Napolyon haklı çıktı

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
27 Nisan 2022 Çarşamba

Kumaş paltolar tertemiz askıda dolap bekliyor. ‘İyi bir palto kusur örter’ zihniyeti ise çoktan rafa kalktı. Alım gücüyle birlikte giyim tarzı farklılaştı ve ‘pofuduk’ montlar günlük yaşamın vazgeçilmezi oldu. Hem pratikler, hem bakımı kolay. Polyester dokunun çıkarttığı ‘haşır huşur’ sesler bazen sevimsiz geliyorsa da rahatlığı tartışılmaz.

↔↔↔

Havanın aniden ısınmasıyla, bir anda kıştan yaza geçtik. Tişörtler ortaya çıkmaya başladı. ‘Düzgün’ pofuduklar kuru temizlemeye, önceki senelerden olanlar da çamaşır makinesine girdi.

Oldum olası bu hızlı geçişlerden hoşlanmadım. Kış ayları boyunca televizyon karşısında türlü atıştırmalıklar sayesinde üstümüze oturan fazlalıklar, bol kazaklar, geniş montlarla nispeten kamufle edildi. Sıcakların birden bastırmasına paralel olarak mağazalar kolsuz yazlıklar, hatta plaj aksesuarları sergilemeye başlar. Değil denemek, mağaza vitrinlerine bakmak bile gelmez içimden. Hızlandırılmış zayıflama kursları ile hızlandırılmış jimnastik seansları fiziksel ve ruhsal anlamda bünyemi sarsıyor. Gerçi COVID dolayısıyla iki yıldır Amerikan örf ve adetlerine uyum sağladım. Amerika’da alışverişte son trend, alışveriş yapmamak…

↔↔↔

“Bu yaz turizm canlanmaz” dendi. Pek de aynı fikirde değilim. Ruslar ve İsrailliler, Antalya yöresine geldi bile. Geçen hafta Sultanahmet’te rastladığım ‘kaliteli’ turist sayısı hayli kalabalıktı. ‘Avrupalı, COVID dolayısıyla çekinir’ dendi. Ama Napolyon haklı çıktı. Bir Euro, on beş Türk Lirasını geçince koşa koşa gelmeye başladılar.

Isınan havayla birlikte, mesafeyi nispeten koruyan birkaç arkadaşla, uzun süredir uzak kaldığımız Sultanahmet’e gittik. Meydan tertemiz, renk renk laleler dikilmiş, aralara yerleştirilen oturma bankları pırıl pırıl. Vakitlice gidip dönmek üzere iki mekân gezmeyi hedefledik: Şerefiye Sarnıcı ve Arkeoloji Müzesi.

Sultanahmet Köftecisinin karşı sırasında bulunan Şerefiye 2018’den beri müze olarak hizmet veriyor. ‘Theodosius Cistern’ olarak da bilinen sarnıç, beşinci yüzyıl Roma döneminde şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılanlardan. Büyüleyen kısmı ise, saat başı yapılan ses ve ışık gösterisi. Teknoloji ile tarihin birleştiği mekânda gösteri bitiminde kimse yerinden kımıldamak istemedi. Öylesine sihirli bir atmosfer… Şerefiye Sarnıcında canlı performanslar ve klasik müzik konserleri de gerçekleştiriliyor. Etkinlik programını takip etmekte yarar var. Mekân geniş olduğundan, izleyiciler burun buruna değil. Her ne kadar sarnıca ulaşan basamaklar aydınlatılmış ise de, görme sorununuz varsa dikkatli inmenizi öneririm. Ulaşım çok kolay. Kabataş’ta tramvaya binip, Çemberlitaş durağında inmek sadece beş dakika.

Arkeoloji Müzesine birkaç kez gittimse de, her seferinde dönemsel sergiler ve yeni eklenen bölümler ilgi çekiyor. Müze üç ayrı kısımdan oluşuyor. Hepsini aynı gün görmek zor. Biz bir bölümünü sindirerek gezmeyi yeğledik. Müze bakımlı, açıklama metinleri gayet düzgün. Kulaklıklar bir ziyaretçiden diğerine geçirildiğinden sağlıklı bulmadık.

Gezi sonrası bahçedeki cafede soluklanmak güneşli havanın hediyesi oldu. Yeşili ne kadar özlemişiz. Koruya bakan bahçe, dönemin tamamlayıcısı gibi. Arkeoloji Müzesine ücretsiz girdik, cafede içtiğimiz çaya ise beş yıldızlı otel tarifesi ödeyip çıktık.

Sağlıkla kalın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün