ABD'de tek adama karşı

Selin BARLAS Köşe Yazısı
10 Eylül 2025 Çarşamba

Çok garip bir döneme denk geldik…

Neden diyeceğinizi sanmıyorum. Çoğumuzun bu cümleyi sarf ettiğine şahit oluyorum. Sadece “bence” diyerek anlamlandırmaya çalışacağım…

Sorularıma cevap aramanın nafile olduğunu çok evvel öğrendim… Cevaplar zaman zaman kâfi gelmiyor hatta ve hatta hemen veya zaman içinde değişiyor…

Mevzuya dönelim en iyisi!

Güç kavramı üzerine düşünürken buluyorum bu ara kendimi…

Sosyal, ekonomik, siyasi, askeri her açıdan güç nedir diye kafa patlatıyorum. Hepimizin kafasında teşekkül eden bir tarif veya tasvir vardır güce dair…

Benim kafamda ise şekillenen güç olgusu kudretli, dirayetli, vicdanlı gibi romantik ve saçma yerlere varıyor…

Ondan hemen kendime gelip bugüne dönüp neleri çağrıştırdığına bakıyorum…

Bir kişinin veya grubun her istediğini yapması/yaptırması, bunun karşılığında insanların sessiz ve çaresiz kalması buna binaen güçlünün ezmek, yok saymak hatta yok etmek gibi şeylere başvurduğunu gözlemliyorum…

Weber, Marx ve Hobbes gibi neden kısmını sormak için sanki geç artık…

Belki de değil ama ben umutsuzluğa elimi kolumu kaptırmış gibi hissediyorum…

Washington örneğine bakıyorum…

Sıkça kendime soruyorum “Trump Amerika’daki sistemi nasıl etkisiz hale getiriyor ve sistem bu kadar iyiyse nasıl işlemiyor?”

Günümüzde güç, var olan eski denetim sistemlerini nasıl yok edebiliyor ya da hükümsüz kılıyor?

Amerikalıları ilk çeyrek milenyumda birbirine bağlayan TEK bir siyasi fikir var: Tek kişilik yönetimin bir hata olduğu.

Çoğu Amerikalı, federal hükümetin yavaş ve beceriksiz olduğu konusunda da hemfikir. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, tek bir adamın Beyaz Saray'ın emirleriyle yönetmesi imkânsız olmalı değil mi?

Oysa bu başkan tam da bunu yapıyor: asker göndermek, gümrük vergileri koymak, merkez bankası üzerinde kontrol kurmak, şirketlerde hisse satın almak, vatandaşları korkutarak boyun eğdirmek.

Etkisi çok büyük, ama popüler değil. Başkan Donald Trump'ın net onay oranı eksi 14 puan. Çoğu Amerikalı Trump'ı onaylamıyor. Yine de her yerde istediğini elde ediyor gibi görünüyor. Neden?

Bir cevap, onu kısıtlayan hantal güçlerden çok daha hızlı hareket etmesidir. Rakipleri ne olduğunu anlamadan önce dikkati çekip bir sonraki adıma geçiyor. Yüksek Mahkeme, haziran ayında Los Angeles'a asker konuşlandırmanın yasal olup olmadığını henüz değerlendirmedi.

Yargıçlar acele etmediğinden, Trump yakında Chicago'da da aynı sistemi uygulayabilir. Mahkeme, gümrük vergilerinin yasallığı konusunda aylarca karar vermeyebilir. Başkan Trump şimdiye kadar Yüksek Mahkeme kararlarına uydu, ancak bir yasal yol kapanırsa başka bir yol deneyecek ve zaman yine sıfırlanacak.

Bir diğer cevap ise Cumhuriyetçi Parti'nin ona her zaman istediğini yapttırdığı gerçeği…

Cumhuriyetçiler arasında neredeyse %90'lık bir onay oranıyla sadece partiye hükmetmesi değil. Partinin örgütlenme anlayışı, Bay Trump'ın kendisiyle çelişse bile her zaman haklı olduğu... Politik tartışmaların, tarafların sözlerinin gerçek anlamı üzerinde tartıştığı teolojik tartışmalara dönüştüğüne bile şahit olduk!

Bağımsız kurumlar, şirketler, üniversiteler veya haber kuruluşları Trump’a karşı çıkabilir. Ancak bir koordinasyon sorunu yaşandığı açık. Bunu dile getirmek, düzeltmekten çok daha kolay, çünkü birbirleriyle rekabet eden kuruluşların iş birliği yapması gerekiyor.

İhtimaller dahilinde olan bir durum olmadığını görmek zor değil!

Dolayısıyla siyasi olarak muhalefetin asıl görevi Demokratlara düşüyor. En hafif tabirle, kafaları karışık.

Trump'ın reytingleri düşük olduğu halde Demokrat Parti'den daha popüler; Cumhuriyetçiler ve bağımsızlar onu onaylamadığı için değil (ki onaylıyorlar), Demokratların kendi içindeki fraksiyonlardan ve dağınıklıktan organize olamamaları durumu yalnızca yokuşa sürüyor.

Demografi artık Demokratların dostu değil. Donald Trump döneminde Cumhuriyetçiler, beyaz olmayan ve genç seçmenler arasında ilerleme kaydetti. Demokratlar, beyaz işçi sınıfını kaybetti. En eğitimli seçmenler onları sevse dahi 25 yaş ve üzeri Amerikalıların yalnızca yüzde 40'ı üniversite mezunu. Bu değişiklikler, Demokratların uzun zamandır kendilerine anlattıkları hikâyenin yani Amerika'daki gerçek çoğunluğu temsil ettikleri, ancak Cumhuriyetçilerin entrikaları yüzünden iktidardan uzak kaldıkları, artık doğru olmadığı anlamına geliyor…

Şimdi daha düşük bir katılım oranından faydalanıyorlar.

Trump döneminin onuncu yılında Demokratlar onu hâlâ küçümsüyor.

Donald Trump’ın tuzak kurma becerisi olağanüstü. Hayatı tamamıyla bunun ispatı!

Kongre'de yıllık devlet fonlarıyla ilgili yaklaşan oylamayı ele alalım: Demokratlar, dış yardımlarda daha fazla kesinti yapmak ile hükûmeti kapatmak arasında seçim yapmak zorunda kalacaklar. Ya da sözde suçla mücadele için şehirlere asker göndermek… Demokratlar, yürütmenin yetki aşımını kınıyor; Trump onları suçluların ve tehlikenin tarafına koyuyor.

Şimdi asıl mesele buna karşın ne yapılacağı…

Demokratların bu tuzaklara düşüp düşmeme konusunda seçenekleri var. Birçoğu, haklı olarak, Trump'ın ülkenin demokratik değerleri için bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor ve bunun tek başına onu çoğu seçmen için tehlike olarak görülmesi gerektiği sonucuna varıyor.

Ne yazık ki, öyle değil.

Demokratların kendilerine sormaya devam etmeleri gereken soru şu: Seçmenler neden kendilerini aşırılık yanlısı olarak görüyorlar da, tek adam yönetiminden Amerika’yı kurtarmaya çalışan adam olarak görmüyorlar?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün