Göçmen sorunu

Alber NASİ Köşe Yazısı
12 Aralık 2018 Çarşamba

Avrupa karışık. Fransa sarı yeleklilerle boğuşurken, İngiltere Brexit’i tartışıyor, birçok ülkede göçmen karşıtlığı yükseliyor.

Fransa’da sarı yeleklilerin benzin zamlarını protesto etmek için başlayan gösterileri çığırından çıkarak gündelik hayatı oldukça menfi yönde etkilemeye devam ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dört hafta sonudur ülkeyi teslim alan ve Fransız halkının önemli desteğini alan hareketi yatıştırmak için oldukça ılımlı bir üslup kullanarak, asgari ücret artışı, emeklilere vergi indirimi gibi vaatlerde bulunarak, olayları yatıştırmaya çalışıyor. Başarılı olup alamadıklarını bu hafta sonu göreceğiz.

Olaylara katılanların büyük çoğunluğunun 40 yaşın altında olması ve çok önemli bir kısmının sicilinin son derece temiz olması bu olayların bir terör planından çok, toplumsal bir hareket görünümü veriyor. Paris’in yanı sıra Lyon Bordeaux, Marsilya ve Toulouse’da da devam eden olaylarda, binlerce kişi gözaltına alındı. 

İngiltere’de ise Başbakan Teresa May kendi kabinesi tarafından müzakere edilen ve kabul edilen Brexit planının parlamentoda oylanmasını erteledi. Kendi hükümetinin bakanları tarafından bile tam anlamıyla sindirilemeyen ve dört bakanın istifasına sebep olan tasarının Teresa May’in liderliğini yaptığı Muhafazakâr Parti milletvekilleri tarafından yeterince desteklenmeyeceği de aşikâr. Avrupa Birliği anlaşmaya varılan metin üzerinde tekrar müzakere etmeyeceğini hâlihazırda bildirdi. Ancak May, ayrılmak üzere oldukları Avrupa Birliği liderleriyle tekrar görüşerek açıkta kalan bazı noktaları belli bir zemine oturtmaya çalışacak.

May’in kendi Brexit planını parlamentodan geçirememesi hem başbakanlığı hem de parti liderliğini kaybetmesine sebep olabilir. Daha da kötüsü, olası bir erken seçimde Muhafazakârların iktidarı kaybetmesine ve popülist söylemli özellikle aşırı sağcı partilerin ipe sapa gelmez Brexit planlarıyla güç kazanmalarına sebep olabilir. Referandumda yeterince bilgilendirilmeden hatta çoğunlukla yanlış bilgilendirilen İngiliz seçmeninin bu boş vaatlere inanarak oy vermeyeceğini kim garanti edebilir ki?

Oysa gerçekte İngiltere’nin Avrupa Birliği’yle bir anlaşma yapmadan birlikten çıkmasının zararı nesiller boyu sürecek ve ‘Hard Brexit’ olarak tabir edilen bir süreci başlatacak. Hatta bu tip bir çıkışa engel olmak için siyasilerin Brexit’ten çıkmayı ertelemesi ve sonucun Brexit aleyhine olacağına emin oldukları yeni bir referanduma gitmeleri de oldukça mümkün. 

Ve İspanya. İspanya Endülüs’ten göçmen karşıtı aşırı sağcı VOX partisinin yerel parlamentoda başarı sağladı. 30 yıl aradan sonra İspanya’da aşırı sağcı bir partinin yerel parlamentoya ilk defa girmesi oldukça dikkat çekici.

Önce İngiltere göçmenleri bahane ederek Avrupa’dan ayrılıyor. Fransa’da şimdilik olaylar göçmenlere bağlanmadı ama eninde sonunda bağlanır diye tahmin ediyorum. AB üyesi Macaristan’a baktığımızda, göçmenlere tamamen karşı. Göçmenler pek bu ülkeyi tercih etmese de, İspanya’da göçmen karşıtlığı yükselmeye başladı.

Kimse gelirin adaletsiz dağılımı demiyor diyemiyor, kimse kapitali ürkütmek istemiyor. Kimse politikacıların aldığı yanlış kararlardan, bütçeyi denkleştirmek için koyulan absürt vergilerden, gereksiz savunma harcamalarından bahsetmek istemiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron yaşadığımız günleri iki dünya savaşı arasındaki döneme benzetmişti. O döneme geri gidersek, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’da her türlü problemin ana kaynağı Yahudiler olarak görülürdü, şimdilerde ise göçmenler… Gerisini siz düşünün…

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün