İlk zayiat masumiyet

Selin BARLAS Köşe Yazısı
16 Mart 2022 Çarşamba

Dünya zaten vahşi bir yerdi… Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile daha tehlikeli bir yer oldu…

Savaşın ilk zayiatı şüphesiz masumiyet oldu…

Çocukların, sivillerin, hastanelerin hedef olduğu kan ve korku kokan görüntüler masumiyetimizden ve insanlığımızdan parça parça aldı götürdü…

Soğuk savaş benzetmeleri bitmek bilmezken yeni bir dünya düzeni kurulduğunu görmemek imkânsız… Tehlike ve belirsizlikle vücut bulmuş bir nizam teşekkül etmekte…

Amerikan basını, iktidarın ve halkın yeni bir jeopolitik yarışa hazır olmasının gerekliliğini, hatta daha acımasız ve korkulu bir geleceğin herkesi beklediğini yazıp çiziyor.

“Rusya’nın güç ve itibar kaybettiği yerde Çin sessizce galip çıkacak” gibi tahmin ve tahlillere doyduk sanıyorum…

Kesin olan tek bir şey var; o da II. Dünya Savaşı’ndan beri bu derece ciddi bir küresel gerilim yaşanmadı…

***

Geriye dönüp bir göz atalım…

Sovyetler Birliği, soğuk savaş zamanı Doğu Blokuna ait topraklarda kısıtlı operasyonlarda bulundu. Özellikle Macaristan ve Çekoslovakya en aktif olduğu iki ülkeydi.

Afganistan’ın Sovyetler işgali ve Amerika’nın Vietnam müdahalesi gayrinizami harp niteliklerini taşıyordu. Hatta Sovyetlerin Afrika ve Ortadoğu’daki askeri konuşlandırması kapsam ve yoğunluk bakımından son derece mahdut idi.

Geriye baktıktan sonra Rusya’nın Ukrayna işgali tamamıyla başka bir duruma işaret etmekte… Konvansiyonel bir saldırı dememiz için iki temel unsur mevcut. Birincisi, askerî gücün fazlasıyla tedarikli olması haricinde siyasî hedefler belli… Ukrayna’da mevcut iktidarı devirmek ve yerine Rusya yanlısı bir ‘görevli’ atamak… Tabii güney Ukrayna’yı Rusya topraklarına katmak hedeflerin temelinde yer alıyor…

***

Değişen düzende ‘Rusya’nın Ukrayna’sı’ ve ‘Çin’in Tayvan’ı’ ortalığı karıştıracağa benziyor…

Tayvan aynı Ukrayna gibi Amerikan güvenlik yapısının bir parçası fakat sisteminin dışında. Tayvan, küresel ekonomide üretim ve yönetimde yüksek teknoloji için önemli bir merkez. Tabiatıyla bu Tayvan’ı çok önemli ve hassas bir konuma oturtuyor. Tayvan’da meydana gelecek herhangi bir istikrarsızlık tüm dünyayı allak bullak eder.

Rusya’nın Ukrayna işgalinde dünyanın her köşesinde insanların ayaklanması ve tepki göstermesi bir hakikati gölgelememeli. Çin nüfus ve ekonomik güç bakımından Rusya’nın çok ilerisinde ve sessizce olanları gözlemlemekte…

Fırtına öncesi sessizlik mi bu? Rusya’yı hayretle takip ederken Çin hareketlenebilir mi?

FBI Direktörü Christopher Wray “Çin dışında ideallerimize, fikirlerimize, bilim ve ekonomik güvenliğimize tehlike oluşturan başka bir ülke yok” diyerek yetkililerin uyuyan devden haberdar olduğunu belirtti.

Çin’in küresel krizlerde hamle yapacak veya müdahalede bulunacak bir siyasi yapısı yok. Kronikleşmiş yönetim kriz anlarında paralize olan bir sisteme evirilmiş durumda. Üç haftayı aşan Ukrayna işgalinde Çin’in batı karşıtı tavrı ve ekonomik yaptırımlarla ilgili olumsuz söylemleri Rusya’ya tavır koymazken Ukrayna’yı yalnız bıraktı… Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi Moskova’ya desteği “En yakın müttefikimiz” diyerek tasdikledi.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Çin’in müdahalesini talep ederken, Avrupa Birliği ülkeleri Pekin’le irtibatta kalarak durum değerlendirmelerine devam etti.

Çin’in uyuşturucu, küresel ısınma, kamu sağlığı ve iklim değişikliğiyle alakalı bir meselesi veya kaygısı yok. Temel sıkıntıları Tayvan ve insan hakları üzerine… Çin’in Tayvan’ı bir vilayet gibi görmesi, Tayvanlıların Çin’in idaresine girmek istememesi durumun nasıl bir çıkmaza ve tehlikeli olaylara doğru sürüklendiğini gösteriyor.

Çin’in Ukrayna savaşında yapıcı bir rol üstlenmesi gerçekçi olmaktan çok uzak. Rusya’nın elinde kalan son pazar olan Çin, Rusya’nın ‘yakın müttefiki’ olabilir… Ancak küresel sistemde var olması için başka ülkelerle girdiği güç mücadelesinde sermaye ve yenilikçi fikirlere açık olması şart! Çin, muhtemelen taraf olmadan bu süreci idare edebileceğini öngörüyor. Kazananın kim olacağına göre ise istikamet çizilecek.

Gündemi meşgul tutan iki başlık Ukrayna’ya yardım nasıl edilebilir ve Batı ülkeleri muharebe aşkıyla yanan tutuşan Rusya ile münasebetleri nasıl koruyabilir?

Geçtiğimiz perşembe ABD 13,6 milyar dolarlık ek yardım paketini meclisten onadı. Askerî ve ekonomik desteği esirgemeyen Biden hükümeti Rusya’nın sivilleri hedef aldığı saldırıları kınarken, Ukrayna’nın hava sahasını kapama talebini ise reddetti. Küresel bir nükleer güç olan Rusya ile gerginliği tırmandıracak hamlelerden kaçan Biden, hava sahası ihlali olduğu takdirde Rus uçağı düşürmek zorunda kalacaklarından ret kararının arkasında durmaya devam ediyor.

Avrupa, doğal gaza muhtaç olduğu için dolaylı yoldan Rusya’dan temin ettiği enerjiyle savaşı besliyor…

Washington Post haberine göre Beyaz Saray, Avrupa’nın enerji ihtiyacını ve Rusya’ya bağımlılığını revize etmek için yeni enerji planları ve dağıtımı üzerine çalışıyor.

Bu işgalle başlamış savaş Putin’in her ne olursa olsun Batı ile silahlı bir mücadeleye girdiği gerçeğini değiştirmez… Putin’in daha vahşileşmesi, Ukrayna’yı ele geçirmesi halinde ‘hassasiyet’ gösterdiği NATO komşusu oluveriyor…

Rusya’nın başarısızlığı veya Putin’in yok oluşu uzak veya yakın bir ihtimal bilinmez ama Çin, Rusya’ya uygulanan ambargoları kendi lehine çevirerek diplomatik ve ekonomik gücünü Ortadoğu, Afrika ve Doğu Avrupa’da etkinleştirecektir.

Bu güç dengeleri iki blok oluşturacak; Amerika ve müttefikleri…

Çin ve ortakları olmak üzere meydana gelecek bu iki blok arasında da ufukta savaş olacağını görmek zor değil…

Stratejik mesele ve ehemmiyetle takip edilmesi gereken husus Ukrayna savaşının Çin’in Avrasya’da Rusya’nın bıraktığı güç boşluğundan istifade ederek yavaşça yeni bir güç olarak adımlarını atacağı…

Ufukta başka savaşlar görünüyor…

Hepimiz biliyoruz ki savaşlara mâni olmadığımız sürece sonumuz bu facialardan biri olacak…

Masumiyetimizi kaybettiğimiz gibi her şeyimiz elimizden uçup gidecek… Karanlığımızda boğulacağız…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün