Nemrut Dağı Heykelleri'nden dünya siyasetine bir bakış

Mois GABAY Köşe Yazısı
17 Eylül 2025 Çarşamba

2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nın 50 metre yüksekliğindeki tümülüsü, MÖ 1. yüzyılda Kommagene Krallığı'nın hükümdarı olan I. Antiochus'un Hierothesion bir nevi anıtsal mezarı olarak inşa edilmiş.

Senede mutlaka en az bir kez Nemrut’a grubumla çıkmak, oradaki devasa heykelleri ilgiyle izlemek güzel ülkem adına yaptığım ritüellerden biriydi. Bu sene de Nemrut’a çıktığım esnada, Amerikan Başkanı Trump’ın 31 yaşındaki Trump yanlısı aktivist Charlie Kirk süikasti sonrası açıklamaları, tuhaf projelerine dur durak demeden devam etmesi bana ‘grandioz’ bozukluğuna yakalanmış Kommagene Kralı’nı hatırlattı.

Antiochos, Kommagene Krallığı’nın en stratrejist hükümdarıydı ve Nemrut’taki devasa heykelleri aslında sadece dini değil, politik bir mesaj olarak da yaptırmıştı: Kendisini tanrılarla eşit bir düzleme koyarak hem halkına hem de komşularına “benim iktidarım kutsal, sorgulanamaz” diyordu. Antiochos çok iyi bir diplomat, bir taraftan kendisini Roma dostu olarak göstererek Zeugma gibi önemli bir ticaret yolu ile ödüllendirecek, oradan gelen para ile bu heykelleri yaptıracak, öte yandan ise kızı Leudicia’yı Partlarla evlendirip ilişkiyi iyi tutacaktı. Aradaki dengeyi ise Roma ve Partlarla mücadele esnasında desteği damadına vermesi bozacaktı.

Gelin Antiochus’un hikayesinden günümüz dünya siyasetindeki liderlere bir bakalım.

Antiochos, Tanrılarla kendisini eşit tuttu. Bugün popülist liderlerin kendilerini kutsal değerlerle özdeşleştirmesi sizce toplumları güçlendiriyor mu, yoksa kutuplaştırıyor mu?

Nemrut’taki dev heykeller bir tür siyasi propaganda idi. Bugünün büyük projeleri devasa  gökdelenler, dini yapıtlar aynı işlevi görüyor olabilir mi?

Küçük bir krallık olan Kommagene, anıtlarıyla ‘büyük’ görünmeye çalıştı. Bugün hangi devletler veya liderler olduğundan büyük görünme çabası içinde?

Halkın gündelik sorunları çözülmeden yapılan gösterişli projeler, sizce siyasi gücü uzun vadede destekler mi yoksa zayıflatır mı?

Bir iktidarın meşruiyeti sizce daha çok kutsal değerlerle mi, yoksa halkın rızasıyla mı sağlanmalı?

Sorular arttırılabilir… Zira aradan 2000 yıl geçse de bazı politikalar hep aynı…

 

***

 

Bellek İstanbul Projesine eleştirel bir bakış

6-7 Eylül 2025 tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Müzesi’nin ev sahipliği yaptığı iki günlük buluşmada, farklı disiplinlerden uzman isimler şehrin çok katmanlı hafızasına ışık tuttu.

Sohbet 2025 adı verilen etkinliğin en değerli kısmı ise gerek konuşmacılarla gerekse de organizasyonla öğrencilerin ilgilenmiş olmasıydı.

Birçok değerli konuşmacının yanında geçtiğimiz yaz öğrenciler bana da ulaşmış, Beyoğlu ve azınlıklar üzerine bir oturum talepleri olmuştu.

Pazar akşamüstü sinagog turum sonrası heyecanla gittiğim sohbet toplantısında üzülerek hayal kırıklığına uğradım. Öğrencilerin bütün iyi niyetine rağmen, projeye ‘danışman’ olan hocaların mekanda olmamaları, farklı mazeretlerle bu etkinliğe katılım göstermemeleri gerek bu değerli eğitim kurumumuz gerekse de günün anlamına aykırı düşmekteydi. Etkinlik sonrasında da bu anlamda geri bildirim üzülerek almadım.

Etkinliğin en değerli konuşmalarının bile ortalama 20 kişilik bir katılımla gerçekleşmesi, Silviyo Ovadya’nın oturumuna katılan İlber Ortaylı Hoca’nın da dikkatini çekmişti.

Hatta bazı üniversite hocalarının malum endişelerden “Biz bu projede yer almayalım!” isteklerini de aralardaki sohbetlerde üzülerek duymuştum.

Dileğim, tüm iyi niyetleri ve değerli emekleriyle böylesi önemli bir projeye baş koyan gençlere başta bizzat kendi hocaları tarafından sahip çıkılması ve bu tip etkinliklerin akademik dünyaya yakışır şekilde gerçekleşmesidir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün