Eski dünya ölüyor, biz ne yapıyoruz?

Mois GABAY Köşe Yazısı
6 Ağustos 2025 Çarşamba

Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor; şimdi canavarlar zamanı.” 

Geçtiğimiz haftalarda Anadolu Kulübü’nü ziyaret eden ve her zamanki gibi ufuk genişleten bir konferans gerçekleştiren Soli Özel Hoca konuşmasına Sosyalist İtalyan düşünür ve siyasetçi Antonio Gramsci’nin bu sözleri ile başlamıştı.

Nitekim, değerli akademisyen yaklaşık bir saat süren konferansında Avrupa merkezli bir dünyadan Amerika ve Çin arasında çok kutuplu bir dünya sistemine geçişte, çoklu krizlerin yaşanacağı zorlu günlerin yaklaştığına işaret etmekteydi. Kısaca Hoca’nın sunumundan aldığım dersin, sorunların sadece ülkem bağlamında değil, global düzende hissedildiği çalkalanmakta olan bir dünya ve büyük bir belirsizlikti.

İçerde gelir dağılımının bozulduğu, Avrupa’nın stratejik olarak öneminin yitirildiği bir ortamda Amerikanın sermayesinin kültürel farklılaşması sonucu olarak Trump gibi birisi başkanlık koltuğuna gelebilmekteydi.

Ortadoğu’yı öngörülebilir bir gelecekte istikrarsız, şiddet dolu bir düzen beklerken, ülkemizin de iç dinamiklerini doğru yönetebilmesi ancak mevcut sıkıntıları minimuma indirebilir.

Güvenliğin zayıflamış olduğu ve Amerika’nın dünya düzeninden sorumlu olmak istemediği bir dünya düzeninde, her koyun kendi bacağından asılır şeklinde bir durum ortaya çıkmakta. Son dönemdeki nükleer söylemlerini, bitmek bilmeyen savaşları da bu şekilde okuyabilmek mümkün.

Avrupa’nın denge unsuru yaratamadığı bir dünya nın daha istikrarsız bir dünya olacağı öngörülürse mevcut muhafazakarlaşmada her zaman olduğu gibi yine en büyük bedeli öncelikle kadınlar ödemekte.

Bütün bu olumsuzlukların içinde biz Türkiye olarak büyük imkanlar ve büyük tehditlerin olduğu bir yerdeyiz. Uzmanlar tarafından yakın gelecekte dünyadaki en önemli yedi güçten biri olacak ülkemiz için en önemli husus yine kendi içimizdeki dayanışmayı sağlamak olarak görülmekte. Nitekim bu husus son dönemde hissedilir şekilde dış tehditlerden daha fazla halkın huzurunu bozmakta.

Gün geçmiyor ki, sahte diploma skandallarından, sınav soruları konusunda yaşanan tartışmalara, yargı süreci devam eden belediye başkanlarından, orman yangınlarına müdahaledeki yetersizliklerimize kadar ciddi bir kitlenin adaletin sağlanması konusundaki endişeleri artmasın.

Ortadoğu’da hakim rejimlerin yakın geçmişte görüldüğü üzere, ileriye yönelik sunabildiği, geleceğe yönelik bir umudunun olmaması, medeniyetlerin son dönemde değişen dengesinde her coğrafyada ulusal çıkarlar ile medeniyetler arasındaki dalgalanmalar da kaale alınınca ancak iç kırılganlıklarını yönetebilen ülkelerin güvenli bir geleceğe bakabilmesi mümkün olabilecek.

Dayanışmanın, istikrarın her daim sağlanabildiği fırsatlarımızı değerlendirebildiğimiz bir gelecek dileğiyle!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün