Almanya´da neler oluyor?

Elif ULUĞ Köşe Yazısı
13 Aralık 2023 Çarşamba

Alman siyasi sisteminde şansölyenin kişisel görüşleri yalnızca ikincil öneme sahip. Önemli kararlar koalisyon partilerini temsil eden gruplar tarafından alınmakta, bu gruplar da kendi parti üyelerinden ve çeşitli baskı gruplarından etkilenmekte. Almanya'nın onlarca yıldır ilk kez üç partili bir koalisyona sahip olduğu Scholz’lu senaryoda, şansölyenin rolü ve etkisi daha da azaldı. Almanya’da, Federal Meclis milletvekillerinin seçildiği genel seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olan her kişinin iki oy hakkı var. Birinci oy, seçim bölgesini Federal Meclis’te temsil etmesi istenen adaya gidiyor. İkinci oy ise bir partinin eyalet listesine gidiyor. O parti de seçim sonucuna göre belirli sayıda milletvekili çıkarıyor. ABD’li siyaset bilimci Stephen F. Zabo, bu Alman seçim kanununun “Amerikan ve İngiliz çoğunluk sistemi hukukunun aksine, konsensüs ve uzlaşmaları ödüllendiren çok partili koalisyon hükümetleri doğurduğunu” yazar. Alman devletinin başkanı, Almanya Cumhurbaşkanıdır; cumhurbaşkanı sırf bu amaçla toplanan Federal Kongre tarafından seçilir, 2022 yılında Frank-Walter Steinmeier ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmişti. Parlamentonun taşıdığı büyük önem, 2021’den beri görevde olan Federal Meclis Başkanı Bärbel Bas’ın devlet protokolünde ikinci yüksek makama sahip olmasıyla vurgulanmakta. Ancak en büyük politik şekillendirme gücü, Federal Meclis tarafından başbakan olarak seçilen şansölyenin elinde ve Almanya Şansölyesi 2021’den beri Olaf Scholz.

Şansölyenin kişisel görüşlerinin (ve seçimlerinin) önemli hale geldiği tek gerçek durum, Avrupa Konseyi'nin bir kriz anında acil kararlar almak zorunda kaldığı zamanlar. Avro krizi sırasında Şansölye Merkel, "başka alternatif olmadığı" için Federal Meclis'in esasen onaylamak zorunda kaldığı bazı durumları kabul etti.

Geçtiğimiz günlerde, Bavyera ve Hessen eyalet seçiminde de AfD, Almanya'nın federal iktidar koalisyonundaki tüm partileri geride bıraktı; bu, birkaç yıl önce hayal edilmesi zor bir senaryoydu. Pek çok kişi için tehdit oluştursa da Almanya İçin Alternatif (AfD), şu anda ülke çapında oylamada 2021 seçimlerinde beşinci iken ikinci sıraya yükselmiş durumda. Bu değişim, diğer partilerin onunla çalışmayı reddetmesi nedeniyle Almanya'nın istikrarlı çoğunluk oluşturmasını zorlaştırabilir.

ARD-Deutschland Trend anketine göre Scholz hükümetine yönelik onay, Aralık 2021'de göreve başlamasından bu yana en düşük seviyede kalıyor ve beş Almandan dördü hükümetin çalışmalarından memnun değil. Alman ekonomisi, kısmen Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından enerji fiyatlarında yaşanan yükselişin de etkisiyle uzun bir çıkmaza girmiş durumda. Bu yıl Almanya'ya giren sığınmacıların sayısındaki keskin artış ve uygun fiyatlı konut sıkıntısı da seçmen memnuniyetsizliğini artırdı. AfD ise açıkça bu hoşnutsuzluktan faydalanmayı başardı. Ancak, Almanya’da SPD ve Scholz yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen görevlerine devam etmek zorunda. Önümüzdeki yılın bütçesindeki 17 milyar avroluk boşluğu kapatmak konusunda ise iktidar ortaklarıyla ciddi anlaşmazlıklar içinde. Scholz, Şansölye Yardımcısı Robert Habeck ve Maliye Bakanı Christian Lindner, çıkmazı çözmek için defalarca bir araya geldiler, ancak yeni yıl başlamadan önce bütçeyi parlamentodan geçirmek için zamanları kalmadı. Bu çıkmazın bir sonucu olarak sanayi firmaları, Almanya'nın mevcut hükümetin siyasi programının merkezinde yer alan karbon nötrlüğe geçişini nasıl finanse etmeyi planladığı konusundaki büyük belirsizlik nedeniyle alarma geçti.

Yayın kuruluşu ARD tarafından yakın zamanda yapılan bir ankette kamu reytingleri rekor düşük seviyeye düşen Scholz, bütçe müzakerelerinin "aşılamaz bir görev" olmadığını söylese de kamuoyunu ve ortaklarını pek de rahatlatamıyor. Ayrıca Ukrayna’ya yardım politikasından da ödün vermeyeceğini belirtiyor.

Sonuç olarak Almanya kendisinden beklenmeyecek ölçüde sürprizlere gebe görünüyor. Yazımı tamamlarken AfD, eş lideri Alexander Gauland’ın zamanın Federal Göçmenlik, Mülteciler ve Entegrasyon Komiseri Aydan Özoğuz’a yönelik saldırısını da hatırlayalım istiyorum. Gauland, aşırı sağ siyasi partilerin en önemli örneklerinden biri olan bir yaklaşımla, Özdoğan’ı Anadolu’ya geri göndermeyi teklif etmişti. Başta Almanya olmak üzere, tüm Avrupa ülkelerinin bu dışlayıcı tavırlarından kurtulmaları dileğimle…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün