Football Manager Tutkusu

Derya CERASİ Köşe Yazısı
17 Ocak 2024 Çarşamba

Küçüklükten beri bilgisayar oyunlarına merakım olmuştur. Evimizde Commodore 64 vardı. Kasetlerin içinde numarasına göre seçilen oyunları dakikalarca beklerdik. Bazen oyun açılmaz, tüm işlemi tekrar tekrar yapmak gerekirdi. Futbol oyunlarının grafikleri o kadar kötüydü ki; şimdi bakınca nasıl oynamışız diye düşünüyor insan. Sonrasında arkadaşımın evinde bolca Amiga oynadık. Sensible Soccer veya araba yarışı gibi yine grafik olarak kötü diyebileceğimiz oyunlar favorilerimizdi. Teknoloji biraz daha gelişince hayatımıza PC’ler girdi. Daha bilgisayar kurulmamışken Fifa 97 CD’m hazırdı. Bilgisayarı kurmaya gelen görevliye Fifa 97’yi de kurdurmuştum. Ablamla Need For Speed adlı oyunda bolca yarış yapar, Grand Theft Auto’da görevleri geçmeye çalışırdık. Teknoloji geliştikçe lap-top’lar ve tabi ki oyun konsolları büyük bir yer kaplamaya başladı. Ancak PC ve lap-top’larda saatlerce başından kalkmadan oynadığım oyun hep menajerlik oyunları oldu.

Futbol menajerliği denince akla Championship Manager oyunu gelir. Oyun ilk çıktığında belirli birkaç ligden takım seçerek oynanılan menajerlik oyunu, zaman içerisinde çok genişledi ve birçok lige yayıldı. Transferler, taktikler, dizilişler, basın toplantıları, maç içerisindeki müdahaleler derken inanılmaz zevk vermeye başladı. Üç-dört arkadaş toplanıp veya online olarak, aynı ligden farklı takımları alarak menajerlik yapardık. Birbirimizin elinden aldığımız oyuncular, kazandığımız kupalar veya birbirimizle oynadığımız maçlarda aldığımız galibiyetler muhabbetin en önemli konusu olurdu.

Yaklaşık beş-altı senedir lap-top üzerinden artık Football Manager adıyla çıkan bu oyunu oynamıyordum. İki sene önce mobile versiyonunu indirmiş ve uzun süre ona vakit harcamıştım. Ancak mobil versiyonun daha kısıtlı olması ve tüm özellikleri içermemesi nedeniyle beni çok bağlayamamıştı. Bu sezon ise Netflix üzerinden oyunun bedava oynanabilmesi de beni cezbedince oyunu indirdim. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Türkiye Ligi’ndeki rekabeti, Arda Güler’in Real Madrid kadrosunda neler yapabileceği, İngiltere’deki birkaç takımın şampiyonluk yarışında iddialı olması beni oyunu indirmeye itti.

Önce Fenerbahçe ile, sonra Arsenal ile açtığım kariyerlerde rahatça şampiyonluklara ulaşınca; bir de farklı bir kariyer deneyeyim diye düşündüm. Bundesliga’nın köklü takımlarından SV Werder ile başladığım kariyerimde, bir sonraki durağım Bayer Leverkusen oldu. Leverkusen ile Bayern Münih hegemonyasını yıktıktan sonra, gelen teklifi değerlendirdim ve rotamı İtalya’ya kırarak Inter’in başına geçtim. Lautaro Martinez’in gol rekorları kırdığı sezonda, kariyerime bir de Serie A şampiyonluğu ekledim. Sonraki kariyerimde ise Real Madrid’in başına geçtim. Ancak sonra fark ettim ki, gittiğim her takımda aynı dizilişi, aynı talimatları kullanıyorum ve hepsinde de başarılı oluyorum. Başarılı olmak da bu kadar kolay olmamalı; yoksa oyunun bir keyfi kalmıyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün