Trump’ın zor hesabı

Alber NASİ Köşe Yazısı
28 Kasım 2018 Çarşamba

Cemal Kaşıkçı cinayeti siyasal dengeleri altüst ederken ekonomik dengeleri de sarstı. Suudi Arabistan’a daha ılımlı yaklaşan ve bir anlamda destek veren Batı dünyası, Kaşıkçı cinayetinin ardından Suudilerle araya mesafe koymaya devam ediyor. Almanya’nın Suudi Arabistan’a silah satışını durdurması da bu adımlardan biri. Almanya’yı hemen ardından Finlandiya ve Danimarka izledi.

ABD yönetiminin özellikle de Trump’ın olayı bir anlamda unutturmaya çalışması da durumu düzelteceğe benzemiyor. Suudiler önemli müttefiklerini kaybederken en önemli darbeyi de petrol şirketleri Aramco’nun özelleştirilmesi konusunda yedi.

Dünyanın en büyük petrol şirketleri arasında yer alan Aramco, senelerdir özelleştirilerek küresel sermayeye açılmaya çalışılıyordu. Aramco’nun özelleştirilmesinden elde edilen gelirlerle de reformlar yapılması planlanıyordu. Bütün bunların gerçekleşmesinin bir süre hatta uzunca bir süre erteleneceği bir gerçek. Bu durumun Suudi Arabistan yönetimini hatta monarşisini nasıl etkileyeceğini kestirmek ise bugün için oldukça güç.

Öte yandan kuzeyde Rusya ile Ukrayna arasında Azak Denizinde bir gerginlik yaşanıyor. Taraflar birbirlerini suçlasa da zaten hassas ve kırılgan olan dengeler bozulmaya gebe. Rusya konusunda ABD ve Avrupa görece olarak çok daha toleranslı. ABD ekonomik olarak yaptırımlar uygulasa da ne Avrupa ne de ABD topyekûn bir ambargoyu ne düşünüyor ne de lafını ediyor. Kaldı ki Avrupa ekonomisi hem enerji açısından hem de pazar olarak Rusya’ya sanılandan çok daha fazla muhtaç.

ABD artan LNG üretimiyle, sıvılaştırılmış LNG’yi Avrupa’ya sevk ederek Rusya’nın gelirinde pay kaparken, Avrupa’nın enerjide Rusya’ya olan bağımlılığına son vermeyi amaçlıyor. Şimdilik Avrupa bu seçeneğe oldukça mesafeli. 

Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan sürtüşme sonucunda AB üyeleri ister istemez NATO ve de ABD’ye olan ihtiyaçlarını bir kez daha gözden geçirecekler. Kaldı ki Ukrayna AB ile Rusya arasındaki en önemli tampon ülke. Ukrayna halkının özellikle doğuda yaşayan kesimi ağırlıklı olarak Rusya’yı destekliyor. Ukrayna’nın şu anda olduğundan daha istikrarsız bir hale gelmesi ise bu ülkeden Avrupa’ya hatırı sayılır bir mülteci akınını tetikleyecektir. Bu da Avrupalıların isteyeceği son şey.

Ukrayna-Rusya sürtüşmesinin arkasında ABD provokasyonu olabilir. Çünkü bu sayede hem Avrupa’ya NATO ile ilgili istenen mesaj verilmiş olur hem de ABD LNG’sine yeni bir pazar açılmış olur…

Rusya’nın hem kuzeyde Ukrayna’da, hem de Ortadoğu’da Suriye’de etkin olması ise ABD tarafından hoş karşılanmayacaktır. Bu durumu tersine çevirmenin iki yolu var; birincisi ve en kanlısı ABD’nin Suriye’deki sıcak savaşa girmesi ve kontrolü ele almaya çalışması. Diğer ve kansız yol ise 2016 yılında olduğu gibi petrolü Suudi Arabistan yardımıyla 45 doların hemen altında bir noktaya indirmesi. 45 dolarlık petrol seviyesi ABD’de bazı kuyuların kapanmasına sebep olur ancak Rusya’nın tamamen zararına petrol satmasına sebep olur. Suudi Arabistan’a gelince, onların petrol fiyatı 10 dolara indiği zaman bile kâr ettiği bir sır değil.   

Elbette petrol fiyatının uzun süre düşük kalması diğer hammadde fiyatlarının da gerilemesine, Avrupa ve ABD’de zar zor yaratılan enflasyonun tekrar gerilemesine, nihayetinde  global bir soğumaya ve ABD’de başlayan (Avrupa’da başlayamayan) parasal sıkılaştırmanın son bulmasına sebep olur. Rusya’yı sıkıştırmak adına Trump çok övündüğü ekonomisini feda eder mi, yoksa Rusya ile hesaplaşmasını bir sonraki seçimlere mi saklar?

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün