Stalingrad Kuşatmasının sonu 31 Ocak 1943

Sami AJİ Köşe Yazısı
31 Ocak 2024 Çarşamba

Emin olun hiç bu konudan bahsetmeye niyetim yoktu. İnternet denizinde sandalımla dolanırken1 Alman Stalingrad cephesi komutanı Mareşal Paulus’un tüm karargâhı ile birlikte 31 Ocak 1943 tarihinde Rus kuvvetlerine teslim olduğunu okudum… Bölük pörçük kalan birlikler de iki gün içinde silahlarını bıraktılar.

Eh, gazetemizin bu haftaki sayısı da aynı tarihte yayına girdiğine göre fırsatta istifade II. Dünya Savaşını, belki de dünyanın tarihini etkileyecek muharebenin 81. yıldönümünü anayım dedim.

Muharebe sonuçta Almanların Rusya’yı işgal planlarında yer alan cephelerinden biri idi.

Ancak, beklenmedik bir şekilde kuşatma, tarafların tüm güç ve azimlerini ortaya koydukları, kıran kırana süren ve sonuçta toplam kayıpların neredeyse iki milyona ulaşmasıyla askeri tarihin en kanlı savaşları arasında yer almaktadır. Sonuç Almanya açısından bir yıkım oldu.

Almanya ve müttefiklerinin2 Rusya’yı yenebilmek için sarf ettikleri tüm çabaların dönüm noktasını teşkil etti.

Rus ordularının ve Rus halkının – kadını3 ve erkeği ile – gösterdikleri olağanüstü direniş ve savunmaları Doğu Cephesinde Alman zaferini olanaksız kıldı. Alman askerlerinin kendileri dahi, Stalingrad halkının ev ev değil “oda oda” savunmaları ve sonuna kadar yerlerini terk etmemelerini, hayretler içinde müşahede etmişlerdir. “Caddeleri artık metre ile değil ceset sayıları ile ölçüyoruz” cümlesi tarihe geçmiştir.

Stalingrad yenilgisine ilk tepki ünlü Alman komutanı Mareşal Erwin Rommel’den geldi. O tarihte kuzey Afrika’da ABD ve İngiliz güçleriyle çarpışmaktaydı: “Artık bu andan itibaren harbi kaybettiğimizi söyleyebilirim” lafları ağzından dökülüverdi.

Hitler ise çılgına dönmüştü… Paulus’u korkakların şahı ilan ederek, aslında çarpışarak ölmesi gerektiğini ancak onun Moskova’ya gitmeyi tercih etmesini şiddetle kınamıştı.

Dönemin İngiliz Başbakanı Winston Churchill, ABD Başkanı Roosevelt ve Rus lideri Stalin 29 Kasım 1943’te Tahran’da bir araya geldiklerinde Churchill, Stalin’e bir kılıç verir. Bu kılıç İngiliz kralı VI. George tarafından sipariş edilmişti.

Kılıcın üzerinde İngilizce ve Rusça olarak şu ibare kazınmıştı:

“To the steel-hearted citizens of Stalingrad – the gift of King George VI – in token of the homage of the British people…”

(Çelik kalpli Stalingrad vatandaşlarına Britanya halkının saygısını simgelemek üzere, Kral VI. George’un hediyesidir.)

Stalin bu kılıcı ABD başkanı Roosovelt’in eline verir o da şunları söyler: “gerçekten çelik gibi kalpleri vardı” (Stalin kelimesinin anlamının çelik olduğunu unutmayalım.)

Stalingrad yıllar boyunca adeta gündemden çıkmadı. Bazı devlet adamları nutuklarında sık sık Stalingrad’ı örnek olarak gösterdi. ABD başkanlarından Kennedy hatta Obama bile bu olayı referans olarak takdim etti.

Halen devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşında da olay gündeme geldi.

Geçen yılın şubat ayında zaferin 80. yıl dönümü kutlanıyordu.

Başkan Putin 80 yıl sonra Alman Leopar tanklarını bir daha Rusya yakınlarında görünmelerinin büyük bir hata olduğuna işaret ettikten sonra, başta ABD olmak üzere bütün Batı Avrupa’ya seslenerek Rus halkının direniş ve fedakârlık ruhunun bütün gücüyle devam ettiğini ifade etti.

Ülkemize gelince, Stalingrad muharebeleri çok yakından takip edilmiş ve gazeteler gerek Alman tarafı gerek Rus tarafından gelen haberleri süratle ve birinci sayfadan okuyucularına aktarmışlardı. Aynı anda hemen hemen her gün Cumhuriyet, Ulus, Akşam gibi gazetelerde yine birinci sayfada çok ilginç gerçekçi ve tarafsız baş köşe yazıları yayınlanmıştı.

Mareşal Paulus’un esir olması hemen ertesi günkü (1 Şubat 1943 tarihli) nüshalarında yer almıştı.

O tarihten itibaren ülkemiz dış politikasında sessiz ve sakin değişiklikler gözlenmeye başlanır. Alman yanlısı görüntülere veya temaslara yer verilmez. Müttefik liderleriyle ilişkiler geliştirilmeye çalışılır. Bazı malların Almanya’ya ihracatı sınırlandırılmaya çalışılır.

Bu meyanda, belki ülke tarihimizde yer almış olağan üstü hukuksuz ve ırkçı olayı, “Varlık vergisi tatbikatından”, kademeli olarak vazgeçilmiş ve başta Aşkale olmak üzere doğu Anadolu’ya gönderilen insanlar serbest bırakılmışlardır…

Artık Stalingrad adında bir şehir yoktur. Bugünkü adı Volvograd’dır. Yemyeşil huzur veren, Volga Nehrinin bir bölümü boyunca uzanan ve sadece barışı simgeleyen bir şehirdir…

Adeta, artık ihtilaflardan vazgeçin, gelin burada konuşun anlaşın çağrısını yapmaktadır.  

----

1 Sörf yapmasını hiç bilmediğimden sandalla dolaşmayı tercih ediyorum.

2 O cephede İtalyan Macar, Fransız Romen askerleri Alman orduları içinde yer almışltı.

3 Rus kadınları uçak tank nakliye kamyonlarında görev aldıkları gibi erkeklerin yanında kara cephelerinde yer almışlardı

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün