Şelah Leha - Görüş farkı

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
18 Haziran 2025 Çarşamba

Şelah Leha peraşası öncülerin günahı olarak bilinen ‘het ameragelim’ konusunu, trajik bir yanlışın sonuçlarını işler. Moşe Rabenu halkın talebine uygun olarak Erets Yisrael’e durumun gözlenmesi için on iki öncü gönderir. Bunlardan on tanesi sadece olumsuz değil aynı zamanda ‘korkutucu’ bir raporla geri döner. Halk bunun üzerine artık yola devam etmek istemediğine karar verir. Sonuç gerçek bir trajedidir. Tişa be Av gününde gerçekleşen bu olay çok acı bir kararla daha da gölgelenir. Halk o nesil yok olana kadar kırk yıl boyunca çölde dolaşacak ve ancak yeni nesil kutsal topraklara girebilecektir.

Öncülerin anlatımındaki ‘korkutucu’ öğeler oldukça fazladır ancak bir tanesi oldukça ürkütücüdür; ‘Erets ohelet yoşevea i / ülke içinde yaşayanları yiyip bitiren bir yerdir.’  

Gemara, casusların Erets Yisrael'de kaldıkları süre boyunca her yerde cenaze törenlerini gözlemlediklerini açıklar.   Tanrı, on iki yabancının varlığını fark etmemeleri için sakinlerin dikkatini dağıtmak ister ve bu nedenle ülkeye ölümcül bir salgın getirir. Pek çok insan hayatını kaybeder. Bu şekilde oranın  sakinleri, casusları fark etmezler. Onlar ölenleriyle ilgilenmekle meşguldür. Ancak casuslar bunu farklı yorumlarlar. Erets Yisrael'in, orada yaşayan insanları öldüren, insanların hayatta kalamayacağı bir yer olduğu sonucuna varırlar.  

Rav Şimşon Pincus, casusların hatasını, öğrencileriyle birlikte dışarıda dolaşan bilge bir adamın yerde yatan bir hayvan leşini gördüğündeki hikâyesini anlatan ünlü Hovot Ha'levavot eserindeki bir pasajın ışığında açıklar.

Bilge adam öğrencilerine ne gördüklerini sorar. Cevap öğrencilerin tam olarak ne gördüğüdür ve ‘iğrenç, pis kokulu bir leş’ şeklindedir. Bilge adamın cevabı ilginçtir. “Bakın dişleri ne kadar beyaz.   Çok güzel beyaz dişler görüyorum.”

Birçoğumuz olumsuzluğa bağımlıyız.   Konuşmamızın büyük bir kısmı hava durumu, politika, Rabiler veya diğer insanlar hakkında şikâyetler barındırır. Güneşin altında yer alan her şey bizler için çoğunlukla bir olumsuzluk ve şikâyet konusudur. Bazı nedenlerden dolayı, neyin yanlış olduğunu belirtmeyi seviyoruz.  Çok nadir olarak bilge adamın söylediği gibi bembeyaz dişlere dikkat çekerken büyük oranda olumsuzluklar konuşmalarımızın merkezini oluşturur durumdadır.  Hele günümüzde iyi ve güzel şeyleri sanki görmemek için çaba gösterir bir haldeyiz. İşte bu da öncülerin hatasıdır. Tanrı onların yararı için korunması için bir mucize gerçekleştirmişken onların mucizeyi görmek yerine olumsuz olan manzarayı hafızalarına yüklemişlerdir.

Tora Erets Yisrael’de yaşayan meyvelerin büyüklüğünü bir bereket işareti olarak betimler. Midraş da bu meyvelerin büyüklüğünün alışılmadık derecede olduğunu anlatır. Casuslar insanlara meyveyi göstererek onları bu toprakların tuhaf olduğuna, yaşamak isteyebilecekleri normal bir yer olmadığına inandırırlar. Hâlbuki bu meyveler toprağın olağanüstü kalitesinin bir kanıtıdır.

Rabiler ‘het ameragelim’den söz ederken günahın Erets Yisrael hakkında konuşulan ‘laşon ara’ olduğunu öğretirler. Erets Yisrael hakkındaki  konuşma biçimleri, diğer insanlar hakkında olumsuz konuşmak anlamına gelen laşon ara  günahına benzer.  

Bu karşılaştırmanın ışığında laşon ara dediğimiz günahın  gördüğümüzü görme biçimimizle ilgili olduğunu anlayabiliriz. Birisi hakkında laşon ara  konuştuğumuzda, casusların yaptığını yaparız.  Olumluya odaklanmak yerine olumsuzu bulur,  ‘beyaz dişler’ yerine ‘yerde yatan leş’ gözümüzün önüne gelir.  Bu, diğer insanları nasıl gördüğümüzle, onların iyi yönlerine odaklanmak yerine, onların hatalarına odaklandığımızla doğrudan bağlantılıdır. 

Rabilerden biri bir adamdan ilginç bir telefon alır. Bir sorunu vardır ve Rabi’den akıl sorması gerekmektedir. Bu arada adamın hayatındaki her şey harikadır. Çok iyi bir evliliği, harika çocukları, geniş ve iyi bir sosyal çevresi, güzel bir geliri ve Tora öğrenmek için de uygun zamanı vardır.  Rabi doğal olarak bu kadar olumlu bir yaşam kalitesi içinde olan birinin sorununun ne olduğunu merak eder ve sorar.

Adamın cevabı oldukça şaşırtıcıdır. Kendisi çok kiloludur eşi ise çok zayıftır. Adam bunu çok ciddi bir sorun olarak görmekte ve Rabi’ye bunu sormaktadır.

Rabi bu adamla ‘sorunu’ hakkında yaptığı konuşmasının ortasında ona, dünyadaki insanların büyük çoğunluğunun onun kadar iyi bir hayata sahip olmak için birçok şeyi feda etmeye hazır olabileceğini söyler. Sorun açık ve nettir. Adam beyaz dişleri görmek yerine yerdeki olumsuz görüntüden etkilenmiştir. Adam hayatında bu kadar olumlu ve güzel şey varken tuhaf bir olumsuzluğa odaklanmış ve şikâyet etmektedir. Sahip oldukları için Tanrı’ya şükretmek yerine tuhaf ve anlamsız bir sorunu sıkıntı haline getirmekte ve çoğumuzun yaptığı gibi şikâyet etmektedir.  

Şimdi gelin kendimize dürüstçe sormaya başlayalım. Gördüklerimizi nasıl değerlendiririz? Hayatımızdaki tüm güzel nimetleri, aile üyelerimizin ve arkadaşlarımızın tüm güzel niteliklerini fark erer miyiz? Yoksa olumsuz yönlere, yanlış olan her şeye odaklanmayı mı seçeriz?

Tanrı bize birçok ‘büyük meyve’ ve harika nimetler verir. Sorun, bunları bir nimet olarak görmek yerine her şeyi şikâyete dönüştürebilmektir. Öncülerden alabileceğimiz en önemli derslerden biri aklımızı ele geçirmek için bekleyen ‘yetser ara’ kaynaklı şikâyet hastalığını yenebilmektir. Etrafımızdaki insanlarda ve dünyada güzel olan her şeyi görmek ve şikâyet etme alışkanlığından vaz geçmek gerekir. Bu güzel hayatta sahip olduğumuz ve olabileceğimiz güzel şeylere odaklanarak olumsuzluğu olumluya çevirebilmek için adım atmayı deneyelim.

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün