalede sebze yetiştirip pazarda sattırıyorum. Çocuklarım için dayanıyorum. Artık otuz üç yaşında oldum.

Bugün Kral Henry çocuklarımı benden almaya gelecek. Isabella kızım daha on yaşında. Üzgün, ciddi, durgun bir çocuk. Bazen korkuyorum ondan. Aklından ne delilikler geçiyor diyorum tıpkı benim gibi… Kulede oturuyor hep Adeja nehrinin akışını izliyor. Balatlar söyleyip dans ederken kendinden geçiyor. Ayindeymiş gibi, çok korkutucu. İnsan kendi kızından korkar mı? Ben korkuyorum. Kardeşi Alfonso daha yedi yaşında. Annesine ihtiyacı var hâlâ…

Henry karısı Kraliçe Jeanne ile çocuklarımı kendi kalelerine alacak. Benden uzaklaştıracak onları. Dindar yapacaklar çocuklarımı biliyorum.

Vermesem onları, kaçırsam, mahzene kapatsam. Ya da… Karanlıklara gitsek hepimiz, kralımın yanına… Haydi, bir cesaret. Hayır, yapamam. Korkağım ben korkak.

Kızım babasının tahtının varisi. Bir gün Kastilya Kraliçesi olacak Isabella, peki ya ben? Genç yaşta dul kalmış ben? Bu köhne kalenin karanlıklarında günden güne solmakta olan ben? Eski Kastilya Kraliçesi Portekizli Isabella. İpek elbiseleri görmüş bedenim şimdi bu çuvallarla örtülü. Ellerim, ayaklarım paramparça, yüzüm kırış kırış. Ya ben ne olacağım artık?

Düşünemiyorum, korkuyorum. Düşüncelerimde boğuluyorum.

Bir de onlar var onlar. Karanlıktakiler. Beni aralarına almak istiyorlar. Fenerin fitilini hiç kısamam, gece olunca etrafımı sararlar. Beni karanlıklarına çekerler, beni hapsederler. Tıpkı benim Beatrice’i hapsettiğim gibi.

Beatrice, neredesin? Kuzenim, çocukluğumun arkadaşı. Ben sana neler yaptım? Söz, artık seni hücreye kapatmayacağım. Gel, bana yine arkadaş ol. Çok korkuyorum. Çocuklarım gidiyor. Yapayalnızım. Ölüm, ne zaman geleceksin? Bittim ben bittim.

Bir ses duydum. Kim var orada? Eyvah fener söndü? Hayır, hayır!

-        Anne!

-        Kızım!

-        Korkma! Feneri yaktım. Ağabeyim Henry geldi. Atlılarıyla avluda. Biz gidiyoruz anne. Daha sonra ziyaretine geleceğiz. Yürü Alfonso.

-        Çocuklarım, gitmeyin. Isabella kızım, gitme. Beni yalnız bırakmayın. Karanlıklar. Karanlıklar üzerime geliyor. Kim var orada? Ses ver.

Kralım!.. Siz. Burada mısınız? Çocuklarımızı aldılar. Siz yanımda kalacak mısınız? Beni yalnız bırakmayacağınızı biliyordum.

Tekrar kraliçe olacak mıyım?

7

TANTO MONTA - MONTA TANTO

19 EKİM 1469 – VALLADOLİD – JUAN DE VIVERO SARAYI – DÜĞÜN GÜNÜ

PRENS FERDİNAND – YARDIMCISI

-        Bu taraftan Prensim!

-        Bana Prensim deme ahmak! Boşuna mı köylü gibi giyindim? Neden bu eşeği çekiyorum dersin? Beni tanımasınlar diye!

-        Emredersiniz Prensim!

-        Hay seni ahmak! Sarayda her şey hazır mı? Düğünde giyeceklerim? Gelinin giyecekleri?

-        Her şey hazır Prensim.

-        Prenses Isabella ile daha birkaç gün önce tanıştık ama siyasi emellerimiz aynı. Peder Tomas olmasaydı bir araya gelemezdik. Isabella ile Santa Cruz Manastırı’nda tanışmış. Isabella ona günah çıkarıyor, onun danışmanı Tomas. Sonra da ben tanıdım onu ben de günahlarımı ona anlatıyorum. Her şeyimi biliyor. Hayatımı yönlendirecek kadar. Çok zeki adam bu Rahip Tomas.

-        Tomas De Torquemada Dominiken rahiplerinin en etkilisidir.

-        Aferin bak nasıl biliyorsun. Isabella’yı benimle evlenmeye o ikna etti. Bizi o tanıştırdı. Problem şu ki Isabella ile ikinci dereceden kuzeniz. Katolik kilisesi onay vermedi evliliğimize.

-        Prensim, o konuyu Tomas Torquemada halletti. Toledo Başpiskoposu tarafından düzmece bir Papalık Kararı okunacak ve evliliğiniz geçerli kılınacak.

-        Umarım bir aksilik çıkmaz. Aragon ve Kastilya birleşince en güçlü biz olacağız. Gelmiş geçmiş en güçlü Aragon Kralı ben olacağım tabii babam öldükten sonra.

-        Saray göründü. Muhafızlar durdurmadan geçelim Prensim.

-        Hay ahmak hay!

PRENSES ISABELLA – TOMAS TORQUEMADA

-        Peder Tomas, düzmece papalık kararı hazır mı?

-        Hazır Prensesim. Kararı Toledo Başpiskoposu düğün töreninde okuyacak. Bu evliliğinizi geçerli kılacak.

-        Ağabeyim Henry’nin sarayından annem Portekizli Isabella’yı ziyarete gidiyorum diye çıktım. Arevalo’da biliyorlar beni.

-        İyi ettiniz Prensesim. En doğru kararı verdiniz. Aragon tahtının varisi Ferdinand sizin için en doğru kocadır. Kastilya ve Leon Kraliçesi olacaksınız.

-        Seninle tanışmamızın ilk anlarını hatırlıyor musunuz Peder Torquemada? Konu nasıl da yeniden fethe geldi. “Reconquista”. Hemen ideolojik ve dini bir yakınlık kurduk. O günden beri de hep yanı başımdasın, hep desteksin bana. Büyük ve güçlü İspanya hayallerimi paylaşıyorsun benimle. Söyle bana Peder, bu Prens Ferdinand hırslı mıdır?

-        Size uysal bir yoldaş olacağından emin olabilirsiniz Prensesim, ben size hazırladım onu. Dini konuşmalarımdan etkilenmemesi mümkün değil. Katolik tabii o da sizin gibi.

-        Siyasi mutabakata vardığımız iyi oldu. Ağabeyim Dördüncü Henry ölür ölmez tahta ben çıkacağım, Kastilya Kraliçesi olacağım. Aragon Kralı da öldükten sonra Prens Ferdinand Kral olacak. O zaman ben hem Kastilya’nın hem Aragon’un kraliçesi olacağım.

-        Olacaksınız prensesim.

-        Sonra Gırnata’yı alacağım, Müslümanları, Yahudileri, Katolik olmayan Hristiyanları İspanya’dan kovacağım. Tek ve bir Katolik İspanya’yı kuracağım.

-        Ama biliyorsunuz Prensesim bunu ancak Engizisyonu ilan ederek başarabilirsiniz.

-        Biliyorum biliyorum, çok söyledin bunu. Papayı kandırıp ikna edeceğim. O dediğin Engizisyon mutlaka ilan edilecek. Büyük İspanya Engizisyonu. Başına da seni getireceğim Dominiken Rahibi Tomas Torquemada’yı.

-        Kardeşiniz Alfonso, toprağı bol olsun, geçen sene ölmeseydi işiniz zor olurdu.

-        Ne kardeşimle ne annemle sıkı bir ilişkim yoktu zaten. Prens geliyor. O halde tören başlasın.

TOLEDO BAŞPİSKOPOSUNUN DUYURUSU

-        Bugün, burada Juan De Vivero Sarayında, Kastilya Prensesi Isabella ile Aragon Prensi Ferdinand’ın evlilik törenlerini gerçekleştirmek için bulunuyoruz.

-        Asil dostum Juan, tam bir politik tiyatronun içindeyiz.

-        Asil dostum John, bu ikisi ikinci dereceden kuzen değiller mi?

-        Öyleler. Katolik Kilisesi izin vermez sanıyordum. Toledo Başpiskoposu ne diyecek bakalım?

-        Kastilyalı ve Aragonlu seçkinler. Sizlerin huzurunda Papa 2. Pius tarafından imzalanan imtiyaz belgesini okuyorum. Bu belgeye göre…

-        Papa 2.Pius ölmedi mi asil dostum Juan?

-        Öldü. Belki öteki dünyadan imzalayıp göndermiştir.

-        Bu belgeye göre Kastilya Prensesi Isabella ile Aragon Prensi Ferdinand’ın evliliklerine imtiyazlı bir şekilde izin verilmiştir.

-        Düzmece bir evlilik bu!

-        Sahtekârlar. Sessiz olun duyulmasın.

-        Dördüncü Henry’nin deli kızı Juana yerine aklı başında diye Isabella’yı destekledik. Hani 18 yaşındaki bir prensesi idare etmek kolay olacaktı? Bu Prenses başına buyruk.

-        Sessiz olun! Evlilik sözleşmesi açıklanıyor.

-        Siz, asil konuklarımızın huzurunda evlilik sözleşmesini açıklıyorum:

“TANTO MONTA – MONTA TANTO”

-        Hah, şimdi tamam oldu. Biri ne kadar değerliyse diğeri de öyle demek bu. Prenses önce Kraliçe olursa yani Dördüncü Henry Aragon Kralından önce ölürse Prens Ferdinand hemen kral olmayacak Prince Consort olacak.

-        Yani, “kadın hükümdarın kocası” Pek de yüceltici bir unvan doğrusu. Kim kabul eder bunu Ferdinand dışında. Tomas Torquemada’nın işi bu. Hani ikisi de aynı değerde olacaktı?

-        Farkında mısın asil dostum. Prens’in babası bir şekilde bu evliliğe örtülü de olsa destek oldu. Ya Prenses? Ağabeyinin iznini almadan kafasına buyruk bu evliliği yaptı. Bu ne demek?

-        Ne demek?

-        Prenses Isabella’dan korkulur demek. Ağabeyi ve varislerini hiçe sayarak, teamüllerin dışında kendi karar vererek yaptığı bu evlilikle, kendi bağımsız iktidarını kurmaya çalışıyor demek.

-        Vah zavallı İspanya!

-        Vah vah!..

8

BÜYÜK YEMİN

19 EKİM 1469 – VALLADOLID – JUAN DE VIVERO SARAYI – DÜĞÜN GECESİ – PRENSES ISABELLA – PRENS FERDINAND

-        Düğünde fısıldayanlar gözümden kaçmadı Prensim.

-        Şimdi yüzümüze karşı hakkımızda konuşanlar yarın ne yapmaz Prensesim?

-        Bir şey yapamazlar, yaptırtmam. Ben ki yakın zamanda hem Kastilya’nın hem de Aragon’un Leon bölgesinin kraliçesi olacağım.

-        Kraliçem, saygılar.

-        Reverans için henüz erken ancak aldım kabul ettim. Sabırla olayları akışına bırakacağız. Ağabeyimle olan veraset işi böyle çözülecek.

-        Tomas Torquemada sayesinde evlendik Prensesim, krallıklarımız sağlamlaştı. Amaçlarımıza hizmet edecek bir güç üssü oluşturduk. Tanrıya şükür.

-        Tanrıya mı? Bana şükredin Prensim bana. Ayrıca amaçlarımıza değil, amaçlarıma. Sizin benim yanımda amaçlarınız olamaz olsa olsa benim amaçlarıma hizmet etme göreviniz olur. Unutmayın sizden bir yaş büyüğüm. Başından konuşalım, benim emellerim, benim hedeflerim Yüce ve Katolik ve Güçlü İspanya’ya ulaşmak içindir. Bu yolda karşıma ne engel çıkarsa devirmeye hazırım. Mutlak güç benim olmalı sadece benim.

-        Emredin müstakbel Kraliçem, daima emrinizde olacağım. Sessiz bir ortağınız olarak İspanya’yı saf Katolik yapma hayalinizin destekçisi olacağım.

-        Başka türlüsü düşünülemez. Bu evlilik öncesi Tomas sizinle konuşmuş olmalı. Benim hayallerim, benim hedeflerim. Siz geride kalacaksınız.

-        Emredersiniz Kraliçem.

-        Aferin. Bugün düğün toplantısı diye sesimi çıkarmadım. Evlilik sözleşmesini bundan sonra dillendirmeyin, “tanto monta- monta tanto” diye bir şey yok. Siz asla benimle aynı değerde olamazsınız. Krallıklarımızı eşitlemek ve gücümüzü yükseltmek için yaptık bu anlaşmayı.

-        Emredersiniz Kraliçem.

-        Daha kraliçe olmadan bana kraliçem demeyin, alay ediyormuşsunuz gibi geliyor. Bana kendimi kötü hissettirme iznini size vermiyorum. Tepemin tasını attırmayın.

-        Baş üstüne Prensesim.

-        Ha şöyle! Sizin hırslarınız olamaz Ferdinand, kişisel hırslarınızı bastıracaksınız.

-        Yok zaten. Ben ve krallığım sizin hırslarınıza hizmet etmek için varız.

-        Sözünüzde alay seziyorum Prens, benim değil İspanya’nın. Ben demek Kastilya demek ben demek Aragon demek ben demek büyük ve güçlü İspanya demek. Ben ki gelecekteki Kastilya ve Aragon Kraliçesi Isabella, ben demek Katolik hakimiyeti demek. Katolikliğin anlamı Isabella demek. Ben demek mutlak kraliyet demek. Bunun için şiddet demek, işkence demek, ölüm demek. Acımasızlık demek Engizisyon demek. Ben ki gelecekteki Kastilya ve Aragon Kraliçesi Katolik Isabella, büyük ve güçlü İspanya üzerine yemin ederim ki Reconquista’yı gerçekleştirmeden, Gırnata’yı Müslüman hakimiyetinden kurtarmadan, İspanya’dan ne kadar Yahudi varsa kovmadan, İspanya sadece Katoliklerin olana kadar bedenime bir damla su değmeyecek, yıkanmayacağım.

-        Efendim! Ne dediniz? Ama kokarsınız Prensesim.

-        Benim kokum Katolik kokusu olacak, Katolik İspanya için büyük temizliğin kokusu olacak.

-        Evet. Büyük temizliğin pis kokusu olacak.

-        Kapayın çenenizi. Haddinizi bileceksiniz.

-        Emredersiniz Prensesim (eyvah eyvah). Madem bizi kirli, pis, kokuşmuş bir gelecek bekliyor, henüz yatağımız kirlenmeden, büyük krallığımızın ilk varisi için çaba gösterelim. Ne dersiniz?

-        Evet. İlk çocuğumuz doğar doğmaz evliliğimiz için papalık affı alacağım, sonra destekler gelecek. İspanya halkını dini retorikle Hristiyanlığın son Haçlı Seferi’ne çıkaracağım. Sizin göreviniz benimle uyumlu olmak. Katı olacağım, acımasız olacağım, hiçbir konuda özür tanımayacağım. O Yahudiler İspanya’dan gidecek ya dönecek Katolik olacak o zaman da çok emin olamayacağız dönmelerinden, ya da teker teker ölecek. Gırnata Katolik Hristiyanların yönetimine girecek. Müslümanlar da ya dönecek ya gidecek. Kalbim tanrı için değil devletimin gücü için atıyor. İçimde mutlak kraliyetimin şiddetini taşıyorum. Bununla başa çıkmaya çalışmayacağım bırakacağım dışarı aksın. Din benim için bir terör aracı olacak. Papayı dahi kandıracağım. Asla ve asla engel tanımayacağım. Ben ki …

-        Siz ki Prenses Isabella, siz ki gelecekteki Kastilya ve Aragon Kraliçesi Katolik Isabella olacaksınız, şimdi susup da bana izin vermezseniz bu dediklerinizin hiçbirini yapamayacaksınız. Tahta bir varis vermek zorundasınız.

9

YAŞASIN YENİ KRALİÇE

1474 – SEGOVIA – KASTİLYA KRALİÇESİ 1. ISABELLA’NIN TAÇ GİYME TÖRENİ

ASİLZADELER JUAN VE JOHN

-        Asil dostum Juan, senin prenses bugün kraliçe oluyor ha?

-        Asil dostum John, nereden benim prenses oluyormuş acaba? Daha dün ölen ağabeyi Dördüncü Henry’nin deli kızı Juana Isabella’ya savaş açmamış olsaydı, beş senedir yıkanmayan pasaklı Isabella’nın kraliçe ilan edilmesini onaylar mıydım?

-        Doğru söyledin asil dostum Juan, pis kokusu buraya kadar geliyor. Şöyle biraz geriye doğru geçelim. Ne yapacaksın, elimizde bu ikisi var. Biri deli, diğeri pasaklı. Mecburen pasaklıyı destekleyeceğiz.

-        Aslında asil dostum John, biri deli diğeri de zır deli. Bir grup asilzadeyiz ve bu kirli kadını kraliçe yapıp tepemize oturtuyoruz. Ne kadar aciziz. Bunlar sülalecek deli. Bunun annesi de deliydi. Portekizli Isabella.

Bir şey soracağım asil dostum, İspanya’da kadın ismi kıtlığı mı var? Bunun annesinin adı da Isabella idi bu pasaklının adı da Isabella, evlenir evlenmez peydahladığı kız çocuğuna da Isabella ismini koydu. Ne kudümsüz, ne tekinsiz isimmiş bu Isabella!

-        Sus asil dostum Juan, bak karşıdan gelenlere! Gelinin nedimesi Silva’lı Beatrice. Manastırdaki inziva odasından taç giyme töreni için çıkmış diyorlar. Bu Isabella’nın annesi Portekizli’nin de nedimesiymiş düğününde. Sonra Portekizli buna işkence etmiş, hücreye kapatmış. Güzelliğini kıskandı herhalde. Tanrı için güzel kadın ama!.. O üzerine giydiği açık mavi pelerin, beyaz omuzluk neyse de şu güzel alnını da kapatacak kadar başını örtmeseydi iyiydi. Fakat hala güzel bir kadın bu!

-        Günaha giriyorsunuz asil dostum John. Bir rahibeye kem gözle bakıyorsunuz.

-        Ne günahı tanrı aşkına, ben rahip miyim? Beatrice kardeş on üç senedir o manastırda ama onların yoluna girmedi, kendini inzivaya çekti diyorlar. Bir de diyorlar ki hücredeyken ona kutsal annemiz görünmüş ve benim adıma başka bir yol aç demiş. Sonra…

-        Sonrası uzatmayalım asil dostum John, kraliçenin yanına doğru ilerliyorlar. Yanımızdan geçerken kulak kesilelim bakalım ne konuşuyorlar?

-        Ben rahibeye güzel deyince günah ikisini gizlice dinleyince günah değil. Çifte standartlı Katolik. Hem neyin günah neyin günah değil olduğuna artık tanrı değil kraliçe Kastilyalı Isabella karar verecek.

-        Susun, dinleyin.

TOMAS TORQUEMADA VE BEATRICE

-        Beatrice kardeş, inzivadan çıkıp törene geldiğiniz iyi oldu. Durumlar kritik. Kraliçe taç giyer giymez kocası Prince Consort’la savaşa girecek. Dün ölen Henry’nin deli kızı Juana askerlerini toplamış Kastilya’ya yürüyor.

-        Kuzenimin kızı onları püskürtür. Peder Tomas, yirmi senedir birbirimizi tanıyoruz. Isabella’yı Reconquista konusunda eğitmek için çok çaba sarf ettik. Tanrı aşkına, Katolik İspanya aşkına, elbette burada olmalıydım.

-        Az sonra kraliçe ilan edilecek Isabella’yı idare edebilmek çok zor. Annesi gibi deli. Gerçi bu durumu benim işime geliyor. Bütün umudum Engizisyonu ilan etmesinde sonra Yahudileri İspanya’dan göndereceğim, tek tek.

-        Peder Tomas, Engizisyon konusunda konuşmalıyız. Olmak zorunda mı? Barışçıl yaklaşımlarla halledilemez mi?

-        Kızkardeş Beatrice, kutsal annemiz size görünüp kendisi için yeni bir yol çizmenizi istedi. Peki siz onu yapmasanız olmaz mı? Benim de inandıklarım var. İspanya’da bir tane Yahudi kalmayacak.

-        Peki ya Gırnata?

-        Ne olmuş Gırnata’ya?

-        Müslümanların yönetiminde hâlâ, son kaleleri o kaldı.

-        Onlar da gidecek. Gırnata düşecek. Katolik olmayan kim varsa seçimlerinin cezasını çekecek. Onları tanrının kılıcıyla ben cezalandıracağım. Ancak içim soğuyacak.

-        Yahudileri Yahudi oldukları için mi cezalandırmak istiyorsunuz? Bu nasıl bir sapkın düşüncedir Peder Tomas? O zaman içinizdeki Yahudi kanınızı damarlarınızdan çekip boşaltabilir misiniz? Bakın ben kendi kanımla barışığım.

-        Sizle ben bir değilim Beatrice. Benim annem ve anneannem beni Yahudi yapmaya kalkmışlar. Babamla amcam tam zamanında yetişmişler.

-        Ve onları çarmıha bağlayıp yakmışlar. Babanız ve amcanız annenizle anneannenizi öldürmüşler, onlar katil ve siz bu cinayeti uygun mu buluyorsunuz? Siz annenizle büyükannenize Yahudi oldukları için mi kızıyorsunuz? Tanrı yarattı hepimizi, hepimiz eşitiz nasıl böyle kin güdebiliyorsunuz? Ne türlü bir… (manyaksınız siz?) Aman tanrım!

-        Tanrı evet tanrı. Tanrının yaptığı hatayı düzeltmek bana düşüyor.

-        Tanrı aşkına Peder Tomas neler söylüyorsunuz siz?

-        Kraliçe tacını giyiyor. Yaşasın Kraliçe. Yaşasın Engizisyon.

-        Ne diyorsunuz? Ben gidiyorum. Bir daha manastıra yanıma gelmeyin. Sizi artık görmek istemiyorum. Delirmişsiniz siz. Hiçbiriniz beni aramayın.

-        Off bu nasıl koku? Hemen çıkalım buradan aziz dostum Juan.

-        Derhal çıkalım asil dostum John, pasaklı kadın. Bir de kraliçe olacak.

Tefrika No:6’nın Sonu

 "Dijital Manipülasyon Kolaj: Neşe Binark"

Tefrikanın diğer bölümlerini okumak için:

https://www.salom.com.tr/haber/123078/bina-bina-hikayeleri-1

https://www.salom.com.tr/haber/123110/bina-bina-hikayeleri-2

https://www.salom.com.tr/haber/123209/bina-bina-hikayeleri-3

https://www.salom.com.tr/haber/123266/bina-bina-hikayeleri-4

https://www.salom.com.tr/haber/123312/bina-bina-hikayeleri-5

https://www.salom.com.tr/haber/123426/bina-bina-hikayeleri-7

https://www.salom.com.tr/haber/123522/bina-bina-hikayeleri-8

https://www.salom.com.tr/haber/123579/bina-bina-hikayeleri-9

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün