Yapay zekâ

Avram VENTURA Köşe Yazısı
25 Eylül 2025 Perşembe

Geçenlerde, arama motorunda gezinirken, benim, Bilgelik Ağacının Gölgesinde adlı kitabımla ilgili yapılmış bir söyleşi videosuna rastladım. Yapay zekâyla hazırlanmış bu video, beni ve kitabımı o kadar güzel ve doğru anlattı ki, şaşkınlıkla izledim. Çok beğendiğimi de söylemeliyim. Bir süre sonra, aklıma sorular düşmeye başladı: Bu sürekli gelişen yapay zekâ ürünleri, yazarları nasıl ve hangi yönde etkileyebilir? Eleştirmenler bu hazır yorumlardan nasıl yararlanır? Yapılan bu tür çalışmalar, bizi kitap okumaktan uzaklaştırabilir mi? Bunların iletileri bireysel duygu ve düşüncelerimizi yönlendirebilir mi?

Benzer sorular dilimin ucuna gelse de, henüz bunları yanıtlayabilecek durumda değilim. Edebiyatın sınırları içinde söyleşecek olursak, yapay zekânın bu alandaki olanaklarını da bilmiyorum; ama bir sorunun yanıtını, kendim için önemli görüyorum: Bu sınırsız güce karşı, denemelerimle okura ne denli farklı ve etkili görünebilirim?

Öncelikle okunma ve ilgi konusunda bir kaygımın olmadığını söylemeliyim. Yeri geldiğinde de bunu içtenlikle belirtiyorum: Kendim için yazıyorum ve bunları okurlarımla paylaşıyorum! Elbette ki hangi alanda olursa olsun, üreten herkes kadar, yazılarımın beğenilmesini isterim; ancak yazma hedefim bu olmadığından, olumsuz eleştiriler benim için bir sorun oluşturmuyor. 

Yine de aradığım sorunun yanıtını alabilirim düşüncesiyle, yazdığım bir denemenin konusunu vererek ChatGPT’den işlenmesini istedim. Karşılaştığım sonuç benim için gerçekten şaşırtıcıydı. Saniyeler içinde sınırsız kaynaklarla beslenmiş her tür bilgi, düzgün bir anlatımla ekranıma akıyordu. Ayrıca şiirsel kimi sözlerin de yazıyı süslediğini söylemeliyim. 

Sonradan düşündüğümde, tüm bu olumlu anlatısına karşın denemelerimiz arasında en önemli fark olarak şunu gördüm: Benim duygu ve düşüncelerim!

Denemelerimde, anlatımımın odak noktasında genellikle ben yer alıyorum. Kendimle ilgili söylediklerim yanında o günlerde ya da geçmişte yaşadıklarımı, ele aldığım konu hakkında hissettiklerimi ve düşündüklerimi yazılarımda içtenlikle yansıtmaya çalışıyorum. Yayımlandıklarında, benzer yaşanmışlıklar ve duygulanmalar içinde olan okurlarla sanal bir bağ kurduğumu düşünüyorum. Bir şairin dizesinden, bir öykünün kahramanından benim de etkilendiğim gibi…

Yuval Noah Harari’nin Neksus adlı kitabında, Taş Devri’nden günümüz yapay zekâsına kadar ele aldığı ağları okumuştum. Ayrıca kitapta bu gücün, bilgiyi üretme, işleme ve yaymada insan zekâsıyla kıyaslanamayacağını da anlatıyor. Yine yazar, bir söyleşisinde yapay zekânın yeni bir din yaratabileceğini ileri sürüyor. Öyle ki ChatGPT gibi modellerle, kutsal metinler yazılabileceğini ve bir inananlar topluluğu oluşturulabileceğini söylüyor.

Yapay zekânın bilim ve teknolojiye sağladığı sınırsız olanaklar yanında geleceğin dünyasını nasıl oluşturabileceğini farklı yayınlarda sıkça okuyoruz. Bu konudaki sınırlı bilgimle söze katılmamın elbette ki bir anlamı yok. Söyleyeceklerimle, bu olanaklardan yararlandıklarını gördüğüm, özellikle gençler yanında gülünç durumlara düşebilirim. Bu yüzden haddimi çok aşmadan, yalnızca deneme türünün sınırları içinde söyleşmek istedim.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün