'Size İstanbul'u anlatayım hocam…'

Sami AJİ Köşe Yazısı
10 Aralık 2025 Çarşamba

Bu sözler taa 1954/55 yıllarında St. Michel’deki sınıf arkadaşım Teoman Aksoy’a aittir1. Okulda, okuldan sonra, hiç ayrılmazdık. Adeta içtiğimiz su ayrı gitmezdi. Sınıfın en tembel talebesiydi. Ancak sevimliliği, cana yakınlığı, hoş sohbeti ve şakalarıyla bütün sınıfın ve hocaların, kelimenin tam anlamıyla ‘idolü’ haline gelmişti.

Bir gün coğrafya hocamız onu derse kaldırdı. Dersimiz Balkan ülkeleri idi. Hocamız “Oğlum bana Bulgaristan’ı anlatır mısın?” Cevap, gülümseme ve sessizlik… “Peki. Yunanistan’ı anlat bakalım.” Cevap, “Atinalıların ve Ispartalıların yaşadığı ülkedir. Birbirleriyle savaştıklarından ülke harabelerle doludur.” Sınıf yavaş yavaş hareketleniyor tabii…

Hoca biraz bıkkın ama yarı şaka “Oğlum bana bildiğin bir yeri anlat” der. O anda Teoman’ın gözleri parlar ve “Size İstanbul’u anlatayım hocam” der. O anda artık sınıf, hoca dahil, kahkahalara boğuldu. Ortalık sakinleştikten sonra hoca “Otur rezil. Sana 10 üzerinden 5 veriyorum” demez mi?

Çok erken kaybettiğimiz bu arkadaşın hatırasını anmak için bugün size İstanbul’u çok ilginç bir kişinin, şehrimizi 12. asırda ziyaret etmiş bir Sefarad’ın, Benjamin de Tudela’nın ağzından anlatmaya çalışacağım2. Bakın nasıl başlıyor: 

“Es una bulliciosa ciudad. A ella vienen una mercaderia desde todos los paises marititimos y continentales. No hay como ella en ningun pais excepto Bagdad la gran ciudad de los İsmaelites3.”

Bu paragrafı aynen aldım… Bundan daha güzel bir giriş gerçekten bulamadım. Müsaadenizle Türkçe devam edeceğim…

Orada bilhassa Kral’ın eğlencesi için tanzim edilmiş bir açık alan var. Hipodrom diyorlar. Her sene Noel münasebetiyle muazzam eğlenceler tertiplenir. Mesela meydana aslanlar, panterler, ayılar, zebralar atılır ve aralarındaki mücadele heyecanla seyredilirmiş. Aynı şekilde yırtıcı kuşların birbirleriyle kapışmaları çok ilgi çekermiş. Kısaca böyle gösteriler hiçbir ülkede görülmez.”

Seyyahımız şehirdeki kiliselerin sayısına hayret ediyor: “Sanki senenin her günü için bir kilise yapmışlar.”

Tahmin edeceğiniz gibi Ayasofya’ya da gidiyor. “Bu kilisedeki zenginlik dünyanın hiçbir kilisesinde bulunamaz. Altın ve gümüşten sütunlar; yine altın gümüşten yapılmış avizeler insanı hayretten hayrete düşürüyor.”

Saraya da davet ediliyor4. İhtişamı onu derinden etkiliyor. Bilhassa İmparator’un kazandığı savaşları temsil eden devasa resimlerle süslenmiş duvarlar, taht ve tacın zenginliği, seyyahımıza bambaşka bir dünyada olduğu hissini veriyor…

Halkın içinde dolaşıyor… Giydikleri elbiseler, yedikleri yemeklerin özellikleri onu şaşırtıyor.

Bu muhteşem zenginliğin, Rum halkının savaşma gücünü zayıflattığını da müşahede ediyor ve şu notu ilave ediyor: “Türklere karşı mücadele için, barbar dedikleri komşu ülkelerden sürekli savaşçılar getirmek zorundalar.”

İstanbul’daki Yahudi cemaatiyle temas kuruyor. Onlarla görüşüyor ve şunları defterine yazıyor: “Yahudiler Pera denilen bir semtte oturuyor… Ata binme hakları yok. Tek istisna, imparatorun özel hekimi Rav Mısırlı Salomon. Ve bu ilişkileri dolayısıyla Rumlar, Yahudilerden nefret etmelerine rağmen, onlara dokunamıyor. Yahudiler tüm gördükleri baskılara rağmen rahat içinde yaşıyorlar ve epey zenginler.”

Benjamin de Tudela’nın İstanbul notları bu paragrafla bitiyor. Ben de yazımı burada bitiriyorum. Ama lütfen aşağıda düştüğüm notları atlamayın.

---

1 Teoman Aksoy: Sahne hayatına atıldı… Birçok filmde rol aldı… Meddahlık yaptı. Sevimli ve cana yakın karakteriyle her zaman seyircilerini cezbetti.

2 Benjamin de Tudela: takriben 1130-1180.  (Sefarad İbranicede İspanya demektir) Yahya bin Yosef olarak da anılır. Yahudi din âlimi, tüccar ve seyyah. En ünlü eseri: ‘Seyahatler Kitabı’ (Sefer ha-Massa’ot). Yolculuğu: 1159–1173 arasında Akdeniz, Ortadoğu ve Asya’nın bir bölümünü dolaştı. İspanya’dan başlayarak Fransa, İtalya, Yunanistan, Anadolu, Suriye, Filistin, Lübnan, Mezopotamya ve İran’a kadar uzanan geniş bir güzergâhı gezdi. Kudüs, Bağdat, Şam gibi dönemin önemli şehirleri hakkında ayrıntılı bilgiler bıraktı.

3 Bilerek İspanyolcasını yazdım… Metni 1982 yılı baskısı ‘Libro de Viajes de Benjamin de Tudela’ adlı kitaptan aldım. Asıl notlar İbranice yazılmış. Bu notlar yine İbranice olarak ilk defa basılı kitap haline, 1534’te İstanbul’da Sonsino matbaasında getirilmişti. Bazı orijinal nüshaları günümüze kadar ulaştı. British National Library- Oxford University Library’de teşhir edilmektedir.

4 Tekfur Sarayından bahsediliyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün