Toprağa dayalı iyi olamama halleri…

Mois GABAY Köşe Yazısı
9 Temmuz 2025 Çarşamba

Amerikalı doğa yazarı, düşünür ve sivil itaatsizlik savunucusu Henry David Thoreau, Amerikan yerlilerinden Lakotalılar’ın toprakla olan deneyimlerini hayranlıkla izler. Lakota yerlileri (genellikle Dakota, Nakota ve Lakota olmak üzere üç büyük grup olarak sınıflandırılan Sioux ulusunun bir koludur), Kuzey Amerika’nın Büyük Düzlükler (Great Plains) bölgesinde yaşamış ve toprakla derin, kutsal bir bağ kurmuş bir yerli halktır. Onların toprak anlayışı Batı’nın mülkiyet merkezli yaklaşımından çok farklıdır ve bu fark, kültürel, dini ve felsefi düzeylerde büyük anlamlar taşır.

Amerika yerlileri toprağı kutsal bir enerji kaynağı olarak görürlerdi. Toprağa uzanmak huzuru getirir, kabile toplantılarında üstüne oturmak daha bilge kılar, kendinin onun çekimine teslim ederek yürümek kuvvet ve dayanıklılık kazandırırdı. Toprak ebedi bir güç membasıydı, çünkü o gerçek Anamızdı, bizi besler ve bağrında atalarımızı saklardı. Tabiatta dönüşüm onda gerçekleşirdi. Bu yüzden Amerika yerlileri, ellerini gökyüzüne uzatıp yıldızlardaki tanrılardan yardım dilemek yerine, toprakta yalın ayak yürümeyi tercih ederlerdi. Toprak yatıştırır, kuvvetlendirir,arındırır ve iyileştirirdi.

Toprağa oturmak veya uzanmak daha derin düşünmelerini, daha canlı hissetmelerini sağlardı. Böylece yaşamın en büyük gizemlerini daha iyi anlayabiliyor ve kendilerini yaşayan bütün güçlere yakın hissediyorlardı.

Bütün bu anlatılar bana güzel Anadolu’muzun ‘Toprak Ana’ kültlerini hatırlattı. Çatalhöyük’te oturan kadın figürleri, özellikle ‘doğum yapan tanrıça’ heykelcikleri, Hitit dualarında toprağa, “Tanrıların anası, bolluğun ve refahın kaynağı” olarak hitap edilmesi, toprak ananın üretkenliğin ve merhametin simgesi olarak görülmesi bunlara örnekti.

Kybele kültünün topraklarında biz ne zaman toprağa bu kadar kötülük eder olduk?

29 Haziran itibari ile başlayan Seferihisar, Menderes, Buca, Ödemiş, Çeşme, Aliağa ve Selçuk ilçelerinde patlak veren, 41 yerleşim bölgesinden 50 binden fazla kişinin güvenli bölgelere tahliye edildiği, 14 uçak, 16 helikopter, 35 arazöz, dokuz su ikmal aracı, dört dozer, toplamda bini aşkın personelin söndürme çalışmalarında yer aldığı içimizi yakan yangında; geniş tarım ve orman alanları küle döndü, 200 ev zarar gördü. Biri yangınla mücadele eden orman işçisi olmak üzere iki kişi hayatını kaybetti. Ege’mizin Efeler yolunda yer alan Keldağ ve köylerinin tümüyle yanması şanlı geçmişimizi de yaktı. Yemyeşil bir doğanın yok olması, ekranda izlemek zorunda kalan bizleri de kahretti.

Yangınlardan dolayı canımız yanarken, daha yaralarımızı saramamışken, 6 Temmuz 2025 tarihinde, Pençe-Kilit Harekât bölgesindeki 852 rakımlı bir mağarada yürütülen arama-tarama operasyonu sırasında metan gazı birikimi nedeniyle 19 askerimiz zehirlendi. Acil müdahaleye rağmen 12 askerimiz şehit oldu. Sözlerin bittiği yerdeyiz.

Neşe, mutluluk ya da huzura dayalı olarak iyi olma hallerinin lüks olduğu, olumlanan bir haldeysek suçluluk duyabileceğimiz bir karanlığın içinde hayatımızı devam ettirmeye gayret ediyoruz…

***

Tek adaylı seçim

Demokrasiler rekabet, seçenek ve halkın iradesinin serbestçe tecelli etmesi üzerine kuruludur. Evet, tek adayın olduğu seçimler bile teknik olarak “seçim” sayılır. Seçim, en temel tanımıyla “belirli bir göreve bir kişi ya da grup hakkında oylama yoluyla karar verme süreci”dir.

Geçtiğimiz hafta Türkiye Hahambaşılığı üzerinden yapılan bilgilendirilmede, “2025 yılında gerçekleştirilecek olan Türkiye Musevileri Hahambaşısı Seçimi kapsamında, Türkiye Hahambaşılığı’nda görev yapan tüm Bet-Din üyesi hahamlar halen bu görevi yürütmekte bulunan Rav Davit Sivi’yi hahambaşı adayı olarak teklif etmişler ve kendisinin adaylığını desteklediklerini müştereken beyan etmişlerdir” cümlesiyle yeni hahambaşı seçiminin tek adaylı gerçekleşeceği açıklandı.

Bu haber halihazırda vekaleten bu görevi sürdüren Rav Davit Sivi’nin seçimlerde aday olmayacağını daha evvel beyan etmesi ile çelişse de, toplumumuzdaki Yahudi yaşamının devamının temini Bet-Din hahamlarımızın mevcut konjonktür ve koşullar ele alındığında en bilge kararı verdiklerine eminim. Nitekim Rav Davit Sivi ile her karşılaşmamızda geçmişte de olduğu gibi gerek bana gerekse de aileme bu toplumun bir ferdi olarak sıcak, samimi ve içten yaklaşımına şahidim.

Peki bizler için tek adaylı bir seçime iştirak etmek geleceğimiz için neden önemlidir? Hahambaşılık seçimlerine güçlü bir katılım gösterebilirsek halen tüm vakıflarımızla burada bir cemaat olarak varolduğumuzu, gerek toplum yöneticilerinden gerekse de devlet büyüklerimizden bir talepte bulunurken bir cemaat olarak varolduğumuzu göstermek açısından önemlidir. Şimdiden hayırlı bir seçim süreci olması dileğiyle…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün