Dünyanın en tanınan astronotu Chris Hadfield, 30 Kasım´da İstanbul´daki gösterisinde uzaydan çektiği Türkiye fotoğraflarıyla başlayıp uzay severlere bilim, mizah ve ilham dolu bir gece yaşattı. Hadfield´ın hikâyesi, hayalin peşinden gitmenin dünyanın sınırlarını da aşabileceğini gösterdi bize dünyanın ötesine bakmanın büyüsünü yaşattı.
1959 Kanada doğumlu Chris Hadfield’ın astronot olma hayali dokuz yaşındayken başladı. Hadfield ile ortak yönüm burada sona eriyor. Hadfield’ın diğer yönleri yıllarca süren mühendislik dereceleri almayı, taktik savaş uçağı pilotu olmayı, bir F-18 test pilotu olmayı ve ardından uzun yıllar astronot olarak eğitim almayı içeriyordu. Daha sonra Kanada Uzay Ajansı, 1992’de Hadfield’ı, Texas Houston NASA uzay merkezine atadı. Teknik ve güvenlik çalışmalarının yanı sıra Hadfield orada toplam 25 uzay mekiği misyonunda baş kapsül iletişimcisi olarak görev yaptı ve herkesin tanıdığı bir ses haline geldi. “Houston, we have a problem”daki Houston oydu. Neyse ki görevde olduğu sürece hiç problem olmadı. 1995’te nihayet sefer uzmanı olarak ilk defa uzaya gönderildi; Rus uzay istasyonu Mir’e kilitlendi. Nisan 2001’de yine sefer uzmanı olarak Uluslararası Uzay İstasyonuna (ISS) gönderildi. Burada istasyona yeni teçhizatlar eklemek için iki kez uzay yürüyüşü yaptı ve toplamda 15 saat uzay boşluğunda vakit geçirdi. Sonrasında Rusya’da kozmonot eğitim merkezine atanan Hadfield, Amerika, Kanada ve Rusya arasında iletişimi köprüsü olarak öne çıktı. 2010’da nihayet NASA, Hadfield’ın ISS’ın ilk Kanadalı komutanı olduğunu ilan etti. 2012’de ISS’e giden 35. misyonunun komutanlığı üstlendi. Bu sürede yüzden fazla bilimsel deneye liderlik etti. David Bowie’nin ‘Space Oddity’ şarkısını orada kendi sesi ve gitarıyla icra ettiği video klip o kadar ses getirdi ki, plak şirketi telif haklarından dolayı videoyu kaldırmak istedi. Araya David Bowie girdi ve plak şirketini yollarını ayırmakla tehdit ederek videonun kaldırılmasından vazgeçirdi. Toplam 2.650 kez Dünya’yı turlayan Hadfield, uzaydan sık sık canlı bağlantı yaparak insanlara uzayı ve bilimi sevdirdi. Cansız ve yazılı yayınlarımı sayarsanız uzay ve bilimi sevdirme yönümüz de ortak diyebiliriz aslında. Kendisi şu anda bilim kurgu yazıyor ve bilim iletişimciliğine devam ediyor. İngiltere, İrlanda ve Avustralya’dan sonra 30 Kasım’da İstanbul ayağını gerçekleştirdiği ‘Journey Into The Cosmos / Kozmosa Yolculuk’ Turnesi Avrupa’nın diğer şehirlerinde devam edecek. Daha önce astrofizikçi Brian Cox’ı da ağırlayan Tuz Biber Stand Up’ın bu gösteriyi Türk bilim severlere armağanından dolayı teşekkürlerimi iletip, 20 Eylül 2026 akşamı Cox’ın yeniden İstanbul’a döneceğinin müjdesini vereyim.

Geceden akıllara kazınanlar
Albay Chris Hadfield uzay istasyonunda geçirdiği görüntülerin eşliğinde konuşmasına başlarken oradan çektiği Türkiye fotoğraflarıyla biz izleyicilerin gönlünü ilk dakikalardan kazandı. Her 92 dakikada bir dünya turu yapan uzay istasyonu 46 dakika gün ışığında 46 dakika da karanlıkta yolculuk ediyor. İşte bir keresinde tam Güney Kutbun üzerinden geçerken karanlıkta uzay yürüyüşü yapan Hadfield rengarenk ‘aurora’yı gördüğünü ve atmosferle etkileşen Güneş’ten gelen parçacıkların bacaklarının arasından geçtiği sırada yaşadıklarını hayatının en büyüleyici anı olarak nitelendiriyor. Zaman zaman astronomi 101 hocası zaman zaman da stand-up’çı hatta şarkıcı havasına giren Hadfield konuşmasının başında Katy Perry’e astronot denip denemeyeceğinin tartışmasını açtı. Ne de olsa uzayda altı aydan fazla vakit geçirmiş ve yayınladığı YouTube videoları ve bilim anlatıcılığındaki yeteneği sayesinde en tanınan astronot olan Hadfield, Katy Perry ve kız arkadaşlarıyla aynı kefeye sokulmak istemiyor. Atmosferde havanın iyice incelip de artık uçağın kanatlarını havaya kaldıramadığı yerden yaklaşık 84 kilometre yükseklikteki sınırın uzay olarak adlandırıldığı bilgisini verdikten sonra, Jeff Bezos’un karısı (o zamanki sevgilisi) ve içinde Katy Perry’nin bulunduğu bir grup kadının sırf iki-üç dakikalığına ağırlıksızlığı deneyimledikleri için astronot değil; olsa olsa uzay yolcusu olarak tanımlanmaları gerektiğini söyledi. Kaldı ki esas olan yörüngeye oturmak, hemen dünyaya geri düşmek değil. Bunun için de saniyede sekiz kilometre hıza çıkabilecek bir araç gerekiyor bu da turistik uçuşların gerektirdiği enerjinin 70 katından fazlaya işaret ediyor. Chris Hadfield tam da bu araçları kullanabilen gerçek bir astronot.
Yörüngeye çıkmanın dokuz dakikaya yakın sürdüğünü ve ağırsızlığın o zaman başladığını söyleyen Hadfield, bu ana kadar üzerine beş kişi çullanmış gibi hissettiğini, mekiğin 60 milyon beygir gücüne sahip olduğunu söylüyor. Houston’dan fırlatılmasıyla İngiltere’yi görmesi arasında sadece 20 dakika yetiyor.
Uzay istasyonuyla ilgili gerekli tamir işleri yapmak için dışarı çıkan Hadfield’ın başına neyse ki Gravity filminde Sandra Bullock’ın başına gelenler gelmedi. Öyle olsa bile jet pack’leri ile manevra yapabileceklerini ve bu durumlarla baş edebilmek için saatlerce simülasyon yaptıklarını anlattı. Jet pack’in nitrojeni bitmeden istasyona geri dönülmesi gerektiğini ve bu kaza karanlık tarafta oluyorsa, istasyonun gölgesinde, yıldızların olmadığı yeri istasyon olarak saptamanın büyük bir beceri gerektirdiğini vurguladı.

Astronotluk en karizmatik meslek olabilir, öyle değil mi? Ama sonsuz karizmatik de değil. Uzay yolculuklarında astronotların kıyafetlerinin en altında çocuk bezi olduğunu öğreniyoruz çünkü bazen on saat bu kıyafetin içinde kalıyorlar. Çok ilginç bir bilgi de dışarıdayken Güneş gören göğsünün sıcaklığının +250 dereceye, ama sırtının -180 dereceye inebildiği için kıyafetlerinin en altında içinden su geçen ve duruma göre soğutan veya ısıtan bir düzenek giydikleriydi.
Uzaydan dönüş anlarına da değinen Hadfield, 3,5 saat içinde bulundukları o minicik kapsülle atmosfere girerken araçtan sürtünmeyle kopan parçaları ve alevleri gördüklerini ama aracın yeterince kalın olduğu için korkmadıklarını, paraşütle iniş anında yuvarlanarak yerden birçok kez sekerken içeride yaşadıklarını ve kapsülden çıkarken aynen ana rahminden bebek çıkarır gibi onları küçük yuvarlak kapısından çektiklerini söyledi, kendilerinin hareket etme kabiliyeti yok denecek kadar az çünkü. Uzun uzay kalışlarından sonra yeryüzüne inmek her iki anlamda da yeniden doğmak gibiydi. Astronotlar bu anda mide bulantısı hissedebilir, başı döner, zayıftır ve denge sistemi tamamen bozulmuş olabilir. Yerçekiminin ne kadar kötü olduğunu fark eder. Tüm bu olumsuz hislere rağmen, Hadfield parmağıyla her şey yolunda işareti yaptığını ancak kısa süre sonra kustuğunu söyledi.

Hadfield’ın kırdığı mitler
Hadfield Ay’a inildiğine inanmayan komplo teoricilerine bir selam çakarak, inanmamanın anlamaktan daha kolay olduğunu ve tembel işi olduğunu söyledi. Hadfield, yakın gelecekteki Ay yolculuklarına ilişkin güncel bir bilgi vererek, 2026’da Ay'a gidecek dört arkadaşı olduğunu ve herkesin Florida'dan bu büyük roket kalkışını izlerken Ay'a gidildiğini inkâr etmenin zor olacağını söyledi. Üstelik bu sefer amaç bayrak dikmek değil, kalıcı bir habitat kurmak, bunun için de buza rastlama olasılığı yüksek olan güney kutbuna gidilecek.
Aynı tonda 3I Atlas’ın uzay gemisi olup olmadığı sorusuna da yalnızca kaya ve buzdan oluşan bildiğimiz kuyruklu yıldız cevabını verdi ama bu yedi milyar yaşındaki misafirden önümüzdeki altı ay öğreneceklerimizin çığır açıcı olacağını söyledi.
Hadfield ve eşi Helena, Çin Seddi'ni ziyaret ettiklerinde, tur rehberleri onlara Çin Seddi'nin aydan görülebilen iki insan yapımı nesneden biri olduğunu iddia ettiğinde yanlış turiste denk geldiğini bilmiyordu. Hadfield öncelikle Ay’dan bakıldığında, tüm Dünya’nın başparmakla kapatılabilecek kadar küçük olduğunu, dolayısıyla Çin'i bile görmenin mümkün olmadığını söyledi. ISS’ten ise aynı şekilde yine görülmezdi çünkü Çin Seddi toprakla aynı renkti. Hadfield öte yandan Boğaz Köprüsü’nün mavi denizin üzerinde uzaydan tabak gibi göründüğünü bize muazzam görseller eşliğinde gösterdi.
Mars’a gidilecek mi?
Hadfield, Mars’a yolculuk hakkında o kadar da ümit verici konuşmadı. Yolculuğun altı ay süreceğini, iki yılda bir fırlatma penceresi olduğu için görevin en az iki sene süreceğini, oraya götürülmesi gereken tuvalet kağıtlarının ağırlığına hiç girmeyeceğini ama en önemlisi bu uğurda ilk başlarda can kayıplarının yaşanabileceğini söyledi. Her ne kadar Mars’ta atmosfer ve su olduğu için Ay’a göre daha yaşanabilir dursa da şu anda Mars’a gitmek bir sandalla Avustralya’ya gitmek benzetmesini yapan Hadfield, ileride çok daha güçlü uzay araçlarımız olduğunda ve güvenli olduğunda mutlaka Mars’a gidileceğini ancak şimdilik Ay’da kalıcı bir üs kurmanın çok daha gerçekçi olduğunu söyledi. Belli ki Hadfield, Elon Musk’ın 2030’da Mars vizyonunu gerçekçi bulmuyor. Yalnız gece boyunca dikine inip yeniden kullanılabilen roketlerin uzaycılıkta sağladığı faydalara ve düşürdüğü maliyetlere değinerek Musk’a olan hayranlığını gizlemiyor.
Astronotların psikolojisi
Aya giden 24 astronotun neredeyse hiçbirinin evliliği kurtulamamış. Bazıları aşırı dindar olurken, biri alkolik olmuş, diğeri ise geri döndüğünde ‘delice’ şeyler söylemiş. Astronotluk gerçekten de insanları psikolojik olarak tüketen bir programdı.
Hadfield, erken Sovyet misyonlarının birinde, mürettebatın bir nevi delirdiğini, haftalarca yer kontrolüyle konuşmayı bıraktıklarını ve gemide yumruk yumruğa kavga ettiklerini söyledi. Hadfield yerçekimsiz ortamda yumruk yumruğa kavga etmenin zor olduğunu, zira her yere zıpladıklarını ekledi.
Bu tür olaylardan ders alınarak, artık insan psikolojisi üzerine çok zaman harcanıyor ve mürettebat üyeleri arasından iyi arkadaş olacak ve doğru mizaçta olanlar seçiliyor. Bu yüzden 18 bin başvurudan sadece on kişi seçiliyor. Eğer Hadfield Mars’a gidecek uzay gemisinin kumandanı olacak olsa aradan iki hafta geçip de Dünya iyice küçülünce mürettebatıma şöyle derdim diyor: “Biz artık Dünyalı değiliz, Dünya eskiden yaptığımız bir şeydi. Artık Marslıyız ve kendimizi öyle düşünmeye başlamamız gerekiyor. Gurur duymalıyız. İleriye bakmalıyız ve geçmişte yaptıklarımızı düşünmemeliyiz. Bu muhteşem fırsatla başa çıkmak için bütün düzenimizi değiştirmeliyiz.”
Hadfield bizler, götürdüğü bu iki saatten fazla süren kozmos yolculuğunu Space Oddity şarkısını icra ederek bitirdi. Salonda benim gibi uzay severlerle dev ekranda muazzam fotoğraflarla hep birlikte şarkıya eşlik etmek eşsiz bir deneyim oldu.