Makineye rağmen insan olmak

Perspektif
17 Aralık 2025 Çarşamba

Laurent Mignon

Yıllar önce “Warren’dan kurtulmak” başlığıyla makineleşmek istemeyen sol üzerine bir yazı yazmıştım. Gençlik işte… 7 Ekim 2023 sonrasında solun ne anlama geldiğini artık anlamasam da, makineleşmenin sonuçlarını irdeleyen düşünürlerle ilgilenmeye devam ediyorum. Katolik romancı ve denemeci Georges Bernanos (1888-1948) ile Modern Ortodoks Yahudiliğin önde gelen kuramcılarından haham Abraham Joshua Heschel (1907-1972), bu bağlamda özel bir yere sahipler. Hem Bernanos’un ‘La France Contre les Robots’ (Robotlara karşı Fransa, 1946) başlıklı denemesi, hem de Heschel’in ‘The Sabbath: Its Meaning for Modern Man’ (Şabat: Modern İnsan İçin Anlamı, 1951) adlı klasik eseri, teknolojik toplumun modern insanın özgürleşmesi yolunda yarattığı sorunlara çözüm arayışında.

Abraham Joshua Heschel 

Georges Bernanos

Bernanos ve Heschel ülkelerinin geleceğine yön veren siyasi mücadelelerde yer almışlardı. Bernanos, sık sık Katolik Kilisesi’nin resmî çizgisine aykırı bir şekilde hareket ediyordu. İspanya İç Savaşı’nda Franco’culara karşı Cumhuriyetçileri destekledi. Fransa’da Nazi işgaline ve Vichy rejimine karşı direniş mücadelesine katıldı. Heschel’in angajmanı ise tikkun olam (dünyaya şifa) ülküsünün toplumsal hayatta uygulanmasıydı. Afro-Amerikan Sivil Haklar Hareketi’ne Martin Luther King’in yanında katılması ve İkinci Vatikan Konsili sırasında Yahudi – Katolik yakınlaşmasına yaptığı katkıları bu angajmanın birkaç örneği.

Bernanos ve Heschel, teknolojik uygarlığın insanın kendini gerçekleştirmesini ve özgürleşmesini nasıl tehdit ettiği üzerine endişeyle düşünmüşler. Bu sorunsal The Sabbath’ta daha örtük biçimde yer alsa da Bernanos’un polemik denemesinin asıl konusu. Kitabı şu net ifadeyle başlar: “Teknoloji uğruna kazanılmış bir dünya, Özgürlük uğruna kaybedilmiştir”1.  

Bernanos, I. Dünya Savaşı gazisi olduğundan savaş alanlarında teknolojinin getirdiği yıkımı ve ölümü bizzat görmüştü. Fransız yazar makinenin yıkıcı gücünün farkındaydı ve gelişen teknolojinin kaçınılmaz biçimde savaşta da kullanıldığını biliyordu. Ama, ona göre, barış zamanında da teknoloji birçok meseleye neden olmuştur: Emeğin ve yaşamın makineleşmesinin amacı kapitalist kârı artırmak. Bunun sonucu, son kertede insanın kapitalist ekonominin düzgün işlemesi için gerekli bir dişliye indirgenir. Ayrıca, teknolojik toplum insanın manevi özlemlerini inkâr edip insanın ilahi kökenlerini unutturur. Böylece insan başka dünyaları düşleme yetisini kaybeder. Bu gelişme de insanın otoriteye körü körüne itaat etmesine ve yeni bir totalitarizm biçiminin doğuşuna neden olur. Bernanos’un fikirleri radikaldi, ama bağlam bunu gerektiriyordu. Kitabını 1944’te, Fransa Nazi Almanya’sı tarafından işgal altındayken, sürgünde bulunduğu Brezilya’da yazdı. Aslında kitabının adını Hymne à la liberté (Özgürlüğe Övgü) diye koymak istemişti, ancak yayınevi daha çarpıcı bir başlık olan Fransa Robotlara Karşı’yı önermişti.  

Bernanos’un yazılarında görülen bu kültürel karamsarlık, Heschel’in Şabat’a dair yazdığı sevgi dolu metinde yoktur. Heschel dünyayı ‘mekân âlemi’ ve ‘zaman âlemi’ diye ikiye ayırır. Zaman, Tanrı’nın âlemidir. Mekân içinse şöyle yazar, Heschel:

“Teknik uygarlık, insanın mekânı fethetmesi demektir. […] Teknik uygarlık, insanın doğa güçlerini boyunduruk altına alma ve yönetme arzusundan doğar. Alet yapımı, dokumacılık ve tarım zanaatları, evlerin inşası, denizcilik zanaatı — bütün bunlar insanın mekânsal çevresinde gerçekleşir. Zihnin mekânın nesneleriyle meşguliyeti bugüne dek insanın tüm etkinliklerini etkiler”2.

Dolayısıyla tehlike, insanın mekân âlemine yani teknik uygarlığa büyülenip zaman âlemini unutması ve ilahi olanla bağını yitirmesidir. Heschel’e göre Şabat, insanın her yedinci günde iç benliğiyle ve Tanrı’yla yeniden bağlantı kurmasını sağlar. Şabat günü, insanın teknik uygarlığa bağımlılığı sona erer:

“İnsanın muazzam doğayı fethetme ayrıcalığı yedinci günde askıya alınır. […] Şabat bir ateşkes ya da bir aradan daha fazladır. O, insanla dünyanın derin ve bilinçli bir uyumu, bütün varlıklara duyulan bir sempati ve yukarıdakiyle aşağıdakini birleştiren ruhla bir uyuşmadır”3.

Bernanos gibi Heschel de teknik uygarlığın tehlikelerine karşı uyarıda bulunur, ama Heschel teknolojiyi reddetmez. O, Babil Talmudu’nun “Şabat” risalesinde yer alan, Rabbi Şimon bar Yohay ve oğlunun, tarlaları eken insanların dünyevi uğraşlarını küçümsedikleri için Tanrı tarafından cezalandırıldığı hikâyeyi okurlarına hatırlatır. Dolayısıyla mekân âlemiyle uğraşmak gerekli; fakat Şabat, insanın manevi boyutunu unutmamasını sağlayan hayati bir denge unsuru.

Yani, Bernanos ve Heschel teknolojik uygarlığın, insanın manevi boyutunu inkâr eden, bütüncül olmayan insan anlayışından endişe duyar. La France contre les robots’ta Bernanos teknolojik istilaya karşı bir çözüm sunmaz; daha çok okuyucularını uyarır ve onları başka bir dünya düşlemeye, yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini kullanmaya çağırır. Heschel için çözüm, insanın maneviyatını her Şabat günü yeniden keşfetmesi ve haftanın diğer günlerinde hem Tanrının hem de insanın yaratısı olan dünya ve teknolojiyle bilinçli bir ilişki sürdürmesi. Kim bilir, belki de Bernanos ve Heschel’in eserlerini yeniden okuyarak, yapay zekânın getirdiği imkân ve tehlikelerle başa çıkmamıza yardımcı olacak çözümlerin başlangıcını bulabiliriz.

---

1 Georges Bernanos, La France contre les robots, Rio de Janeiro: Editions France libre, 1946, sf. 17.

2 Abraham Joshua Heschel, The Sabbath: Its Meaning for Modern Man, New York: Farrar, Strauss and Giroux, 2005 [1951], sf.3-4.

3 Heschel, The Sabbath, sf.29 ve 31-32.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün