Bu gemi neyin nesi?

Sami AJİ Köşe Yazısı
10 Eylül 2025 Çarşamba

Soruyu tekrar ediyorum, “Bu gemi neyin nesi?” Lütfen yukarıdaki resmi dikkatle inceleyin…

O gemiden kanatları bezden imal edilmiş uçağın tahta rampadan havalandığını göreceksiniz… Ama emin olun askeri bir göreve doğru havalanıyor. Havalanıyor, ancak tekrar gemiye dönemiyor. Karada daha önce tespit edilmiş alana inecek…

Bu geminin adı, USS Birmingham. 1910 ABD yapımı. Diğer bir deyimle I. Dünya Savaşı’ndan evvel görevde bulunmuş…

İki sene sonra 1912’de denize indirilen bir kömür gemisi 1920 yılında uçak gemisine çevrilir…

Birkaç sene sonra İngilizler, İtalya’dan, yolcu gemisi olarak inşa edilmekte olan bir gemiyi satın alıp, uçak taşıyıcısı haline getirirler.

Özetle gemiyle uçak taşıtmak ve oralardan havalandırmak fikri epey eskiye dayanıyor…

Halbuki uçak gemisi dendiğinde aklıma 13 veya 14 yaşında iken İstanbul’u ziyaret eden ‘Forrestal’ uçak gemisi gelir. Dolmabahçe açıklarında demirlemişti. Bütün mahalle çocuklar Cihangir yakınlarındaki tepelere çıkar onu hayranlıkla seyrederdik… Bazılarımız da “Yahu Boğaz’ın karşı sahili görünmüyor! Ne biçim bir dev bu” diyerek abartılı konuşurduk…

Daha sonraları II. Dünya Savaşı ile ilgili deniz muharebelerini anlatan kitapları okumaya başlayınca ilgimiz daha da arttı:

7 Aralık 1941’de, ABD’ye ait Hawai adalarında yer alan Pearl Harbour baskınındaki Japon uçak gemilerinin inanılmaz gücü ve ABD’nin Pasifik Donanmasını yok edişini öğrendik. Ardından ABD’nin muazzam bir süratle uçak filosunu ve taşıyıcı gemilerini daha geliştirerek, Japon donanmasını adım adım ezmesi ve sonuçta Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının yarattıkları dehşete teslim olmaları1 bizi çok etkilemişti.

Normandiya Çıkarması2 ile uçak gemileri daha da önem kazandılar. 1950’den sonra da bu gemiler artık, bilhassa ABD’nin en önemli caydırıcı kuvveti olarak dünya denizlerinde yol almışlardır.

Hele nükleer enerjiyle çalışanlar ve sesten hızlı jetlerin devreye girmesi ile artık bu ‘ucubelerin’ yanına bile yaklaşmak büyük bir risk olarak algılanıyor.

Halen bu tip gemileri inşa etmekte olan birkaç ülke görüyoruz: Hindistan, İngiltere, Rusya, İran vs.…

Ancak ve bilhassa son zamanlarda yaşanan olaylardan sonra (dronlar ve füzeler havalarda akın akın dolaşırken) böylesine gemilerin savaşta gerekli olup olmadığı tartışılmaya başlandı.

Kulunuza çok ilginç geldi ve sizlerle paylaşıyorum:

Önce niçin gereklidir diyerek başlayalım:

Evet, füze, sabit bir noktadan fırlatılır; ama uçak gemisi dünyanın herhangi bir noktasına gidip hava üssü kurar. Yani hareketli bir ülke toprağı gibidir.

Füze tek seferliktir; uçak gemisi ise günlerce, aylarca operasyon yapar, keşif uçağı kaldırır, hava savunması sağlar.

Bir uçak gemisinin bir ülkenin kıyılarına yanaşması, çoğu zaman savaş çıkmadan sonuç aldıran psikolojik bir baskı yaratır.

Deprem, tsunami gibi felaketlerde uçak gemileri mobil hastane, lojistik üs, elektrik ve temiz su kaynağı olarak görev yapar.

Günümüzde uçak gemileri artık sadece savaş uçağı değil, uzun menzilli İHA’lar da taşımaya başladı. Bu, “füze + uçak gemisi” hibrit kullanımını doğuruyor.

Peki, karşı görüşte olanlar ne derler?

Artık denizden ya da karadan fırlatılan füzeler 2000–5000 kilometre menzile rahatlıkla ulaşabiliyor. Bu, uçak gemisinin yanına yaklaşmadan stratejik hedeflerin vurulabileceği anlamına geliyor.

Füzeler Mach 5+ hızda3 hareket ettikleri için gemilerin savunma sistemlerini aşabiliyor, uçak gemileri bu yüzden savunmasız hale gelebiliyorlar.

Modern uydular sayesinde uçak gemilerinin gizlenmesi zor; tespit edildiklerinde ‘yüzen hedef’ haline geliyorlar.

Tek bir nükleer uçak gemisinin inşası 10-14 miyar dolar, yanında taşıdığı uçaklar ve destek ve koruma donanmasıyla4 birlikte maliyet 40 milyar dolar seviyesine çıkabiliyor. Bu paraya binlerce füze üretilebilir.

Yorumunu size bırakıyorum. Ancak şunu da ilave edeyim: Geçtiğimiz temmuz ayında ABD’den kalkan bombardıman uçaklarının hiç durmadan 20 bin kilometre uzaktaki hedefleri vurup geri gelmesi ve hele pilotların bu yolculuğa katlanabilmeleri gelişmelerin nerelere kadar ulaştığının açık bir göstergesidir.

Bütün bunları yazdıktan sonra, insan beyinlerinin, artık savaş araçlarına yönelmek yerine barış ortamı yaratmaya yoğunlaşmalarının şart olduğuna inanıyorum. Yapay zekâ dönemi ve ötesi ile ulu önderimizin “Cihanda Sulh” arzusu mutlaka gerçekleşecektir.

---

1 Pearl Harbour (anlamı “inci limanı”) baskını, ABD’de derin bir intikam duygusu yaratmıştır. Nitekim “Remember Pearl Harbor / Pearl Harbour’u hatırla” deyimi adeta yemine dönüşmüştü.

2 Normandiya çıkarması. Fransa’nın kuzey batısına başta ABD olmak üzere müttefiklerin yaptıkları yapılan muazzam askeri harekat. (Toplamda 6900- altı bin dokuz yüz- savaş gemisi katıldı ve bu suretle, Avrupa’nın Alman işgali sona ermeye başladı.)

3 Mach 5, takriben saatte 6000 kilometre hız demektir.

4 Diğer bir deyimle bir uçak gemisi tek başına bir yere gidemez. Çevresi mutlaka zırhlı gemilerle koruma altına alınır… Zırhlılar en az 1,5 milyar dolara mal olur.                                   

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün