Geçtiğimiz ay, uzun zaman önce almış olduğum ama henüz okumaya fırsat bulamadığım bir kitabı, Ada vapurunda okumak için yanıma aldım. Matt Haig’in kaleme aldığı bu kitap 32. baskısını yapmış. Bu çok satan bir kitabı merak ederek okumaya başladım. ‘Gece Yarısı Kütüphanesi’ adlı bu kitabın kahramanı, hayattaki seçimlerinden mutsuz olan Nora adında genç bir kadın. Bir gece, Nora intihar etmeye karar verir ancak bir anda, kendisini okulunun kütüphanecisi Bayan Elm'in yönettiği bir gece kütüphanesinde bulur. Burası, yaşamında farklı kararlar vermiş olsaydı, hayatını değiştirecek yeni hikâyeleriyle sıralanmış kitaplarla doluydu. Nora, bu kütüphanede en çok mutlu olacağı hayatı bulmaya çalışır. Ayrıca, kütüphanede oldukça ilginç olan şey, ‘keşke’lerin sıralandığı ‘Pişmanlıklar Kitabı’ ya da defteriydi. Nora’nın da yapması gereken, hayatında pişmanlık duyduğu kararları hatırlaması ve o kararlardan birini seçmesidir. Bu seçimdeki hayatından memnun kalırsa o hayatı yaşamaya devam edecek, memnun kalmazsa ve hayal kırıklığı yaşarsa, ‘Gece Yarısı Kütüphanesi’ne geri dönecektir.
Tabii ki hemen kendi pişmanlık ve ‘keşke’lerimi düşünmeye başladım.
Hayatımız sürekli seçimlerle de dolu bir yolculuksa tabii ki bu seçimlerin bazıları, zamanla bizi pişmanlık duygusuyla karşı karşıya bırakabilir.
Keşke benim de bir zamanlar sıkça kullandığım bir kelimeydi. Oğlum da “Bu ‘keşke’lerle ne çok vakit geçiriyorsun anne” deyince aldı beni bir endişe… Çok haklıydı. Zaten çocuklarımız, aslında bizim en iyi eğitmenlerimizdir.
Geçmişte aldığınız karara o anki bilgi ve şartlarla ulaştığınızı unutmayalım. ‘Aklım sonradan geldi’ değil de ‘bu karar bana ne öğretti?’ sorusu kesin daha faydalı bir bakış açısı olabilir değil mi?
Ve hayatın dönüm noktası: Keşke yerine ‘iyi ki’ demek olabilir
Hayatın beklenmedik virajlarla dolu yollarında bazen düşüp bazen kalkarak, sayısız tecrübelerden geçeriz. Sonra da kalbimizde taşıdığımız yükler, genellikle iki kelimeyle özetlenir: ‘keşke’ ya da ‘iyi ki.’ “Keşke öyle yapmasaydım” gibi cümleler, pişmanlıkların tam da özetidir. “İyi ki yapmışım” ise, cesaretimizin ve olayları kabullenmemizin tecrübesi. Ben buna olgunlaşmak diyorum…
Keşkeler, ah ve vahlar geçmişte kalan ve artık değiştirilemeyecek olaylar, aynı zamanda yapılan hatalar için de söylenir. Oysa her hata, bize yeni bir ders vermez mi? Eğer ‘iyi ki’ demenin sihirli gücü devreye girerse, yaşanan her anı, iyi veya kötü, bir ders olarak kabul edebiliriz. İnsan kendi hayatının kıymetini bilmeli ve üzerinde yürüdüğü hayat yolunda da mutluluğu yakalamalı.
Dolayısıyla, ‘keşke’ demeyi bırakıp, ‘iyi ki’ demeyi öğrendiğimizde, iç huzura kavuşuruz; zira gerçek hayat, pişmanlıkları sayarak değil, ‘iyi ki’ denilen anları biriktirerek anlam kazanır. Öyleyse, ‘iyi ki’ diyebileceğimiz bol vesileler diliyorum.