İkincilikler de çok kıymetli

Yakir MİZRAHİ Köşe Yazısı
17 Eylül 2025 Çarşamba

Osimhen, Asensio, Kerem, İlkay, Abraham, Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe, transferler, bonservisler, havada uçuşan milyon eurolar derken futbolda öyle bir yaz mevsimini geride bıraktık ki; yorulduk. Futboldaki gündem bizi fazlasıyla yorarken, Kadın Voleybol Milli ve Erkek Basketbol Milli takımlarımız içimizi hem umutla hem de gururla dolduran çok güzel kapılar açtı.

Voleybol Milli Takımımız, Dünya Şampiyonası tarihinde en önemli başarısına imza atarak Tayland’da düzenlenen organizasyonu ikinci tamamladı. Basketbol Milli Takımımız da Letonya’da yapılan Avrupa Şampiyonası’ndan gümüş madalyayla döndü. Kaptanlar Eda Erdem Dündar’dan Cedi Osman’a, Alperen Şengün’den Ebrar Karakurt’a, Şehmus Hazer’den Gizem Örge’ye, Melissa Vargas’tan Shane Larkin’e her biri kendi başarı hikâyesini yazmış, üzerinde Ay - Yıldızı taşıyan milli sporcular küresel ölçekteki en önemli organizasyonlarda göğüslerimizi kabarttı. Hiç kuşku yok ki; hem 12 Dev Adam’ın hem de Filenin Sultanları’nın tarihe altın harflerle yazdırdıkları bu başarılar daha nice genç sporcunun yetişmesine vesile olacak. Küçük çocuklar manşet alırken, smaç vururken veya blok yaparken kendilerini ikon haline gelen sporcularla özdeşleştirecek. Bir diğer deyişle milli takımımızın her bir üyesi, sporun tavandan tabana yayılmasına katkı sağlayacak, ülkede spor kültürünün gelişmesine ön ayak olacak.

Haftada beş gün antrenmana giden 11 yaşındaki bir sporcunun velisi olarak, her bir gencin her idmanda ne kadar emek harcadığını çok yakından gözlemleyebiliyorum. Her biri eğitim hayatlarının getirdiği sorumlulukları omuzlarken, yaptıkları sporda başarılı olma kaygısını taşıyor. Hem de zihinsel açıdan henüz olgunlaşmadıkları yaşlarda. Duygu fırtınalarını, varolma mücadelelerini, rekabet hissini o kadar derinden yaşıyorlar ki; belki de kafalarını yastığa her koyduklarında artık makineleşmiş bir şekilde yaptıkları hareketleri nasıl mükemmelleştirebileceklerini zihinlerinde tartıyor. Dolayısıyla her sporcu, zirve başarıya ulaşmış ya da ulaşmamış olsun; güle oynaya değil, kelimenin tam anlamıyla kan, ter ve gözyaşıyla bir yerlere gelebiliyor.

Bu noktada milli boksörümüz Busenaz Sürmeneli’nin geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yer alan bir bölüme dikkat çekmek isterim. Dünya Boks Şampiyonası’na çeyrek finalde veda eden ve beklentilerin altında kalan milli sporcu, “Siz bizi sadece dokuz dakika izliyorsunuz. Biz ise 7 gün 24 saat o dokuz dakika için yaşıyoruz” ifadelerini kullanıyordu. “Pes etmeyen birini asla yenemezsiniz” mesajıyla açıklamasını noktalayan Busenaz Sürmeneli, sporda zirvede kalmanın zorluğuna da dikkat çekiyordu.

Evet, Kadın Voleybol Takımımız finalde İtalya’ya altın set sonucunda kaybetti. Filenin Sultanları son seti daha iyi oynayabilseydi; altın madalya bizim olabilir miydi? Olabilirdi elbet… Evet, Basketbol Milli Takımımız finalde Almanya’ya son iki dakikadaki tercih hataları nedeniyle yenildi. Bu bölümde şut seçimlerini daha iyi yapıp, rakibimizin dış atışlarına engel olabilecek daha dirençli bir savunma ortaya koyabilseydik, kürsünün ilk basamağına biz çıkabilir miydik? Çıkabilirdik elbet… Ama olmadı… Maçlar bittikten sonra günah keçisi bulmak çok kolay. Peki; Dünya Şampiyonası’nda ya da Avrupa Şampiyonası’nda ikinci olmak o kadar kolay mı?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün