Özgürlük ve sevginin şairi Petőfi 200 yıl sonra İstanbul´da

Zehra ÇENGİL Köşe Yazısı
27 Eylül 2023 Çarşamba

Macaristan’ın ulusal şairi Sándor Petőfi’ye adanmış ‘Petöfi İlk Kez İstanbul’da’ adlı sergi Liszt Enstitüsü – İstanbul Macar Kültür Merkezi’nde 21 Eylül’den itibaren sanatseverlerle buluşmaya başladı.

1848-49 Macar İhtilali ve Özgürlük Savaşı'nın önemli liderlerinden, Petőfi’nin 200. doğum yıldönümünü kutlamak amacıyla ressam Haydar Özay’ın, şairin hayatından ve şiirlerinden esinlenerek yaptığı 32 tablodan oluşan resim sergisinin açılış kokteyli bir hayli kalabalıktı.

“Özgürlük ve sevgi / Bana bu ikisi gerekli / Sevgim için feda olsun hayatım / Özgürlük içinse aşkım!” dizeleriyle tüm dünyanın özgürlük ve sevginin şairi olarak tanıdığı Petőfi’ye adanmış sergide kısa bir konuşma yapan ressam Haydar Özay “30 yıldır hep hatırladığım, ilk okuduğum andan itibaren asla unutmadığım Petőfi’nin olağanüstü şiirleri ve destansı hayatı, bu resimler için esin verdi. Petőfi üzerinde çalışırken yorulduğumda Aşık Veysel resimlerine, bazen de Nazım Hikmet’e geçiyordum. Birbirine açılmış kapılar gibi hissettiriyordu” şeklinde konuşurken ziyaretçilere bir de müjde verdi.

 

Macar Üçlemesi geliyor

Bu serginin bir Macar üçlemesinin ilk adımı olduğunu söyleyen Özay, “Sergi sonlandığında bile üzerinde çalışmaya devam edeceğim. Macar Piyanist Ferenc Liszt ve Macar Şair Attila József için kitaplara dönüşecek ayrı sergiler yapmak niyetindeyim. Macar kültürünün benzersiz üç sanatçısı adına yapacağım ‘Macar Üçlemesi’nin salonların en özel koleksiyonlarından olacağına eminim” açıklamasında bulundu. 1847 yılında İstanbul’da beş hafta geçiren ve padişah Abdülmecit’in huzurunda iki gece piyano çalan Ferenc Liszt anısına Beyoğlu Nur-u Ziya sokağında bir levha bulunuyor.

Petőfi’yi ‘Toprak altında kalmış antik bir şehir’ olarak tanımlayan ressam, kendisinin de resimle arkeolojik bir kazı yaptığını ifade etti. Haydar Özay “Petőfi için Homeros düzeyinde derler, Petőfi gibi 26 yaşında ölseler birçok yazar onun gibi olamazlardı. O zorbalığa karşı ve dünya özgürlüğünün ozanı olarak kısacık yaşamıyla tarihe geçti” dedi.

‘Petőfi İlk Kez İstanbul’da’ Sergisi, 15 Kasım’a kadar açık. Şansınız varsa, Macar Kültür Merkezinde ressam Özay ile de karşılaşırsınız. Kendisinin Petőfi’yi hayranlıkla anlatan üslubu sayesinde, resimlerini gerçek anlamda kavrama lüksüne erişiyorsunuz.

Huzursuzluk kaynağımız: Kira zamları

2024’e girmemize yaklaşık 3,5 ay kaldı, doğal olarak hepimizi bu sıralar düşündükçe huzursuz kılan ortak bir mevzu var: Kira zamları.

Enflasyon artışları sayesinde artık ev sahipleriyle kira konuşmak, birçoğumuz için kabus haline geldi. Gün geçmesin ki, kiracı ve ev sahibi arasında yaşanan yeni bir arbede haberini okumayalım… İnsanlar birbirine giriyor, dün gül gibi geçinip gittiğiniz ev sahibinizle bugün düşman olabiliyorsunuz.

En yakın arkadaşlarımdan biri bana şehir ya da ülke değiştirmeyi düşündüğünü söyleyince içim cız etti. Yıllar önce, her şey bu kadar kötüleşmemişken Türkiye’den gitmek istediğimi söylediğimde bana “Hayır, bu ülkede kalacağız ve bozuk olan sistemi bizler, aydın düşünenler düzelteceğiz” diyen bu dostum, kentsel dönüşüme giren evinin yerine yenisini bulmak istediğinde şu an ödediği kiranın üç katını ödemek zorunda kalacağı için çok sevdiği vatanını terk etmeyi bile göze almış.

Ben de kısa süre önce kirada oturan ev sahibimin, oturduğu evin satıldığı haberini bana vermesiyle küçük çapta bir sarsılma geçirdim ama neyse ki -ödemekte zorlanacağım bir meblağ olsa bile- teklif ettiğim rakamda uzlaştık.

Bu durum akıllara şöyle bir soruyu getiriyor: Hayat kendi seçimlerimiz mi, bize dayatılanlar mı? Mesela kendi inisiyatifine kalsa şu an oturduğu evde huzur içinde yaşayacak bir sürü insan tanıyorum lakin konut kiraları özellikle İstanbul’da o kadar uçuk hale geldi ki, kısa süre içinde tersine bir göç söz konusu olacak hatta kaçınılmaz.

Hükümet tarafından belirlenen yüzde 25’lik bir artış miktarı var tabii, peki yaşam koşulları yerinde mi sayıyor ki ev sahipleri daha merhametli davranabilsin? Onları da anlamaya çalışıyorum, diğer yandan her olay kendi içinde yepyeni fırsatçıları da doğurmuyor desem yalan söylemiş olurum.  Kentsel dönüşümler, deprem kaynaklı yıkımlar acı bir kader çizgisini de beraberinde getiriyor bazılarımız için.

Sıfırdan bir hayat kurmaya cesareti ve umudu olanlar, uzun vadede tabii ki kazananlar olacak. ‘Almancı’ yurttaşlarımızın da dediği gibi şu gerçeği de unutmayalım: “Kurulu düzeni bozmak çok zor.”

Portekiz haberlerini takip ederken Associação de Inquilinos de Lisboa’nın (Lizbon Kiracılar Derneği) sıfır artış talebini gördüm. Portekiz’deki konutların da fazlasıyla rağbet gördüğünden dolayı kira artışında zirve yaptığını ülkede ikamet eden dostlarımdan biliyorum.

Belem gezisinde karşılaştığım bir Türk çift “Portekiz asgari ücret olarak düşük, ama burada market fiyatları, yaşam koşulları hep aynı doğrultuda seyrediyor” dediğinde 2500’den 25 bine çıkan kiraları, 400 binden 2 milyona çıkan arabaları, 90 TL’den 250 TL’ye yükselen pizzaları düşünerek onlara çok özendim.

Nitelikli olan çoğunluk ülkeyi terk etmeden, sorunlarımızın çözülmesini en içten duygularla diliyorum.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün