Duygusal sağlığın önemli bir bileşeni umuttur. Bir insanın umudu yoksa zor durumlarda hayatta kalması zordur. İnsanın mutlu sonla biteceğine inanması için tünelin sonunda ışığın yanacağını hissetmesi gerekir. Bunu sağlamak nasıl mümkün olabilir sorusunun cevabı tek bir sözcükte gizlidir; ‘Tikva.’
İyar ayının yirmi dokuzunda kutlanan ve peraşamızın ana konularından biri olan Pesah Şeni dünyada ‘yeuş’ dediğimiz umutsuzluk diye bir şeyin olmadığına ilişkin bir ders verir. Temiz yani ‘taor’ olmayan kişilerin Pesah korbanını getirememeleri nedeniyle Moşe’ye serzenişte bulunmaları sonucunda Tanrı bizlere ikinci bir fırsat olarak Pesah Şeni korbanını sunar. Bu başka bayramlar için geçerli değildir. Ancak burada serzenişte bulunanların iki önemli sözcüğü bu hakkı doğurmuştur: “Lama nigera / Neden bu fırsatı kaçıralım ki?”
Tanrı bu sözleri duyar ve Pesah Şeni kavramı ortaya çıkar. Korban Pesah için bir makyaj fırsatı gibi görünse de asıl vermek istediği mesaj kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun umut hep vardır şeklindedir.
Rabi Tsadok Ha Kohen Divre Sofrim kitabında bir Yahudi’nin, ister fiziksel ister ruhsal olsun, asla umudunu kaybetmemesi gerektiğini yazar. Fiziksel durumla ilgili olarak Gemara boğazınıza kılıç dayansa bile umudunuzu kaybetmeyin öğretisini paylaşır. Manevi olarak da ‘teşuva’ kavramı her zaman devrededir. Bizler için umutsuzluk diye bir şey yoktur.
Basit ve bilinen bir örnek. Sara 89, Avraam 99 yaşındadır. Tanrı Sara’ya bir çocuk müjdesi verir. Sara’nın tepkisi oldukça insanidir. Sara güler ve artık yaşlandığını ve Midraş Tanhuma’ya göre solduğunu ifade eder. Tanrı mucizeleri sınırlamayı sever. Tanrı Yahudi halkına, tüm özlerinin görünüşte umutsuzluk olması gereken bir durumdan geldiğini öğretmek için yapar. En umutsuz anda bile umut filizlenmeye hazırdır.
Gemara Masehet Sanhedrin’e Maşiah umudun en tükendiği anda gelecektir. Çünkü umut kalmadığında, Tanrı’nın her şeyin üstünde olduğunu ve O'nun her şeyi halledebileceğini anımsamak gerekir.
Peygamber sözlerine baktığımızda bizlere hep Avraam ve Sara’nın umutsuzluktan umuda geçişleri anlatılır. En umutsuz anda doğan bir bebek geleceğimizin ışığı olan Yitshak Avinu olmuştur.
Yahudi halkı mucizevi bir halktır. Devam etmemizi sağlayan şey budur. Dayanıklılığımızın sırrı budur. İşte bu yüzden Yahudiler aya benzerler. Küçülebilir hatta kaybolabilir, ancak yeniden güçlü ve parlak bir şekilde mutlaka geri gelir.
Toplama kamplarında bulunan bilgelerin hikâyelerini dinler dururuz. Onlardan birinde Rabi’ye nasıl hayatta kaldıkları sorulur. Sorunun cevabını Rabi ‘Birkat Alevana’ olarak verir. Tefilin yoktur, Tefila yoktur kısacası hiçbir şey yoktur. Ancak her ay yenilenen bir ay görüldüğünde yeniden doğuş gibi umutlar yeniden yeşermektedir. Her ne kadar bu anlattıklarımız Pesah Şeni’nin mesajı gibi görülse de aslında bu her Yahudi için, her gün anlaması gereken bir ders niteliğindedir. Yeuş yoktur ancak her zaman Tikva vardır.