Sevmek bir sanat mıdır?

Hıfzı Topuz´u anarken…

Elda SASUN Köşe Yazısı
4 Ekim 2023 Çarşamba

Sevmek bir sanat mıdır? Yoksa yaşanması tamamen rastlantılara kalmış bir duygu mudur?

Psikolog, Filozof Eric Fromm’a göre sevgi tıpkı yaşam gibi bir sanattır. Herhangi bir sanat dalını öğrenmek için ne yapıyorsak sevmeyi öğrenmek için de aynı şeyi yapmamızı söyler. Fakat sevgi özlenilen bir şeyken, başarı, ün, güç hep sevgiden daha önemli sayılır. Tüm bunları elde etmek için her şeyi yaparız. Sevgiyi öğrenmek içinse, hiçbir şey… Fromm, uygulanması aşamasında günümüz insanının yazılı bir reçete beklemesinin durumu daha da karmaşık hale getirdiğini dile getirir. Sevmenin öğretilecek olan değil, kişisel yaşantı ile ilgili olduğunu söyler. Sevginin var olabilmesi için alçakgönüllülük ve akıl ister der Fromm. Tıpkı sanat dallarında olduğu gibi, sabır, disiplin, üstüne düşme, ilgi ile sevgiyi yaşayabiliriz.

Gazeteci, yazar, entelektüel, hukukçu, aydın ve dünya insanı Hıfzı Topuz, 100 yaşında aramızdan ayrıldı. Tüm niteliklerinin yanı sıra Topuz sevgi ve yaşam enerjisiyle dolu bir yaşam ustasıydı. Kendisi için düzenlenen anma töreninde bu Cumhuriyet aydınını ‘Hıfzı Topuz sevgisiyle’ selamladılar. Topuz insanları, insanlığı severdi.
İnsanlığın ifade özgürlüğü için UNESCO’da ve her yerde ömrünce çalıştı. Sevgi doluydu. Donanımlı, mütevazı, alçak gönüllü, vefalı bir dost, bir ışıktı ve etrafına ışık yaydı.
Tarihi herkese sevdiren bir yazardı.
Kendisi ile yeğeni, arkadaşım Elif Topuz vasıtasıyla tanışmıştım. Şubat 2018’de, bu değerli gazeteci, yazar, İletişim Araştırmaları Derneği kurucusu Hıfzı Topuz ile Esentepe’deki evinde, Şalom Gazetesi için samimi bir röportaj gerçekleştirmiş, aynı sene 95. yaşını kutlayan sevdiklerinin arasında olmaktan onur duymuştum.
Onu ziyarete giderken bir hayalimi gerçekleştiriyor olmanın mutluluğu içindeydim. İstanbul’un güzel sokaklarından birindeki bahçeli evinde, bilgi ve nostalji dolu bir sohbetimiz olmuştu.

İlk başta mahallemiz Nişantaşı’ndan geriye kalanları anlatmıştı: “Nişantaşı’nda konaklar vardı, Şişli Terakki bile eski bir konaktı. Artık geriye hiç konak kalmadı. Bizim Hacı Emin Sokak’taki konaktan da şu an salonumda bulunan tek bir resim hatıra kaldı. Nişantaşı’nda İstanbul ve Selanik kökenli aileler otururdu. Herkes birbirini tanır, selamlardı. Konaklarda yaşadığımız için apartman komşuluğu yoktu ama yanımızdaki konakta oturanları bilirdik.”

Fransız kültürü ile yetişmiş, Fransız eğitimi görmüş Hıfzı Topuz Paris’e ilk kez 1952’de, yüksek lisans eğitimi yapmak üzere gitti. Daha sonra 1959-1983 yıllarında Paris’e görev için gitti. UNESCO Genel Merkezinde, Özgür Haber Dolaşımı Şefi olarak çalıştı ve Paris’te 25 sene yaşadı. Fransız şansonlarına meraklıydı.

İlginç gezileri arasında 1958’de İsrail’in kuruluşunun onuncu yıl kutlaması olan Topuz, ülkeyi gezmeye lise arkadaşı, Basın Ataşesi Max Bilen (Boton) tarafından davet edilmişti. Yakın dostları Yaşar Kemal ve İlhan Bardakçı ile bir hafta İsrail’de kaldılar. İsrail ile ilgili izlenimlerini anlatırken “Çok sevgi doluydu ortam; orada tanıdıklarımızdan gazeteci arkadaşımız Erol Güney ve eşi Seza’yı gördük. Erol Güney İsrail’deki Yediot Ahronot gazetesinde yazardı. Bütün dostlarımızla birlikte olduk. Bizi sevgiyle ağırladılar, özlediğimiz birçok insanı ziyaret etme fırsatı bulduk. Musevi dostlarla tanışmam çocukluğuma dayanır. Babamın rakı fabrikası vardı; iş hayatında birçok Musevi dostları, meslek arkadaşları vardı” diyordu.

Mesleğini anlatırken “Söz geçer yazı kalır” demişti.

“Tarihi çok severim fakat tarihçi değilim; gazeteciyim ben. Röportaj yapardım. Yazarlığımda da, romanlarımda da röportaj üslubunu kullanıyorum. Geniş kitleye sesleniyorum, onların anlamayacağı şeyler anlatmak istemiyorum. Beni anlayacakları seviyede kalmak istiyorum. Okurun anlamayacağı kelimeler kullanmıyorum yani ne Fransızca ne İngilizce kelimeler kullanıyorum. Halkın konuştuğu dilde yazmak istiyorum. Yazılarımı hâlâ dolma kalemle yazıyorum. Sekreterim geliyor ona dikte ediyorum; eğer bir şeyi anlamayıp sorarsa, tamam diyorum anlaşılmadı, hemen orayı değiştiriyorum. Röportaj üslubu derken uzun cümleler yapmıyorum. Anlaşılır kelimelerle, anlaşılır Türkçeyle, okuyucuların ilgisini çekecek konuları yazıyorum. Yazarlığı bir iletişim yolu olarak düşünüyorum. Mesajımı iletiyorum. Yazarlıkta bir mesaj vardır. Tarihi bir mesaj için ise o konuyla ilgili bir ders almak lazım diyorum.”

Bir röportajda “100 yıllık tecrübenizle hayatı güzel yaşamanın beş yolu nedir?” diye sorulduğunda; “Bir sağlıklı olmak, iki biteviye âşık olmak, üç işini zevkle yapmak, dört dostların gönlünü hoş etmek, beş çevresine kendini sevdirmek” cevabını vermişti.

“Zorlukları aşmanın yolları nelerdir? Önümüze çıkan engellerle nasıl mücadele etmeliyiz?” sorusuna da “Karamsarlığa kapılmadan, geleceğe olan umudu yitirmeden direnmek” demişti.

Oğlu Kerem’in dediği gibi ışıklar sarsın sizi. Sevginin sonsuz gücü sizinle olsun. İyi ki sizi tanımışım Sevgili Hıfzı Topuz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün