28 Nisan’da İspanya ve Portekiz’i vuran büyük elektrik kesintisi tüm dünyada haber oldu. Siber atak var mı, yok mu tartışmalarının ardından siber atak olmadığına dair hızla demeçler verilirken, ülkede kurulan güneş panelleri hakkında varsayımlar başladı. Yenilenebilir enerji hakkında çeşitli karşıt görüşler olan İspanya’da, sonra kesintinin gelişmemiş elektrik şebekesinin yüzünden meydana gelebileceği söylendi.
O gün İspanya’daydım. Sabah güne çok güzel başlayıp, güzel bir yürüyüş yapıp bulunduğum yere döndüğümde kartımın odamın kapısını açabildiğini ama odanın elektriğini açmak için yuvasına yerleştirdiğimde çalışmadığını fark ettim. “Kartım çalışmıyor” edasında resepsiyonu aradığımda, sadece benim odamın değil, bulunduğum bütün şehrin elektriğinin gittiğini öğrendim. Bütün şehrin elektriğinin gitmesi, İstanbul’da bile bu yaşıma kadar başıma gelmemiş bir konseptti. Elektrik kesintisinin ne kadar süreceği, günlerce sürüp süremeyeceği konusunda kimsenin bir fikri yoktu çünkü İspanya’da da bu durum ilk defa başlarına geliyordu.
İspanya’da hayat durdu. Trafik ışıkları söndü, metrolar çalışmadı, marketler karanlıkta kaldığı ve ödeme alamadıkları için kapattı, cafe ve restoranlar kapandı, uçuşlar bir süre durdu. Benim de herkes gibi ilk düşüncem, cep telefonumu şarj etmek oldu. İnsan saatlerce, hatta günlerce elektriklerin kesilebileceğini düşünmediğinden, herkesin telefonu sonuna kadar şarjlı olmuyor. Bulunduğum yerde jeneratörle elektrik verilen tek oda olan kütüphanede, insanlar telefonunu şarj etmek için fişlerin önünde sıraya girdi. Acil durumlar karşısında, insanların ne kadar bencil olabileceklerini, tekrar o gün gördüm. Cep telefonlarını şarj ettikleri fişe hemen ardından bilgisayarlarını takmaya çalışanlar oldu. Saatler geçtikçe insanların keyifsizlik ve umutsuzluk oranı yükseldi. Kimse karanlık odasına çekilmek istemedi. Bu arada saatlerce elektriksiz kalınca sebebi çok da umurunuzda olmuyor, bir an evvel sonuca varılsın istiyorsunuz. En azından benim için öyle idi.
O anda bulunduğum Malaga şehri diğer şehirlere göre bu büyük karanlığı daha hızlı atlattı. Bazı bölgelere bütün bir gün elektrik gelmezken, biz yaklaşık 7 saat sonra elektriğe kavuştuk. Bu olaydan çıkarttığım ilk ders çok medeni ve çok keyifli bir ülkede bile olsanız, kontrolünüz dışında olaylar her zaman olabilir. “Kullanma alışkanlığımı yitirdiğim ‘powerbank’lerden yeni bir tane almalı ve gittiğim her yere taşımalıyım. Hatta bulabilirsem güneş ile şarj edilebilen bir versiyonunu bulmalıyım’ diye o gün defalarca düşündüm, ama aydınlığa kavuşunca unuttum. Güneş enerjisiyle çalışan şarj işini ihmal etmemek gerek. Kendi yaşıtlarım arasında nadir ev telefonu hattını hâlâ tutan kişilerden biri olarak, ‘demode’ ev telefonunun aslında ne kadar önemli ve gerekli olduğuna bir kere daha emin oldum. Büyük bir elektrik kesintisinde, elektriğe gerek olmadan çalışan bir hattınız olması çok faydalı.
↔↔↔
18 Mayıs günü Galatasaray Kayserispor’u 3-0 yenerek ligin bitmesine iki hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. Arka arkaya şampiyonluklarıyla taraftarını gururlandıran Galatasaray beşinci yıldızını taktı. Bir Galatasaray taraftarı olarak takımımın şampiyonluğundan her zaman mutluyum. Dileğim UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılacağımız gelecek sezonda da diğer takımların taraftarlarının bu mutluluğu bizimle paylaşması, Galatasaray’ın Türkiye’yi temsil eden bir takım olduğunun unutulmaması. Şampiyonluğumuzu kutlayan sportmen farklı takım taraftarlarına çok teşekkür ederim çünkü aslısnda tüm mutluluklar, birlikte güzel…
