´Long Story Short´ tam da Yahudi takviminin bu önemli günlerinde bir oturuşta seyredilebilecek baş döndürücü hızdaki diyalogları ile çokça güldüren ve içe dokunan gerçekçi ama büyüleyici bir animasyon dizisi.
Netflix’te yayınlanan ‘Long Story Short/Uzun Lafın Kısası’ aile, yas ve bağlanma konularına daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir şekilde Yahudi bakış açısıyla yaklaşıyor. Geçen yıl bu zamanlarda yayınlanan ve yine Yahudi izleyiciler arasında heyecan yaratan ‘Nobody Wants This’ dizisinden farklı olarak bu sefer tüm ana karakterler Yahudi ve her biri derinlikle işlenmiş. Sık sık yüzleri güldüren Long Story Short, Yahudi aile dinamiklerini şaşırtıcı derecede tanıdık tuhaflıklar üzerinden özgün bir şekilde yansıtıyor. Doğrusal zaman çizelgesinde olmayan bu anlatım biraz kafa karışıklığı hissettirebiliyor, ancak ritim oturduğunda, izleyici ailenin tüm bireyleri ile yakın bir bağ kuruyor. Bunu mümkün kılan dizinin, tüm karakterlerin çocukluklarından yetişkinlik hallerine kadar tüm hayatlarını resmediyor olması. Her biri 30 dakikalık 11 bölümden oluşan bir dizi için bunu başarmak usta bir zekâ gerektiriyor. Dizinin yapımcısı, aynı zamanda senaryo yazımı, oyuncu seçimi, prodüksiyon ve hikaye akışından sorumlu ismi yetişkinler için animasyon türünü sevenlerin yakından tanıdığı bir isim: Raphael Bob-Waksberg. Netflix’in ikonik animasyon dizisi BoJack Horseman’ın yaratıcısı, 40 yaşındaki Waksberg, Kaliforniya’da Yahudi değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir ailede büyüdü. Dizide asimilasyon, Yahudiliğe dönme, karışık evlilik, boşanma, reformist ve muhafazakâr Yahudi çakışması, gelenekler ve bayramlara çok çeşitli bakış açılarından yer veriliyor.
Long Story Short’un odağında üyelerinin ayrı telden çaldığı, tüm kusurlarıyla, işlevsiz denebilecek Schwooper ailesi bulunuyor. Bazen umutlu, bazen alaycı ve inatçı, hatta zaman zaman dengesiz olabiliyorlar.
En büyük kardeş Avi ‘inek-nerd’ tipli ve kendini küçümseyen bir karakter; yetişkinliğe doğru biraz yorgun birine dönüşüyor. Keskin dilli Shira, queer kimliğiyle tanımlanan bir yolculuğa sahip ve sonunda partneri Kendra ile bir ilişki kuruyor. En küçük kardeş Yoshi, saf ve şapşal denebilecek eğilimlere sahip olsa da nihayetinde büyük bir kalbi var. Anne Naomi iğneleyici alaycılığını kontrol altına alamıyor ve bu, üç çocuğunda da silinmez duygusal yaralar bırakıyor. Destekleyici ancak teslim olmuş baba Elliott, Naomi’nin yarattığı kaosu yatıştırmaya çalışsa da nadiren başarılı oluyor. Bu rollerin her biri mükemmel bir şekilde seçilmiş; seslendirme sanatçıları çok ünlü isimlerden oluşuyor ve karakterlerin kişiliklerine kolaylıkla uyum sağlıyor.
Sezon, Schwooper ailesinin on yıllarına yayılıyor; zamanda ileri geri hareket ederek her bir kardeşin ve ebeveynlerinin kimlik, gelenek ve bağlanma ile nasıl mücadele ettiğini keşfediyor. 90’lar ve 2000’ler arasında gidip gelirken karakterlerin şekillendiği anlarına tanık oluyoruz. Buna pandemi dönemi de dahil. Ancak pandemi gözün içine sokulmadan arka fon olarak getirdiği zorluklarla resmediliyor. Yoshi’nin başarısız maceraları, Shira’nın lezbiyen kalp kırıklıkları ve Avi’nin en büyük kardeş olarak rahatsızlık veren kişiliği gibi gençlik hikayeleri, zaman çizelgesinin ilerleyen kısımlarında görülen yetişkin işlevsizliklerinin temelini oluşturuyor.
Hikâyenin kalbi, çocukların anne Naomi’nin etkileriyle baş etme şekilleri. Yas, bu denkleme eklendiğinde, işleri daha da karmaşık hale getiriyor ve Avi, Shira ile Yoshi’yi kendi özgün yollarıyla bununla başa çıkmaya zorluyor. Bunun en güzel örneği Shira’nın Naomi’nin brokoli güveci tarifini takıntılı bir şekilde yeniden yaratmaya çalıştığı bölümde görülüyor.
Zaman atlamalı yapısı, baş döndürücü hızdaki diyalogları ayrıca animasyon olması ile Long Story Short, alışması zaman alan ancak zengin dokusuyla, zekâ dolu esprileriyle ama en önemlisi doğallığı ile Yahudi kültürü ile ilgili dizi izlemek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir yapım; kendi tuhaf aile dinamiklerinizi karşılaştırmadan duramayacağınız ve hiçbir detayını kaçırmamak adına belki de 0,75 hızla seyretmenizin hayırlı olacağı.