İnsan için, insanla

Riva DUVENYAZ Köşe Yazısı
3 Aralık 2025 Çarşamba

Geçen hafta, iş dünyasının yakından ilgileneceği bir konuyu, bu konuda kendi tezini ileri süren bir uzmandan dinleme fırsatı buldum. Nobel Ödüllü Profesör Daron Acemoğlu, Türkiye’nin umutlu yatırımcılarını, gençlerini ve varlıklı kategorisine giren elitini aynı çatı altında toplayan bir panelde “Teknolojinin meyvelerini toplum beraber mi topluyor?” sorusunu cevapladı. Cevap: maalesef hayır. Teknolojik ilerlemenin meyveleri otomatik olarak topluma yayılmaz. Eğer güç bir zümrede yoğunlaşmışsa onların çıkarlarının gözetildiği şekilde kararlar alınması kaçınılmazdır. Elitler istemediğinde teknolojiden herkesin eşit fayda sağlayacağı politikalar üretmek çok zorlaşır. Dolayısı ile içinde olduğumuz yapay zeka çağında mevcut gidişat, elitlerin daha fazla güç kazanmasına çok elverişli. Zira teknolojik ilerleme karların büyük kısmını sermaye sahiplerine yönlendiriyor.

Firmalar ve yatırımcılar için hangi tür yenilik daha çok kâr getiriyorsa, teknoloji o yönde gelişir. Eğer insanı devre dışı bırakan teknolojiler daha kârlıysa, geniş kitlelerin gelirleri geride kalır. Varlıklı elit daha da zenginleşir.

Bu nedenle teknoloji, kapsayıcı kurumlar ve doğru politikalar yoksa, doğal olarak eşitsizliği artırabilir.

Halbuki, yanlış türdeki bu yapay zeka kullanımını doğruya çevirmek çok mümkün. Teknolojiyi ‘ne’ için geliştirdiğimizi kendimiz seçebiliriz. Şu anki gidişat tek doğru veya tek seçenek değil.

Acemoğlu buna karşı ‘insan odaklı AI’ çağrısı yapıyor. Kapsayıcı kurumlar ve doğru politikalar ile ‘insana yardım eden’ AI modelini geliştirmeyi istiyor. Zira teknoloji kendi başına ne iyi ne kötüdür.

İnsan odaklı AI’da amaç, insanı merkeze koyan, güvenli ve faydalı bir yaklaşım geliştirmek. İnsanları zarara uğratan, manipüle eden ve sömüren değil. Bu model insan etik değerleri ile ve yaşam kalitesi ile uyumlanmalı. Adil olmalı. Mahremiyete saygı duymalı. Bunun karşılığı olarak da yapay zekânın sonuçlarından insanlar sorumlu olmalı. Böylece kimsenin devre dışı bırakılmadığı bir eko-sistem AI yardımı ile oluşturulabilir. Şu anki mevcut düzenin vazgeçilmez olduğunu düşünenlere küçük de olsa bir umut kırıntısı veren bir bakış açısı bence…

Bu ütopik ve nezih analizi dinlerken ülkemizin bu argümanlara ne kadar uzak olduğunu düşünmeden edemedim. Bizim gündemimizde sokak hayvanlarına besin verilmemesi var. Bulaşık deterjanı ile yapılan kahveden zehirlenen genç kız var. Kimler bahis oynayabilir, insanların kendi keyfi için yaptığı iddialar ne kadar suç oluşturur var. Ağzımızdan çıkan lafların tehdit olarak algılanma ihtimali var.

Tüm bu yazdıklarım, teknolojik dönüşümün yönünü belirleyen şeyin aslında hangi değerlere tutunduğumuz olduğunu yeniden hatırlatıyor. Dünyada yapay zekânın toplumsal faydaya dönük kullanımını tartışanların aksine, biz çoğu zaman en temel meselelerde bile ortak bir akla varmakta zorlanıyoruz. Ancak yine de Acemoğlu’nun altını çizdiği gibi, kaderi teknoloji değil insanlar belirler. Eğer istersek, hem kurumlarımızı hem de önceliklerimizi değiştirerek bu gidişatı tersine çevirebiliriz. Önemli olan, geleceğe dair söz hakkını yalnızca güçlülerin değil, toplumun tamamının taşıdığı daha kapsayıcı bir düzene yol almak. Belki de umut, tam da bu talebi dile getirebilme cesaretinde saklıdır.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün