Hayaller

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Eylül 2021 Perşembe

Elli yılı aşkın bir süredir düşündüklerimi yazmaya, bunları paylaşmaya çalışıyorum. Bu yazdıklarımı bir film şeridi gibi göz önüne getirdiğimde şunun farkına vardım: Paylaştıklarım içinde anılarım, okuyup beğendiğim veya düşündüğüm konular daha çok yer alırken, hayallerimden hiç söz etmemişim! Kısa ya da uzun dönemde beklentilerim nedir, gelecekte kendimi hangi konumda görmek istiyorum, bir başarıyı hedeflediğimde çıtayı nereye kadar yükseltebilirim? Bunları düşünmediğim gibi, yazılarımda da hiç değinmedim. Oysaki okurlarımla paylaşmasam bile kendime kimi hedefler koyabilir, zaman içerisinde neleri gerçekleştirip gerçekleştiremediğimi izleyebilirdim. İyi de olurdu, ama artık bunun için hayıflanacak değilim. Belki de yeni farkına vardığım bu eksiklik, hayaller kurmam ve bunları paylaşmam için bir vesile olur.

Bu konu durup dururken aklıma gelmedi. Büyük buluşlara imza atmış insanların yaşam öykülerini okumayı sevdiğimi yeri geldiğinde söylüyorum. Bu öyküler içinde onların başarıya odaklı savaşımları kadar, kurdukları hayallerin ne kadar önemli ve itici birer güç olduklarını görüyorum. Bilimsel veya teknolojik bir buluşun gerçekleşmesinde, bir sanat yapıtının hayata geçmesinde, bir kitleyi arkasından sürükleyecek hareketin oluşmasında… Bu yaratma ya da bir eylemi gerçekleştirme sürecinde çeşitli rastlantıların etken olabileceğini düşünsek de, asıl önemlisi, insanların kurmuş oldukları hayallerdir ki yeni bir kanıt ya da bir buluş olarak karşımıza çıkıyorlar. Kuşkusuz bu amaçlarına ulaşamadan hayata gözlerini yumanları, yalnızca girişimleri için takdir ettiğimi söylemekle yetineyim.

Bunları düşünürken, Martin Luther King’in “Benim bir hayalim var!” sözlerini anımsadım. Binlerce kişiye yaptığı, tarihe geçmiş bu ünlü konuşmadan sonra, uzun yıllardır verdiği özgürlük mücadelesiyle siyahların hakları güvenceye alınmış, söylevinde dile getirdiği büyük hayali sonunda gerçekleşmişti.

Ünlü İngiliz düşünürü George Bernard Shaw, “Siz bazı şeyleri görür ve ‘Neden?’ dersiniz, diyor. Ben hiç olamayan bazı şeyleri hayal eder ve ‘Neden olmasın?’ derim.”

Neredeyse bütün dillere çevrilmiş, herkes tarafından sevilmiş ve ilgiyle okunmuş Küçük Prens kitabının yazarı Anatoine de Saint-Exupéry’yi hepimiz tanıyoruz. Ünlü yazar, eğer bir tekne yapmak istiyorsak, insanlara ağaç kestirmeye, herkesi bir işe koşmaya, sağa sola buyruklar yağdırmaya gerek olmadığını söyler. Onun yerine bu insanlara engin, uçsuz bucaksız denizin özlemini duymayı öğretmemiz yeterlidir, der.

Yazarlar da bilim insanları kadar büyük hayalciler olmuyor mu?

Elli yıl önce Jules Verne’in tüm kitaplarını büyük bir keyifle okumuştum. Yazıldığı dönem göz önüne alındığında, her bir romanında geçen buluş ve keşiflerle dolu serüvenler, birer hayal ürünü olarak ele alınıyordu. İçlerinde o yıllar için en abartılı görünen Ay’a yolculuk romanının konusu, yazılmasının üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra, Ay’ın keşfi ile gerçeğe dönüşmüştür. Oysaki bu gün okur için Jules Verne’in kitaplarından her biri, sıradan birer serüven romanı olarak görülebilir.

Sözlerimin başına dönecek olursam:

Hayatımda hayallere yeterince yer vermiyor olmamın eksikliğini gidermek isterim. En azından onlardan bazıların gerçekleştiklerini görmek, yaşantıma biraz daha mutluluk katmak için!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün