"BİNA BİNA HİKAYELERİ" - 2

Neşe Binark, yazmakta olduğu "İlk Türk Yahudi Fantastik Romanı" Bina Bina Hikayeleri´nin bir bölümünü her hafta yayınlamaya devam ediyor.

Neşe BİNARK Perspektif
31 Ağustos 2022 Çarşamba

Tefrika No: 2

4

ESKİSİ NASILDI Kİ YENİSİNİ TARTALIM?

Otobüs, iki durak sonra fırlattı attı beni, garaja gidecekmiş. Burada da mı yahu?

-Pek bir İstanbul İstanbul geldi bana bu Oxford, tabanvaya devam, el mecbur. Biz alışkınız bozuk metrobüslerden, yürümeyen merdivenlerden, ortada kalan metrolardan, bize değmez yavrum İstanbul’dan geliyoruz biz, hey hey ki ne hey!

Bisiklet şehri burası, her yerde bisiklet yuvaları var. Zincirli, asma kilitli bisikletler cadde kenarlarında, yok mudur boşta kalan bir tane? Bir lira atıp çözsek zincirini.

-Ne yaptın be Akasya, market arabası mı bu? Korkulur senden. Geçerken hepsine sezdirmeden baktın, gözümden kaçmadı. Zincirsiz bulsan atlardın üzerine, senden her şey beklenir. Kırk yıldır tanıyorum seni.

Muhalif misin bana, sus biraz. Bir çift kanat, burnuma değdi geçti. Adım atacağım yere kondu. Az kaldı üzerine basıyordum. Dur bakayım bu o güvercin mi? Aa vallahi o güvercin. Adımcıklarını bana mı uyduruyor o? Aa vallahi uyduruyor. Dur bakayım, atalarımın ruhu olmasın bu güvercinde, belki de bana yol gösteriyor!

-Yuh artık! Mistik Akasya. Gizemci Akasya. Hurafelere, tuhaflıklara bağladın yine cehaletine doyma Akasya Bina.

Ne dedin sen? Ben miyim cahil? Kaç üniversite görmüş kadınım, destur vre izansız! Kalabalıklaştılar, ruh üzerine ruh. Bırakın da yürüyeyim, aaaa? Yavrum bende güvercin yemi yok ama söz bulup alacağım, gelip sizi yemleyeceğim. Ha tamam, siz beni bulursunuz zaten!.. Şu ilerideki çatısı dört bacalı bina var ya ne tuhaf! Önündeki sokak lambası bir başka tuhaf. Göbeğindeki parlak sarı ışık değil ama çevresindeki turuncu hare en tuhaf! Başka türlü kırpışıyor. Bir uzun bir kısa, iki uzun bir kısa. Mors alfabesi ile mi kırpışıyor o? Sanki az sonra beyaz beyaz baykuşlar uçuşarak gelecek de onlara sinyal çakıyor.

-Ayol ne kadar klişesin. Pardon başka bir romandan ya da filmden esinlenemez miydin acaba?

İngiltere’deyiz yahu, tabii ki aklıma önce Diagon Alley gelecek. Ayrıca esin düşüncelerimin hesabını da iç sesime vermeyeyim.

-Yok aslında her zaman esnek düşünürsün diye dedim, çapını geniş tutarsın. Pek bir çapsız gördüm, bozdu bu İngiltere seni. Bak yine, “vingardium leviyosa değil leviyoğsaa”, aman be keyfin bilir.

Seni susturmanın bir yolu yok mu?  Dinle! Ne tuhaf sessizlik var havada, gözlerimi kapasam bana bu bilginin verildiği günün öncesine dönebilir miyim? Rakel’den önceki günlerime. Aklıma bu soru hiç mi düşmeseydi yoksa? Öyle, bir şeyden habersiz yaşayıp gitse miydim? Öğrenmenin bana ne faydası olacak? Gazetecilik merakımı tatmin mi? Araştırmacılık sandığına atılacak birkaç yeni bilgi daha mı yoksa yazarlık iç güdüsü mü? Hangisi?

-Bu sorularının cevapları bende yok Akasya, ben zaten senin iç sesinim. “Sen Akasya Bina, gerçekten merak ediyor musun köklerini? Diyelim ki öğrendin, hayatında ne değişecek? Ya da bir şey değişecek mi? Belki de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunu göze alabilecek misin?”.

Eskisi nasıldı ki yenisini tartalım?

-İyi laf ettin, aferin.

5

HERKES BİR GÜN ÖLECEK

Ne tuhaf cumbaları var bu binaların? Cumba mı denir ona ya da her neyse?

-Sanat tarihi, mimari gugıllattırma bana şimdi, ellerin cebinde güzel güzel yürüyorsun.

Ay hiç bilgi kasamayacağım şimdi ıslak, kapalı, sisli havanın tadını çıkartmaya bakayım. Oh ne ala!

-Dur. Bak şu görünen fotoğrafa dikkatle Akasya Bina, ne fark edeceksin bakalım? Şu tuhaf cumbalı dediğin ev var ya onun hemen dibindeki ağaca bak.

Sis içinden fırlayan cadı elleri gibi kara kuru dalları var. Ellerini aşağı salıvermiş bir cadı, korkunç bir yaratık bu ağaç, korku filminden fırlamış olması muhtemel. Ben dahil herkes burada sis altında. Birazdan karşıma Karındeşen Jack çıkarsa hiç şaşırmam. Yürüyorum. Yürüyemiyorum. Neden? Bunların da asfaltlarında yama var, kaldırım yolları delik deşik. Kargacık burgacık, eciş bücüş. Hiç yabancılık çekmiyorum, bana İstanbul’u hatırlatıyor. O ne o? Mezarlık mı orası? Hayır, okulmuş. Bilinçaltım mezarlık arıyor. Gotik görme isteğim tavan yaptı. Söz kendimi bir mezarlığa götüreceğim. Gorgoyle heykellerinin başını okşarım artık, ağlayan meleklerin sırtını sıvazlarım. Derim ki: “Kaçınılmaz son, herkes bir gün ölecek. Bırak, ölenle ölünmez”.

-Bu arada, büyükşehir çalışıyor. Sokakları yıkayan mı ararsın, ardından süpüren mi? Ya da tam tersi.

Ön cephesini kuru dallar kaplamış binalar da bir mevsim yeşille kaplıydı. Aralık ayının cilvesi işte! Kubbeli binaya doğru yürüyeyim, gez gez bitmez bu Oxford. Sakızlı Türk kahvesi çekti canım. Sırt çantamda var ama nerede yaptıracağım? White Horse’u geçtim yanında bir kitapçı var, açılmamış. Açık olsaydı bir iki saat geçirirdim, birkaç kitap alırdım. Bir güvercin daha yürüyor önümde bezgin bezgin. Weston Library’ye geldim, o da kapalı tabii.

-Kargalar kahvaltı etmeden kendini yollara vurursan olacağı bu, ah senin şu tez canlılığın yok mu, pes yani! Öğleden sonraki randevu için sabahın köründe gelinir mi Londra’dan Oxford’a, alt tarafı bir buçuk saat yol. Bu kadar mı meraklısın duyacaklarına? Hem ne anlatabilir ki sana bu profesör? Tesadüfen tanıştığın bir kadının söylediklerinin peşine takılıp nasıl bir maceraya atılırsın böyle, nasıl? Aklını peynir ekmekle mi yedin sen?

Karışma işime, vesvese kumkuması. Bu kadar olumsuz olma! Zaten dere tepe, dağ bayır gezmiyor muyduk? Bak kalktık İngiltere’ye de geldik.

-Evet ama borç harçla geldik. Banka kredisini nasıl ödeyeceğini düşün bir ara.

Sırf keyfimi kaçırmak için aklıma getiriyorsun.

6

YOK YOK, AKILLANMAYACAKSIN SEN!..      

Kırmızı bir posta kutusu var ileride, mermer sütuna gömme, pek güzel duruyor. Posta idaresi anahtarını mı kaybetmiş yanına bir kutu daha koymuşlar? Ne? Yok, çöp kutusuymuş. İyi ki yanımda kimse yok. Alay konusu olurdum.

-Hah hah haa! Ben varım yanında, gidene kadar harcar harcar dururum seni. Görmemişin hali başka oluyor tabii.

Sensin görmemiş. İngiltere’ye ilk gelişim, ne yapayım yani? Pasaportumuzun yönü Britanya’yı gösterdi de biz mi gelmedik?

Kırmızı, bitmiyor bir türlü şimdi de telefon kulübesi, çok şık. Hiç açmayayım içini bir homeless sürprizi ile karşılaşmayayım. Hoş burası Londra değil Oxford. Burada homeless ne arasın. Radclife Square’deyim. Tam karşımda The Radclife Camera. Bu neoklasik yapı şimdilerde bilim kütüphanesi olarak hizmet veriyor. Bir dolanaydım iyiydi.

Yanımdan koşarak bir kadın geçiyor. Sağlıklı yaşam, sabah koşusu falan filan diyorsun yani! Ama sağ ayağını yamuk basıyorsun, önce bir ortopediste görünseydin tatlım!

-Sana ne Akasya Bina sana ne? Kırk yaşını devirdin hala akıllanmadın. Ne illet kadın oldun çıktın. Süzgecinin delikleri de pek büyük, gelen takılıyor, giden takılıyor.

Bak yine yamuk basıyor. Sanki koşusunu biraz hızlandırsa sağ ayak bileği küt diye kırılacak. Sol ayağına bakar vaziyette kalakalacak.

-Sus! Aaa!

Karşıdan başka bir kadın koşarak bana doğru geliyor. Ben susmak istiyorum, rastlantılar bırakmıyor. Bak şimdi bu kadın da üç iks larç bedenine siyah tayt geçirmiş, bordo kazağını çeke çeke sündürmüş ki göbeğini örtsün diye ancak sonuç fiyasko! Göbek, açık ara kadından bağımsız önden koşuyor. Koyu renk saçlarına bordo bant takmış. Kel başa şimşir tarak. Nefes nefese yanımdan geçiyor. İyi ki Aralık ayındayız. Yaz ayları olsa buram buram ter kokardı bu kadın şimdi. “Fitness and Cardio before” deyivermişim, umarım duymamıştır.

-Sus artık be kadın sus! Sen iyi misin?

Pony taili de bir sağa bir sola tokat atıyor. Yok ben fena gerildim. Şu buluşma gerçekleşse de rahatlasam. Sonra bir de mezarlık dolaşayım …

-Shut up Akasya Bina, shut the…

Tefrika No: 2’nin sonu

"Dijital Manipülasyon Kolaj: Neşe Binark"

Tefrikanın diğer bölümlerini okumak için:

https://www.salom.com.tr/haber/123078/bina-bina-hikayeleri-1

https://www.salom.com.tr/haber/123209/bina-bina-hikayeleri-3

https://www.salom.com.tr/haber/123266/bina-bina-hikayeleri-4

https://www.salom.com.tr/haber/123312/bina-bina-hikayeleri-5

https://www.salom.com.tr/haber/123389/bina-bina-hikayeleri-6

https://www.salom.com.tr/haber/123426/bina-bina-hikayeleri-7

https://www.salom.com.tr/haber/123522/bina-bina-hikayeleri-8

https://www.salom.com.tr/haber/123579/bina-bina-hikayeleri-9

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün