2023 yılında Türkiye ekonomisinde neler olacak?

Prof. Dr. Burak ARZOVA Köşe Yazısı
28 Aralık 2022 Çarşamba

2022 yılını göndermemize çok az kaldı. Her yeni yılda olduğu gibi 2023 yılından da öncelikle sağlık ve huzur sonrasında bol kazanç bekliyoruz. Bu temennimiz nefes aldığımız sürece hiç bitmez. Kimimiz buna eklemeler yapar kimimiz ise sadece parasal bolluk bekler ama hepimiz bir beklenti içerisinde oluruz.

Peki 2023 yılında dünyada ve Türkiye’de nasıl bir gelecek bizi bekliyor?

Dünyada 2023 yılının nasıl olabileceği az çok belli oldu. Bunu zaten pek çok mecradan takip edip yorumlayabiliyoruz. Her gittiğimiz yerde her katıldığımız toplantıda bizi bekleyen tek soru oluyor.

2023 yılında Türkiye ekonomisinde neler olacak?

2023 yılında bizi bekleyen en büyük konu cumhurbaşkanlığı seçimi.

Ekonomi yönetimi tüm kaynakları ile Cumhurbaşkanlığı seçimine Türkiye’yi hazırlamaya çalışıyor. Büyük siyasi değişiklikler büyük ekonomik krizler sonrasında gerçekleşir. Bu çok iyi bilindiği için tüm tedbirler ülkede bir ekonomik kriz yokmuş algısı oluşturmak üzerine şekilleniyor.

Enflasyonda baz etkisinden yararlanılarak gerçekleşecek düşüş bir başarı hikayesi olarak ortaya konuluyor.

Baz etkisi; 12 aylık seride gerçekleşen enflasyon rakamının bir önceki yılın aynı ayının enflasyon rakamının yerini alması ve böylece serinin yeni veri ile devam etmesidir. Eğer bir önceki yıl enflasyonu gerçekleşen enflasyondan yüksekse seriye yeni girecek veri ile enflasyon yıllıkta düşer tam tersi durumda da artar.

Seriye giren veri düşük bile olsa bu fiyatlar genel düzeyinin arttığını ancak artış hızının bir önceki yılın aynı ayına göre daha düşük hızda olduğunu gösterir. O nedenle tek gerçek fiyatların yine arttığıdır.

Milletçe hafızamız iki-üç aylık olduğu için bunu bir başarı gibi sunanlara şu soruyu sormayız.

Seri faiz indirimleri başladığı Eylül 2021 de enflasyon aylık yüzde kaçtı? TCMB’nin beklentisi ne idi mesela?

Hatırlatmak için ben size söyleyeyim:

2020 yılı eylül ayı enflasyonu aylık %1,25, yıllık %19,58 gerçekleşmişti. Peki Merkez Bankası beklentisi ne idi? %14,1. Şaşıranlar için yazı ile de yazayım: Yüzde on dört nokta 1.

Şimdi bize başarı olarak satılan 2023 sonunda enflasyonun %20 ila 30 arasında olacağı.

Bir de kur açısından bakalım başarımıza…

Seri faiz indirimlerinin başladığı Eylül 2021’de DolarTL 8,55 ortalama değere sahipken şimdi 18,65 civarında. Ancak kurun yaklaşık dört aydır burada sabit tutulması bir başka başarı olarak bize sunuluyor.

Ülkede mevcutta enflasyon % 84 (resmi rakamlara göre) olup, yatırımcının gideceği başka bir yer de bırakılmayınca mecburi adres olan Borsa İstanbul rekor üstüne rekor kırıyor. Her yaştan yüz binlerce yeni yatırımcı borsaya geldi. Bunların birçoğu buraları hiç bilmiyor. Yatırımcı tabanı bir anda genişledi. Müzik devam ederken herkes dans ediyor ancak müzik bitince olan sandalye bulamayıp ayakta kalanlara olacak maalesef.

Türkiye ekonomisi açısından 2023 yılını ikiye ayırmak lazım:

  1. Seçime Kadar Türkiye Ekonomisi
  2. Seçim Sonrası Türkiye Ekonomisi

Seçim sonrasını ayrıca konuşuruz ancak seçime kadar olacaklara kısaca bakarsak…

  1. Büyüme rakamları hükümetin en büyük takıntısı. Büyümenin kalitesinden ziyade yüzde kaç büyündüğü üzerinde yoğunlaşılıyor yıllardır. OECD ülkeleri içerisinde birinci ya da ikinci olmak içeride bunu alıcına satmak açısından değerli. Detayı zaten kimseyi ilgilendirmiyor. En büyük, en birinci hep duyduğumuz söylemler. O nedenle 2023 yılında ihracat büyümeye destek vermeyeceği ya da katkısı çok sınırlı kalacağı için seçime kadar hane halkı tüketimine ve kamu harcamalarına yüklenilecek bir yıl olacak. Talep canlı tutulmaya çalışılacak. Firmalara 200 milyar TL’lik KGF desteği verileceği açıklandı bile. Geçen sefer ki gibi olmasın, bunu alanlar kendilerine ev, araba, dolar almasın (dolar kırmızı çizgimiz) fatura karşılığı bir ödeme olacak. O nedenle hem mal ve hizmetleri satanlar hem de bunları talep edenler kısa bir süre mutlu olacaklar. Bu talep yaratan genişleyici politika enflasyona neden olmayacak mı? Olacak elbette ama ona da seçim sonrası bakarız anlayışı hâkim. Asgari ücretteki artış da mutlaka talep yaratacak. Bir de yeni mortgage düzenlemesi geliyor. Alın size harcama çılgınlığı. Zaten eğer bulabiliyorsanız bu faiz oranlarından TL kredi kullanmamak saflık.
  2. Kurda artışa izin verilmeyecek. Kur sadece denge aracı değildir bizim ülkemizde. Genlerimize işlemiş hassasiyet nedeniyle kurdaki artış ekonomik başarısızlık olarak görülür. O nedenle zaten kontrollü dalgalı kur rejimine geçildiğinden kurdaki ani oynama ve hızlı yükselişleri kimse beklemesin. Bireysel talep KKM ile neredeyse öldü, elinde döviz tutan firmalar kredi verilmeyerek döviz bozdurmaya ikna ediliyorlar, şimdi yurt dışına ticari döviz çıkışlarında bankalara yapılan beyanlarda eksiklik olması durumunda bankaların bu tutarın %5’i oranında ceza ödemesi düzenlemesi ile yurt dışına döviz çıkışı daha bir kontrollü hale geldi. Bir de Suudi Arabistan, Katar, Azerbaycan’dan gelip Merkez Bankasına depo edilen dövizler var. O nedenle kur ancak izin verilirse eğer verildiği ölçüde artacak.
  3. Ödemeler Dengesi Bilançosunda Cari İşlemler açığı rekor kırıyor. Oysa Türkiye Ekonomi Modeli adı verilen bu sisteme geçilirken bize vaat edilen cari işlemler fazlası veren bir ülke olacağımız sözüydü. Burada enerji hariç tutulursa cari işlemler fazlası verdiğimiz söyleniyor şimdilerde. Hangi sektörde hangi işlemde enerjiyi hariç tutabileceğimizin konusu edilmiyor. Örneğin tekstil sektöründe rakibimiz Doğu Asya ülkelerinin bizim enerji maliyetimizin 1/3’ü oranında maliyete katlandıklarını çok az kişi biliyor. Bunu dile getiren iş adamlarına ise cesur diyoruz. Oysa onların temsilcisi olan iş insanı örgütlerinin bunu söylemesi gerekmez mi? Geçtiğimiz yıl iş insanı örgütleri gazetelere tam sayfa ilan vererek faizin indirilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Şimdi ise daha fazla faiz indirmeyelim diyorlar. Ama hafıza sorunumuz var. Unuttuk tüm bunları. Ödemeler Dengesi Bilançosundaki açık ise ‘Net Hata Noksan’ kalemi ile finanse ediliyor. Sürdürülebilir mi? Sürdürülüyor bir şekilde.  

Bu arada İstanbul’da ekmeğe zam geldi. 1 Ocak’tan itibaren ekmek 5 TL’den satılacak. Geçtiğimiz yıl (2021) Eylül’de ekmek 2 TL iken sonrasında zam gelip 2,5 TL’ye çıkmıştı. Milyonların en önemli besin kaynağındaki artış korkunç. Peynirin fiyatı eti geçti. Yani yan ürün ana üründen daha pahalı.

Ama işin daha vahimi geniş halk kitleleri enflasyona alıştı. Anormal fiyatları normal kabul ediliyor. Çok kişi bu işin müsebbibinin dış güçler olduğuna, 2023’te Lozan’ın 100. yılında bu esaretten kurtulacağımıza inanıyor.

 

Tüm hesap ve kitap seçimin ne olursa olsun kazanılması üzerine o nedenle Borsa arada kar satışları olsa da yine de belli bir trendde en azından seçime kadar gidecek. Burada yatırımcının terste kalması istenmeyecektir. Ayrıca Borsa, KKM’den çıkanlar için de iyi bir alternatif durumunda. O nedenle buradaki trendin seçime kadar devam edeceğini düşünüyorum.

İyisiyle kötüsüyle bir yılı geride bırakıyoruz. 2023 yılı her birimiz ve ülkemiz için başarılı bir yıl olsun. Bir daha salgın endişemiz olmasın. Mutluluk ve huzur her birimizle olsun.

Hepinize mutlu yıllar dilerim.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün