Tora! Tora! Tora!

Sami AJİ Köşe Yazısı
7 Aralık 2022 Çarşamba

Üç kere tekrar edilen bu kelime belki de 2. Dünya Harbinin kaderini değiştiren bir emir gibi algılanabilir…

Tarih 7 Aralık 1941… (81 yıl evvel bugün). O gün bu çağrı, harekete hazır dört yüzden fazla Japon savaş pilotlarının kulaklarında çınlamıştır.

Hedef, Hawai’ye ait Oahu Adasının güneyinde bulunan Pearl Harbour adlı küçük bir koya demirlemiş ABD Pasifik donanmasının önemli bir bölümü ve yakın civarında bulunan üslerdeki hatırı sayılı savaş uçaklarıdır…

Zamanın Japon hükümeti bu gücü, sürekli olarak kendi güvenliğine ve muhtemelen Pasifik’teki emellerine bir tehdit gibi görmüştü… Konuyu muhtelif vesilelerle ABD ile masaya getirmiş ve devamlı olarak karşılıklı müzakereler sürdürülmüştü.

Ancak görüşmelerin sonuç vermeyeceğine inanan Japon hükümeti ve bilhassa iktidara yeni gelen asker kökenli bakanların da etkisiyle, taarruz hazırlıklarına başlamıştı…

Hazırlıklar başlar ve devam ederken ABD-Japon ilişkileri gergin olmakla beraber diplomatik temaslar devam etmektedir… Hatta görüşmeler daha çok Pasifik Okyanusunun iki yakasındaki ülkeler arasında iş birliği ve barışçıl ilişkilerin nasıl sürdürüleceği tartışılmaktaydı. Daha önemlisi ABD kamuoyu 1939’da Avrupa’da başlayan savaşa taraf olmanın tamamen lüzumsuz olacağına inanmaktaydı.

Hal böyle iken Uzakdoğu’da görevli istihbarat birimleri çeşitli kanallarla Japonya’nın yaratmakta olduğu askeri tehditlerden Washington’u haberdar etmeye başlamalara rağmen dikkate alınmamışlardı. Tam tersine “Bu küçük komik insanlar bize mi saldıracaklar” diyerek uyarılara kulaklarını tıkamışlardı… 

7 Aralık tarihi yaklaştıkça daha ciddi raporlar gelmekteydi… Bunlar yine dikkate alınmamakta, elçiler arasında görüşmeler devam etmekte, çeşitli mesajlar teati edilmekteydi.

Tam bu sırada Japonya, Rusya sınırında bulundurduğu tümenlerini geri çekmeye ve bunları Güney Pasifiğe kaydırmaya başlamıştı. Bu manevra artık hedefin neresi olacağı hakkında yeterli işaret sayılabilirdi… Nitekim Rusların Japonya içine yerleştirdiği casuslar da bu konuda Stalin yönetimine kesin bilgiler aktarmışlardı1.

Bazı yazarların iddialarına göre Rus ajanları Japonya’nın ABD’nin Pasifik güçlerine saldıracaklarını da bildirmişlerdi. Stalin’in bu ikazları ABD yönetimine göndermediği kanaati de yaygındı. Çünkü Stalin ABD’nin harbe girmesiyle Almanlar üzerine çok daha bir baskı yaratılacağından emindi…

26 Kasım 1941’de altı Japon gemisi güvertelerindeki 408 uçakla birlikte Kiril Adalarından hareket etmişti. Aynı anda geniş bir denizaltı filosu ve destek gemileri muhtelif limanlardan ayrılmışlardı.

Japon İmparatorundan saldırıya onayı ancak 1 Aralık tarihinde alınmıştı.

4 Aralık’ta hücumdan üç gün evvel Başkan Roosevelt’e saldırının her an olabileceği hakkında bilgi verilmişti… Umursamazlık mı, danışmanlarının düşmanı küçük görmesi mi veya hala Japonya’nın diplomatik yollarla işi bitireceğine inanan dışişleri bakanlığı yetkilileri mi belli değil. Sebebi ne olursa olsun Pearl Harbour’daki komutanlığa herhangi bir alarm verilmemişti…

Fıkra gibi anlatılır. ABD’li yerel komutan golf maçı için bir albaya 7 Aralık’a randevu vermişti.

Uçaklar hedeflere yaklaşmaktadır. Birdenbire yeni hizmete alınmış İngiliz imalatı radarlarda ışıl ışıl noktalar tespit edilir… Nöbetçi er derhal komutanını çağırır ve bunların normal olmadığını söyler ve acilen sirenlerin çalınmasını önerir. Fakat nöbetçi teğmen hiç dikkate almaz ve erine, “Şu İngiliz aletini kapat ve uyamaya git” der…

Son ve onarılmaz hata da böylece işlenmiş olur.

Çok kısa bir süre sonra, artık kimin ne dediği belli değildi. Saldırı başlamış ve tüm bölge patlamalar, yangınlar, uçak sesleri, çığlıklara boğulmuştu.

Doksan dakika sonra saldırı sona ermişti. Geride sadece muazzam enkaz yığınları kalmıştı. Tek bir örnek vereyim: Hawai’de konuşlandırılmış 402 ABD savaş uçağından 347’si tahrip edilmiş geriye kalanlar da hareket edecek pist bulmakta dahi zorlanmışlardı2.

Başkan Roosevelt şaşkınlık içindedir. Ertesi gün Senato ve Temsilciler Meclisinin müşterek toplantısında ünlü “Day of Infamy” (Utanç Verici Gün) nutkunu söyler Japonya’ya harp ilanını talep eder. Bir saat sonra Kongre harp ilanını onaylar.

İngiltere Başbakanı Churchill saldırının başlangıç haberini alır almaz Japonya’ya harp ilan etmişti. (ABD’nin harp ilanından 9 saat evvel.)

Ve hiçbir mecburiyetleri olmamasına rağmen, Almanya ve İtalya 11 Aralık’ta Japonya’ya bir destek gösterisi şeklinde ABD’ye harp ilan etmişlerdi.

Özetle Japonya’nın bu zaferi aslında hem onlar hem Almanya ve müttefikleri için sonlarının başlangıcı olmuştu. Dört sene sonra Almanya kayıtsız şartsız teslim olurken ve Hiroşima üzerinde atom bombası patlatılırken kullanılan slogan “Pearl Harbour’u unutmayın” idi.

Son söz…Kaderimiz belki de bu hatalar zinciri sayesinde kurtulmuştu.

---

1 Rusların kurduğu bu teşkilatın adı ‘Ramzai’ idi. Bu konuda birçok roman dahi yazılmıştır.

2 18 savaş gemisi devre dışı bırakılmış veya batırılmış. 2800’den fazla asker kaybedilmişti…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün