Apolitik olmak mı olmamak mı?

Riva DUVENYAZ Köşe Yazısı
17 Mayıs 2023 Çarşamba

Her seçim zamanı, aklımdan aynı sıra ile aynı düşünceler geçer ve zincir kendi içinde bir dönüşüm getirir. Başlayayım: Şüpheli seçim vaatleri ve sevimli kurnazlıklarla pazarlama yapan siyasi partileri oy vererek desteklemek istemiyorum. Oy vermek bir tercih olması gerek. Oy vermemek veya boş oy atmak da bir seçenek olmalı. Adaylardan daha az nahoş bulduğuma oy vermek tercihimi yansıtmıyor ve buna çevre baskısı ile zorunlu hissetmem haksızlık. Seçime katılmama hakkı, en az katılmak kadar iyi bir demokrasinin göstergesidir.

Ayrıca oyumun bir işe yarayacağını düşünmüyorum. Bu yüzden aynı Jose Saramago’nun ‘Görmek’ adlı romanındaki bilinmez ülkenin yerel seçimi gibi seçimlere kayıtsız kalmak istiyorum. Bir duruş sergilemek için değil, sadece içimden böyle geldiği için… Beyin enerjimi harcamak istemediğim için. Romanda halkın yüzde 81’i hiç ama hiç organize olmadan, kimse kimseyle konuşmadan, iç güdüsel olarak boş oy kullanıyor. Hükümet tabii hemen, bir telaşla seçimleri yineliyor. Sonuç ise yine aynı. Hatta boş oy oranı artıyor. Halk uslu uslu yaşamına devam ediyor. Hükümet zorda. Ne terör var ne terörist.

Ancak gerçek hayatta, çıkar sarmalı ve endişeler ülkenin kim tarafından yönetileceği ile ilgili seçmene büyük sorumluluk yüklediği için bu hakkımı hiç kullanamıyorum.

Halbuki hayal edin! Meritokrasi olsaydı her pozisyon ustalığını kanıtlamış kişilerce yönetilirdi. Kayırmacılık olmaz, o pozisyon cep doldurmak için maşa edilmezdi, yandaşçılığa gerek kalmazdı. Hak hukuk o kadar rayında olurdu ki cinsiyet din ve mülk hakları iktidarın değişmesi ile kaygıya dönüşmezdi. Eğitiminiz kadar yükselir, herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere giderdiniz…

Şimdi gelelim ütopik düşüncelerimden gerçeğe: ekonomik yeterliliği sayesinde daha iyi eğitime erişen ve kendini üstün gören kesimin elitist kararlar alma yönelimi olabilir. Geneli yansıtma sorumluluğunu unutabilir. Bu yüzden meritokrasi bir seçenek olamıyor. Eğitimli insanlar ‘kendi oylarının diğerleri ile eşit sayılamayacağı’ gibi kibirli bir yaklaşımı bugün bile dile getirdiğine göre, bütün güç noktalarını ele geçirdiklerinde istemeden de olsa davranışları geneli yansıtmayacaktır. Elitist kayırmalar olacaktır. Güç kötüdür.

Neredeyse dünyanın pek çok yerinde benim gibi oy verme isteksizliği ve rehaveti baş göstermişken, son yıllarda tekrar seçmen sandığa koşmaya başladı. Huzur içinde apolitize olmuş halk sağ popülizmin otoriter ve dışlayıcı söylemleri ile tekrar politize oldu. Milliyetçilik ve sosyal muhafazakârlık, seçmeni tarafını seçmeye zorladı. İşinde gücünde, aşkında hobisinde olan seçmen yeniden siyaset düşünmeye zorlandı.

Bu yüzden kısaca düşünce yolculuğumu sonlandırayım: apolitik olmak bir seçenek değil. Sonuca değer katmayacağını düşünerek oy kullanmamak da bir seçenek değil. Tek yapabileceğim düşünceme yakın bir niş bulup aklımı avutmak.

Ve sonucundan bağımsız olarak günlük hayata odaklanarak etki alanımda farklılık yaratmaya devam etmek. Deve / Diyar ilişkisi…

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün