Tekme tokat Oscar…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
6 Nisan 2022 Çarşamba

Üniversite yıllarımdan beri Oscar törenlerini hiç kaçırmadan izlerdim, üç sene öncesine kadar. Futbol taraftarları için derby maçları ne ise, Oscar törenleri de benim için benzer bir heyecandı. Tüm filmleri izler, favorilerimi belirler, sanki kendi kardeşim adaymış gibi büyük bir heyecanla ekrana yapışırdım.  Ünlü aktris ve aktörlerin göz kamaştırıcı kıyafetlerinin sergilendiği Kırmızı Halı’yla geleneğimi başlatır, sabah altılara kadar, artık Oscarlar bitip ekran kararana izlerdim. Hele de favori filmim, aktris ve aktörlerim kazanmışsa benden mutlusu olmazdı. Uykulu gözlerle işe giderdim ama benim için değerdi. Pandemiden bir yıl evvel Oscarları canlı seyretmeyi bıraktım.  Sebebi artık tüm filmleri Oscar törenine kadar seyredememem, aynı heyecanı hissetmemem ve sabah 6’ya kadar gençliğimdeki kadar uykusuz kalmak istemememdi. Yine de ertesi akşam banttan verilen yayına göz atmak hoşuma giderdi.

***

Bu senenin Oscar törenlerini ise herkes gibi Will Smith’in Chris Rock’a attığı tokatla hatırlayacağım.  Geri kalanı, geçmiş yıllarda ezbere bildiğim kimin hangi ödülü kazandığı listesi ise ilk günden aklımdan uçtu. Chris Rock sahnede Will Smith’in karısının rahatsızlığı hakkında yersiz bir şaka yapıyor, başta gülen Will Smith ise karısının düşmüş yüzünü görünce ayağa kalkıyor ve Chris Rock’a sağlam bir tokat atıyor. Orada ne bir güvenlik müdahale ediyor, ne de onu tutuklamaya ‘hazır’ olduğu sonradan yazılan polisler bir şey yapıyor. Ünlü biri canının istediği gibi şiddet kullanıyor ve sonra kendi Oscar heykelini de alıp evine gidiyor. Bu da çocukluğumuzdan beri şiddete ne olursa olsun başvurulmaz öğretisine son veriyor. En azından şimdi çocuk olanlar için. Eminim hepimizin onlarca yıllık yaşamında suratına bir tokat atmak istediği biri çıkmıştır, ama atmadık çünkü atılmaması gerekir. Ancak Will Smith olayından sonra okul bahçelerinde bile şiddetli kavgalar baş gösterirse hiç şaşırmam. 

***

Son zamanlarda “Durumuna göre doğru” konseptinden çok sıkıldım. Maalesef her konuda tek bir ‘gerçek’ olmasına rağmen, sayısız ‘doğru’ var. Günümüzde ırkçı, homofobik, insanlara veya hayvanlara nefret söylemi yapan bir ‘sanatçı’ hala en gözde mekânlarda sahne alabiliyor, konserler verebiliyor, reklam teklifleri alabiliyor. En ufak bir hatasında başkalarını yerden yere vuran, gündeme duyarlı imajıyla sosyal medyada yüzbinlerce takipçisi olan bir işadamı, mekan sahibi veya ‘influencer’ sanatçıya yakınlığından dolayı başkası yapsa ‘duyarlılığından’ dolayı yerden yere vuracağı bir olayı, halının altına süpürebiliyor. Duyarlılık bile duruma göre oluyor… Duruma göre doğrulara, birçok kişi işyerlerinden aile içlerine kadar maruz kalıyor. Tanıdık çalışanlar, okul arkadaşları, bazı ailelerde erkek çocukları, bazı ailelerde en büyük evlatları gün geldi mi mantıksızca savunulabiliyor. Will Smith olayında ise tek bir gerçek var; hoşuna gitmeyen bir şey duyduğunda -şaka haddini aşmış bile olsa- şiddete başvurduğu. Ünlü veya ünsüz kimsenin istedi diye birini tokatlamaya, yumruklamaya, tekmelemeye, şiddetin herhangi bir türünü hayat geçirmeye hakkı olmadığı. Şiddete 2022 yılında ve Hollywood’da bile göz yumulursa, öfke kontrolü problemi olan insanların şiddete başvurmalarının devam edeceği de başka bir gerçek. Şiddetin bitmeyeceği kişiye göre bir doğru değil, Oscar törenlerine kadar sızmışsa artık bir gerçek!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün