Mısır´dan çıkışımız esnasında geçirdiğimiz son safhalar (BO Peraşası)

Sami AJİ Köşe Yazısı
17 Ocak 2024 Çarşamba

Kulunuza göre Şemot en hareketli ve heyecan verici olaylarla dolu olan kitabımızdır.

Aynı hisleri tarih boyunca hahamlarımızın paylaştıklarını hepimiz biliyoruz. Nitekim ‘Agada’da’ okuduğumuz gibi Rav Eliezer, Rav Yeuşua, Rav Eliezer ben Azarya, Rav Akiva ve Rav Tarhon Mısır’dan çıkışımızı konuşmak için toplanmışlardı. O kadar hararetli ve uzun görüşmüşler ki, talebeleri gelip onlara sabah duasının vakti geldiğini söyleyince, bütün gece durmadan fikir teatisinde bulunduklarının farkına varmışlar.

Bendeniz de hafif bir girişten sonra bir sıçrama yapıp, bu hafta okuyacağımız Bo Peraşasının birkaç bölümüne elimden geldiğince kısaca değineceğim.

Şemot’un daha başlangıcı sarsıcı ve endişe verici bir ithamla başlıyor. Aynen aktarıyorum:

(firavun) “halkına şunları söyledi: bakın bene İsrael halkı bizden kalabalık ve güçlü hale geldi. Gelin ondan daha akıllı davranalım ki (daha da) çoğalmasın ve, olur da bir savaş çıkarsa, o da düşmanımıza katılıp bize karşı savaşarak (bizleri) ülkeden sürmesin.”1

Maalesef bu iftiralar asırlar boyunca halkımıza karşı kullanılan söylemlerin adeta başlangıcıdır… Zayıf, güçsüz duruma düşen yöneticiler ülkelerinde yaşayan değişik kökenli toplumların ve bizlerin servetlerine aynı bahanelerle saldırmışlardır.

Devam edelim.

Aradan uzun yıllar geçiyor. Bildiğiniz olaylar sonucunda Moşe Mısır’dan ayrılıyor ve 80 yaşına gelince Tanrı tarafından Mısır’a gidip tüm Yahudi milletini esaretten kurtarması için görevlendiriliyor. Yanına da yardımcı olarak yine Tanrı tarafından, 83 yaşındaki ağabeyi Aaron tayin ediliyor. Moşe karısını ve çocuklarını kayınpederine teslim ediyor ve onun da hayır duasını aldıktan sonra yolculuk hazırlıklarını yapıyor. Ayrılış anında kayınpeder Yitro2 damadına şu haberi veriyor: “Merak etme. (Mısır’da) senin canını almak isteyen bütün insanlar artık yaşamıyor.”

 Moşe ve Aaron Firavunun karşısına çıkmaya başlarlar. İlginçtir, her görüşmede “halkımı serbest bırak ülkeyi terk edeceğiz” demiyor. Moşe’nin talebi birkaç gün ötede bulunan bir bölgede Tanrı’ya dua etmektir.

Firavun biraz şaşırıyor. Ama hayır demiyor. Sadece erkekler gitsin diyor. Moşe sadece erkeler değil kadın, çocuk, yaşlı ve bütün beslediğimiz hayvanlarla gitmek şartında ısrar ediyor.

Nihayet dokuzuncu beladan (karanlıkların basması) sonra Firavun razı oluyor ve Moşe’ye “gidin ve bir daha da gözüme gözükme” diyerek önünden kovuyor.

Ve onuncu beladan sonra çıkış hazırlıkları başlıyor.

Kaç kişi dersiniz? Şimdi sıkı durun. Tora’ya göre 20 yaşından büyük 600 bin erkek sayılmış. Basit bir hesapla 20 yaşından küçük erkek ve kız çocuklarını, kadınları da hesaba eklerseniz takriben 2 milyon kişi yola çıkmaya hazırlanıyor. Beraberlerinde hayvanlarını da (deve, sığır, koyun ve çeşitli ev hayvanları) alıyorlar.

Böyle muazzam bir kitleyi bir yerden bir yere götürmek için gerekli organizasyonu yapabilmek, hele yayan sevk ve idare edebilmek ancak olağanüstü yeteneklerle mümkündür.

Bu arada, yine Tora’ya göre, Yahudiler Mısırlı komşularına gidip, altın ve gümüş kap kacaklarını ve çeşitli giysilerini ödünç vermelerini rica etmişler. Dua ettikten sonra geri getireceğiz diye söz vemişler. Tabii dönemediklerinden aldıklarını da iade edemediler…

Mısırlılar, asırlar sonra bile bu olayı unutmadı.

 MÖ 332’de Büyük İskender Mısır’ı fethinden birkaç ay sonra3 ülkenin yönetici ve rahiplerinden bir heyet onu ziyaret ettiler. İsraillilerin birkaç asır önce ‘ödünç’ aldıkları ancak iade etmek istemedikleri altın ve gümüşleri iade etmeleri için onlara bir tebligat göndermesini talep ederler.

Büyük İskender konunun mahkemeye götürülmesini ister. Dava açılır.

İsrail için gerçekten durum sıkıntılı idi. Kimse savunma avukatı olmak istemez… Belge gayet açık ve seçiktir. Mısırlılar Tora’yı iddianamelerine eklerler.

Adeta mucizevi bir şekilde Gehila adlı bir kişi avukatlığı kabul eder. Uzunca bir savunmadan sonra, “Mısırlılar taleplerine katılıyorum. Ancak beraberce oturup bir hesap yapalım. Halkımızın 430 sene Mısırda köle olduğunu kabul ettiğinize göre, 600 bin erkeğin bu süre ödenmemiş ücretleri ile bizim aldığımız altın ve gümüşlerin değerini karşılaştıralım. Borçlu çıkarsak derhal bakiyesini ödemeye hazırız.” Mahkeme bu görüşe katılır. Mısırlılar temyiz olarak tekrar İskender’e gider. O da mahkeme kararına uyar ve dava kazanılır4.

Bu hafta okumakta olduğumuz Bo peraşasının bana hatırlattıklarını kısaca paylaşmaya çalıştım.

Toramızın her bölümü kulunuzu heyecanlandırır. Araştırmaya sevk eder ve hayranlığım artar.

 Ve her zaman “Baruh ata Ad… noten a Tora” kelimleri ağzımdan dökülür…

----

1 Şemot kitabı: Moşe Farsi’nin tercümesi-2004 baskısı

2 Yitro’nun tarihimize önemi çok büyüktür… İleride göreceğimiz gibi (Yitro peraşasını okurken) Moşe’ye toplumun nasıl yönetilmesi gerektiğini öğretmiştir.

3 Büyük İskender Mısır felsefesine hayrandı. Ve Mısırlılarla o kadar yakınlaşmıştı ki, Mısırlılar onu Tanrı olarak görmeye başlamışlardı. Ancak İskender’in Kohen Gadol’ün yaptığı iyilikleri ve bilhassa ordusuna kattığı önemli sayıda gönüllü Yahudi askerleri unutması mümkün değildi.

4 Bu bilgileri Howard Blum’un ‘The Gold of Exodus’ (1998) adlı kitabından aldım.             

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün