Zigzag çıkmayı deneyin

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
7 Aralık 2022 Çarşamba

Her yaşın farklı öncelikleri vardır. Evliliğin ilk yıllarında, ilk heves, arkadaşlar arasında birbirimize yemek tarifleri verdik. Çocuklar büyürken, hangi okul iyi, hangi öğretmen daha iyi sohbeti başladı. Bizler büyümeye başlayınca sağlık konusu önem kazandı, böylece doktor isimleri paylaştık. Üç aşağı, beş yukarı bu döngü pek değişmez.

↔↔↔

Kişi, gençlerle iletişimde oldukça enerji alıyor, yenileniyor. Öte yandan yaşıtlarıyla konuşurken sıkıntıların ‘ortak payda’ olduğunu fark edip rahatlıyor. Geçenlerde bir dostum, “Yokuş çıkarken zorlanıyorsan, dik açı yerine zigzag çizerek git. Yol biraz uzar ama rahat edersin” dedi. Çok mantıklı buldum. Akranlarla pratik çözümler yaratmak hayatı kolaylaştırıyor.

↔↔↔

İstanbul’da sıkılmak mümkün değil. Her an yeni bir heyecan. Taksi yok, trafik çok; bunlar alışa geldiğimiz olaylar. Önemli olan kaldırımda yürüyebilmek. Arkadaşımdan yokuşu zigzag çizerek yürümeyi öğrendim. Nispeten düz (!) olan kaldırımlarda ‘S’ çizerek yürümeyi kendi kendime keşfettim. Hem de buna işin kolayını bulan paket servis, kargo ve şahsi motosikletler daha hızlı yol almak için kaldırıma çıkıp gitmelerini katınca düz yürümek imkânsızlaşıyor.

Yaş almanın en güzel yanlarından biri, gerektiğinde içinden geçeni yüksek sesle söyleyebilmektir. Bazı taksi şoförleri yolda bana ‘anne’ diye hitap edebiliyorsa, kaldırıma çıkan motosiklet sürücüsüne “Oğlum ne yapıyorsun?” diye seslenebilirim. Gerçi kaskın altındaki genç mi orta yaşlı mı pek anlaşılmıyor.

↔↔↔

Türkçe çok zengin bir dil. Aynı sözcüğü birkaç anlamda kullanmak mümkün. İlk aklıma gelen, ‘bayılmak’ sözcüğü. 1) ‘Çok beğeniyorum’ anlamında; 2) Mecazi anlamda, ‘hiç beğenmiyorum’; 3) Fiziksel anlamda ise, ‘içi geçmek’ veya ‘kendini kaybetmek’.

Geçen gün, beş yaşındaki yeğenim yeni aldığı spor ayakkabısını gösterdi. Bayıldım! Silme siyah payet. Yan tarafta yürüdükçe yanıp sönen yıldızlar ve zarafeti tamamlayan pembe floresan bağcıklar. Tepki vermemeye çalıştımsa da, “Çok mu aradınız bulmak için?” diye sordum. Neyse ki annesi bardağın dolu tarafına bakarak, “Hiç olmazsa karanlıkta kaybolmaz” dedi.

 Eminim bu pırıltı modası geçici bir heves. Eminim ki on dört, on beş yaşına geldiğinde siyah pantolon, siyah boğazlı kazak, muhtemelen siyah montla dolaşmaya başlayacak. O zaman da, ‘kızım niye biraz renkli giymiyorsun’lar devreye girecek.

↔↔↔

Günler hızla uçup gidiyor. Hanuka yaklaştı. 18 Aralık Pazar gecesi ilk mumu yakacağız. Her ne kadar modern/ tasarım bir hanukiya almak istediysem de ev halkı yıllardır kullandığımız pirinç hanukiyayı görmek istediklerini belittiler. Anlaşılan gençler evlerine daha modern olanları seçiyor ama ebeveynlerde gelenekseli görmeyi yeğliyor.

COVID yasaklamaları süresince bayram günleri buruk geçti. Belki de onun için sonraki kutlamalar daha sıcak. Hanuka neşenin, ışığın, umudun simgesi. Mumları ailece yakmak bir sevinç. Küçük yeğenim bu yıl belki payetli ayakkabıları ve tüllü kabarık bir etekle gelir.

Ne mutlu bize.

Sağlıkla kalın

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün