EKEV - Bereket sağanağı

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
13 Ağustos 2025 Çarşamba

Muhteşem bereketlendirmeler ile başlayan peraşamızda Moşe Rabenu geleceğe yönelik bir konuyu hatırlamaları ricasında bulunur. Moşe çöldeki yaşantının nasıl olduğunu hatırlamamızı ister. Gökten yağan man gıdasını, devamlı ataları takip eden su kuyusunu, eskimeyen kıyafet ve ayakkabıları akılda tutmamızı emreder. Bu tam olarak mucizevi bir varoluştur.

Bunu akılda tutmamızı istedikten sonra Moşe, Erets Yisrael’e girdiğimizde, ürün elde etmeye başladığımızda ve bereketli bir senenin sonunda büyük bir rekolteye ulaştığımızda neleri unutmamamız gerektiğini de paylaşır. Büyük bir rekoltenin sonucu ciddi bir servet edinmedir. Servet edinmek insanın en büyük problemlerinden biri olan kibirlenmeyi de tetikler. Peraşamız bununla ilgili olarak şunu kaydeder: “Kohi veotsem yadi asa li et ahayil aze / Gücüm ve elimdeki kudretim bana bütün bu serveti kazandırdı.” Refahlarını Tanrı’ya atfetmek yerine, başarılarının tüm itibarını kendilerine almaları ciddi bir sorundur. Bu yüzden Moşe Rabenu şunu her zaman hatırlamamızı ister: “Vezaharta et Ad… E.loeha ki U anoten leha koah laasot hayil / Tanrı’yı hatırlayın; size zenginliğe ulaşma gücü veren O’dur.”

Burada yazılı olanlar ‘iştadlut’ dediğimiz çaba ile ‘emuna’ dediğimiz inanç arasındaki uygun bir dengeyi tesis etmenin önemini anlatan bir bölümdür. Yaşamak için çalışmak da çaba göstermek de çok gereklidir. Ancak çabalarımızın sonucunda elde ettiğimiz başarı ve bereketin kaynağının Tanrı olduğu asla akıldan çıkarılmamalıdır. Cümle açıktır: “Ki U anoten leha koah laasot hayil.”

Bir spor müsabakasında yüz metre koşmak üzere hazırlanan atletin kafasında bütün bir sene boyunca bu yarışa nasıl hazırlandığı vardır. Aklında uğraşları, çabaları, sıkıntıları ve doğal olarak da gayretleri onu yarışa hazırlamak üzere ona yardımcıdır. Önünde geçmesi gereken yüz metrelik çok zorlu bir sınav vardır ve doğal olarak diğer atletler de aynı çabanın bir benzerini ortaya koymuşlardır. Atletimiz bu müsabakayı kazandığında aklına ilk gelmesi gereken çabalarını zafere ulaştıranın kendisinden ziyade Tanrı’nın olduğudur. Elbette çok çaba harcamıştır. Zaferine sevinmesi de olağandır. Ancak olağan olmayan şey buradaki başarısını sadece kendine mal etmesidir.

Bu birçok şey için geçerlidir. Bir eş bulmak için gösterilen çabadan, işlerimizde başarılı olmak için yaptığımız fedakârlıklara, güzel bir evlilik sürdürebilmek ve çocuklarımızı yetiştirmek için harcadığımız emekten manevi anlamda başarılı olmak için gösterdiğimiz gayrete kadar her şey için mutlak bir çalışma ve çaba gereklidir. Bu bizim mutlaka yerine getirmemiz gereken zorunluluklardır. Bu çalışmalardan sonra doğru kişiyi bulmak, işimizde berekete ulaşmak, evimizde huzurlu bir yaşam sürmek ve iyi çocuklar yetiştirmek tabi ki manevi anlamda ilerlemek hep Tanrı’nın yardımı ile olabilecek şeylerdir. Bir beysbol oyuncusu sert bir atış yapmayı gerektiriyorsa önce kendini hazırlamalı sonra da sadece Tanrı’ya güvenmelidir.

Peraşamıza geri dönersek, Moşe’nin insanlara çöldeki doğaüstü varoluşlarını her zaman hatırlamalarını emretmesinin nedeni budur. Tıpkı Tanrı’nın çöl yolculuğu boyunca, atalarımızın kendi başlarına yiyecek veya su elde etme yetenekleri olmadığında onlara baktığı gibi, kendilerini geçindirmek için çalışacakları topraklarda da onlara birlikte olacağına inanmaları gerekir. Hiçbir fark yoktur. İhtiyaçlarımızı karşılamak için çaba sarf etmemiz gerekse de, bu ihtiyaçlar ne olursa olsun, onları sağlayan her zaman Tanrı’dır

Verdiğimiz beysbol örneğinde olduğu gibi her gün, iyi bir ‘atış’ yakaladığımızda, parnasamız, evliliğimiz veya ihtiyacımız olan her neyse, fırsat ayağımıza geldiğinde, elimizden geldiğince sert bir şekilde ‘vuruş’ yapmamız gerekir. Ancak ‘vuruş’ yapmadan hemen önce, sadece Tanrı’nın ‘top’un nereye düşeceğini belirlediğini hatırlamamız gerekir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün