Parantez içindeki yaşam

Avram VENTURA Köşe Yazısı
29 Ekim 2025 Çarşamba

Behçet Necatigil’in Kitaplarda Ölmek şiiri her aklıma geldiğinde şunu düşünürüm: Bir parantez içinde yer alan doğum ve ölüm tarihleri arasındaki kısa çizgi midir yaşam? Aramızdan ayrılmış, yaşam öykülerini okuduğumuz insanların bütün hayat serüveni sanki bir tire işaretine yüklenmiş. Baktığımızda, acısıyla, tatlısıyla geçen bir yaşamın özeti, bir parantezin içinde görünüyor. Oysaki o hayatı anlatmaya başlarsak, kimi için bir şiirdir yalnızca, kimi için bir öykü, kimi içinse koca bir roman… Şair, bir parantez içine sıkıştırılmış yaşamı, dizelerinde şöyle dile getiriyor:

“Adı, soyadı 

Açılır parantez

Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti

Kapanır parantez”

Bir ömür, yalnızca birkaç dizede… Ne yazık ki bu dünyadan göçmüş milyonlarca insanın bir parantezlik olsun, hiçbir yerde adının geçmediğini biliyoruz. Birçoğumuz, sanki bir göz açıp kapama süresi içinde, dünyamıza konuk oluyor, sonra da gidiyor. Yalnızca insanlık tarihi içinde adını ölümsüzleştirenler, bir parantez içindeki tarihlerle anılmaya hak kazanıyorlar. Kuşkusuz bu hakkın kazanıldığı oranda da parantezin sınırlarını genişletiyoruz.

Hayatı bir göz açıp kapama süresi olarak nitelendirirken, aklıma Melih Cevdet Anday’ın Troya Önünde Atlar şiirinin bir dizesi geliyor: “Yat sat tat ksanikam.” Sonraki dize de bu Hintçe sözcüklere bir açıklık getiriyor: “Bak gözümü kırptım, her şey geçti, gitti.” Anday, Varlık Dergisi’nde yayımlanan, şiirin bütününü açıklayan bir yazısında, bu dizeye bir göndermede bulunarak, her şeyin süresinin göz kırpmak kadar kısa olduğunu söylüyordu. Bir ömrü, doğanın devinimi içinde yalnızca bir an olarak görüyorsak, yazıya döküldüğünde bunu bir paranteze de sığdırabiliriz!

Sözü şairlere ya da düşünürlere bıraktığımızda, ne denli gerçeklikten konuşabiliriz, bilmiyorum; ama onlar da olmasa, hayat ne denli çekilmez olurdu. Hiç değilse düşlemlerimizi besliyorlar, sezgilerimizi kışkırtıyorlar, yerleşik kuralları yıkarak düşünce alanlarımızı genişletiyorlar. Nitekim ben doğum, ölüm, zaman üstüne düşünürken, Necatigil Kitaplarda Ölmek şiiriyle aslında unutulmaktan söz ediyor. Bir sonraki dizeler şöyle:

            “O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı

            Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları”

Kimi insan yaşam öyküsü yazarlarının anlattıklarıyla, uzun yıllar geçmeden sayfalar arasında kalır, unutulur. Şairin deyişiyle, onlar kitaplarda bir kez daha ölürler. Kimileri de aradan yüzyıllar geçse de sanki aramızda yaşamını sürdürüyordur.

Çok uzatmadan, Bâki’nin ünlü dizeleriyle sözü noktalayalım:

“Avâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal

Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş”

Parantez içindeki bir yaşamdan ne kalabilirse!..

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün