Probiyotikler ve mikrobiyota: Çocuklarda sindirim sağlığının yeni yüzü

Birçok ebeveyn ´bağışıklığı güçlendirmek´ denince ilk olarak probiyotiklere yöneliyor. Ancak aslında mesele yalnızca bağırsakla sınırlı değil; tüm bedenin ve zihnin dengesiyle ilgili. Bu görünmez dünya, çocuğumuzun sindiriminden bağışıklığına, hatta ruh haline kadar her şeyi etkiliyor.

Yaşam
10 Aralık 2025 Çarşamba

Dr. Endi Romano

Mikrobiyota nedir, nasıl oluşur?

Son günlerde sıkça duyduğumuz mikrobiyota kavramı, insan vücudu içinde ve üzerinde yaşayan milyonlarca mikroorganizmanın (bakteri, virüs, mantar ve parazitler) tümünü tanımlar. En yoğun olarak bağırsaklarda bulunur; ancak ağızda, deride, genital bölgede ve solunum yollarında da mikrobiyota vardır. Kısacası, vücudumuzla birlikte yaşayan mikroorganizmalar topluluğu diyebiliriz.

Bilim çevreleri mikrobiyotadan ‘en son keşfedilen organımız’ olarak söz eder. Bugün artık bağırsak mikrobiyotasının; akne, alerjiler, astım, diyabet, artrit, karaciğer yağlanması ve obezite gibi sayısız hastalıkta rol oynadığı güçlü biçimde ortaya kondu.

Her insanın mikrobiyotası parmak izi gibi benzersizdir. Bir çocuğun mikrobiyotası ortalama üç yaşında stabil hale gelir. Mikrobiyota, anne karnında şekillenmeye başladığı için annenin beslenmesi, yaşamın ilk 1000 günü boyunca çok önemli bir rol oynar.

Doğum şekli, ilk beslenme biçimi, kullanılan ilaçlar ve çevresel faktörler bu dengenin temel taşlarıdır. Normal doğum, bebeğin doğum kanalındaki yararlı bakterilerle tanışmasını sağlar. Anne sütü, hem besin hem de doğal probiyotik ve prebiyotik kaynağıdır.

Yapılan çalışmalar, özellikle çocukluk döneminde aşırı steril ortam, bitkisel liften fakir ‘modern’ beslenme ve gereksiz antibiyotik kullanımı gibi faktörlerin mikrobiyota çeşitliliğini olumsuz etkilediğini göstermiştir.

Probiyotikler ve prebiyotikler nedir? Ne zaman gerekli olabilir?

Probiyotikler, yeterli miktarda alındığında vücuda fayda sağlayan canlı mikroorganizmalardır.
Prebiyotikler ise bu yararlı bakterilerin (probiyotiklerin) beslenmesini sağlayan lif türündeki maddelerdir — yani “iyi bakterilerin yiyeceği” olarak düşünebiliriz.

Probiyotik kullanımı bazı durumlarda faydalı olabilir:

  • Antibiyotik sonrası bağırsak dengesini yeniden kurmak,
  • Uzamış ishal veya kabızlık durumlarında,
  • Alerjik yatkınlık ya da atopik dermatit gibi cilt sorunlarında destek amaçlı,
  • Sık enfeksiyon geçiren çocuklarda bağışıklık sistemini dengelemek için.

Ancak her probiyotik aynı değildir. Farklı bakteri suşları farklı faydalar sağlar. Bu nedenle kullanılacak ürün, mutlaka çocuğun durumuna uygun şekilde doktor tarafından seçilmelidir.

Probiyotik kullanırken yapılan en büyük hatalardan biri ise prebiyotik alınmamasıdır. Barsaklara gönderilen bakterileri aç bırakmamak gerekir. Bu nedenle probiyotikleri prebiyotiklerle birlikte almak çok daha etkilidir.

Doğal mikrobiyata desteği

Her zaman bir kutu probiyotik almak gerekmez. Mikrobiyotayı desteklemenin en güçlü yolları doğal yaşamın içinde gizlidir:

  • Gerçek gıdalarla beslenmek: Prebiyotik özelliği olan lifli sebzeler ve meyveler (yer elması, baklagiller, pancar, yulaf, kuşkonmaz, brokoli, havuç, elma, armut, erik), tam tahıllar ve fermente gıdalar.
  • Gereksiz antibiyotikten kaçınmak.
  • Doğada vakit geçirmek: Toprakla ve hayvanlarla temas mikrobiyotayı zenginleştirir.
  • Yeterli uyku ve düşük stres: Stresin mikrobiyotaya doğrudan, hızlı ve belirgin bir etkisi vardır. Anne-yavru ayrılması uygulanan maymunlarda, dost bakteriler olarak bilinen laktobasiller ve bifidobakteriler ile salgısal IgA düzeyinin hızla düştüğü gösterilmiştir. Aynı şekilde öfke ve kızgınlık, disbiyozis (iyi ve kötü bakteriler arasındaki dengenin bozulması) tablosunu hızla tetikleyebilir.

Sonuç olarak, probiyotikler çocuğun bağışıklığını desteklemenin tek yolu değildir; onlar, büyük bir dengenin parçasıdır. Sağlıklı bir mikrobiyota, hastalanmayan bir çocuk değil, vücudu ve bağışıklığı dengede olan, stresle ve enfeksiyonlarla daha iyi başa çıkabilen bir çocuk demektir. Bu dengeyi korumanın en güçlü yollarından biri, çocuğun doğallığına izin vermek ve ona çeşitli, lif açısından zengin yiyecekler sunmaktır. Doğayla temas, yeterli uyku ve sevgi dolu bir ortam, görünmez dostlarımız olan mikroorganizmaların çoğalmasına ve dengede kalmasına yardımcı olur. Unutulmamalıdır ki, bağışıklığı güçlü bir çocuk yetiştirmek sadece ilaçlarla değil, doğru beslenme, hareket ve yaşam alışkanlıklarıyla mümkün olur. Bazen en etkili destek, basitçe çocuğumuza doğallığı yaşama fırsatı vermektir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün