İran'ın Yahudileri

Selin BARLAS Köşe Yazısı
2 Temmuz 2025 Çarşamba

Trump tarafından ‘12 Gün Savaşı’ olarak nitelendirilen İsrail ve İran arasındaki garip savaş sonlandı…

Herkes İran’ın ve İsrail’in bölgeyi kargaşaya sürüklemesini ağzı açık izledi…

Bütün bunlar olurken benim merak ettiğim çokça ahbabımın mensup olduğu İran’ın Yahudi cemaatinin vaziyetiydi…

Mizrahiler (İbranice doğulu) Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bulunan cemaatlerdir. Judeo Arapça veya Judeo Farsça konuşurlar…

İran’da 7 ila 10 bin arasında Mizrahi yaşıyor…

Gerçi bu rakam zaman zaman tartışma konusu oluyor…

İran Yahudi topluluğu oldum olası bana ilginç gelmiştir…

Düşünün dünyanın en eski topluluklarından biridir ve kimse savaş ve kriz anlarında onlardan bahsetmez...

Halbuki kadim bir topluluk olan Mizrahiler, İran’daki Yahudi topluluğunun bir halk olarak Yahudi tarihini çok derin ve mühim bir şekilde etkilemiştir…

En iyi örneği Ester Kitabı’dır.

Hatta Binyamin Netanyahu İran ile olan gerginliği (her ne kadar batılı medya komik bulsa dahi) Tevrat’ı kaynak göstererek Purim bayramının anlatısını sıkça kullanır…

Neyse İran’a dönelim…

Evvelâ Mizrahilerin kim olduğuna bir göz atalım…

Sonrasında İran İslam Cumhuriyeti idaresi altında hâlâ nasıl ve neden yaşıyorlar sorusuna cevap vermeye çalışalım…

Birçok akademisyen, Yahudilerin İran’ın en eski dini azınlığı olduğuna, orada yaklaşık 2700 yıl yaşadıklarına inanıyor (Birinci Tapınak’ın yıkılmasından sonra Babil’deki Yahudi esaretinin ilk 100 yılını sayarsanız). Yahudiler 1935’e kadar Pers olarak bilinen İran’da İslam’ın gelişinden önce 1000 yıldan fazla yaşadılar…

Topraklar -dili, kültürü, tarihi- ister hâlâ İran’da yaşamaya devam etsinler, ister son 40 yılda memleketlerini bırakıp ABD, İsrail, Kanada veya İtalya gibi ülkelere yerleşsinler içlerine kadar işlemiş bir kültürleri vardır ve sadıktırlar.

İran Yahudi toplumu geçmişte, ilk olarak 7. yüzyılda Müslümanların fethinden sonra ve ardından Şiilerin baskın güç haline geldiği 16. yüzyılda zorlu dönemler yaşadı. Her iki dönemde pogrom ve ayrımcılığa maruz kaldılar.

Ancak İran’ın son şahı Muhammed Rıza Pehlevi iktidara geldikten sonra Mizrahiler, İran toplumunda ve ekonomisinde kilit pozisyonlara getirildi…

Tabiri caiz ise altın çağları Humeyni’nin gelişiyle son buldu…

İran’daki Yahudiler sinagoglara, kaşer ete (ve ulusal alkol yasağına rağmen Şabat için şaraba) erişime ve toplumlarını temsil eden bir Yahudi parlamento üyesine sahiptir.

2014 yılında rejim, bir milyondan fazla insanın öldüğü İran-Irak Savaşı (1980-1988) sırasında hayatını kaybeden Yahudi askerlerini onurlandıran bir anıtın açılışını yaparak Yahudi toplumuna çok takdir edilen bir jestte bulundu. Yahudileri ayırmadıklarını ve ulusal kimliği onurlandırdıkları bu jest kafaları karıştırmasın…

Yine İran Yahudileri hayatta kalmak için gerekli olan her şeyi söyleme ve yapma durumunda kalıyor. Siyonizm’in ölümle cezalandırıldığı teokratik bir devlette yaşamak ne derece özgürlük sunuyorsa tabii…

Mizrahiler önemli hükümet pozisyonlarında bulunmalarının (parlamentodaki tek temsilci haricinde) engellenmesi de dahil olmak üzere çeşitli yasal sınırlamalara tabidir.

Geçtiğimiz günlerde İran’ın Yahudi topluluklarından birkaçı İsrail’i kınayan sert ifadeler yayınladı. İsfahan’da yaşayan 1500 Mizrahi, devlet tarafından işletilen İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı’nda yayınlanan bir bildiride “Siyonistlerin vahşetinin herhangi bir insan ahlakından uzak olduğunu” söyledi. Açıklamada “İran İslam Cumhuriyeti’nin gururlu ve onurlu bir şekilde, Siyonist rejime ezici ve pişmanlık dolu bir yanıt vereceğinden eminiz” denildi.

İran rejimi Siyonizm ile Yahudi dini arasında net bir ayırım yapıyor ve yerel Yahudiler tam bir dini özgürlük ve güvenlikten yararlandıklarını söylüyor…

Ülkenin baş hahamı Yehuda Gerami, İsrail hükümetinin “Yahudiliği hiç umursamadığını” belirtirken, ABD’nin bir drone saldırısında öldürülen İran Generali Kasım Süleymani’yi ulusal bir kahraman olarak selamladığını hatırlatalım…

Nüfus meselesine tekrar dönecek olursak İran baş hahamına göre ülkedeki Yahudi nüfus 15 bin…

Herkesin başka rakamlar vermesi kesin bir sonuca varmayı zorlaştırıyor…

Ülkede yaklaşık 25 sinagogun yanı sıra birkaç kaşer restoran, bir huzurevi, bir mezarlık ve bir Yahudi kütüphanesinin kaldığına inanılıyor…

İsrail nüfusunun yüzde 45’inin ise Mizrahi ve Sefaradlardan oluştuğu 2018’de yapılan istatistiklerde belirtiliyor…

Yani çok konuşulmayan fakat büyükçe bir kalabalık olan Mizrahiler tarihin sessiz tanıkları dersek tam yeri olur…

Tarihin tanıklarına hürmetle…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün