Topluma hizmet etmesi amacıyla inşa edilmiş bir eser ve topluma mal olmuş bir sanatçı - II

Geçen hafta İzmir Karataş´ta liman bölgesi ile 60 metre yukarıda bulunan üst mahalle arasında erişimi kolaylaştırmak amacıyla, dönemin ünlü iş insanlarından Nesim Levi Bayraklıoğlu tarafından yaptırılıp 1907´de açılan ´Asansör´ü anlatmıştım. Bu tarihi mekân ve asansörün alt kotunda açıldığı sokak Türkiye´nin yakın tarihteki bir diğer kültür mirası olan sanatçı, Dario Moreno´nun yaşadığı evin olduğu yerdir. Asansörde seyahat ederken de anısını yaşatmak için Dario Moreno´nun ´Canım İzmir´ şarkısının tınıları eşlik eder.

Nesim ŞALOM Perspektif
23 Temmuz 2025 Çarşamba

Dario Moreno’nun trajik ama dirayetli hayatı birçok anlatıya, filme ve son olarak yakın zamanda sahnelerde yer alan bir tiyatro eserine de konu olarak zihinlerimizde yer almıştır. Ama İzmir’in tarihi ve kültürel dokusunda çok önemli yer tutan bu kıymetli sanatçıyı, Asansör semti ile birlikte yad etmeden geçemezdim. 

Dario Moreno Evi ve arkada Asansör

İzmir önceden Aydın Vilayetine bağlı ve merkez ilçe olarak geçtiğinden Dario Moreno da Aydın doğumlu olarak bilinir. 3 Nisan 1921’de fakir Mezarlıkbaşı / Tilkilik semtinde doğduğunda verdikleri adı David Arugete idi. David çok küçük yaştayken şimendifer işçisi olan babası Moreno elim bir iş kazasında bir kurşunun hedefi olup hayatını kaybedince annesi Roza iki çocuğuyla çaresiz kalır. Evlerinde de bir yangın çıkmasıyla daha da zor günler başlar. Hayatını bu şekilde idame ettiremeyince ikinci evliliğini yapmak zorunda kalır. Ancak bu evlilik beraberinde başka bir zorluğu getirir. David’in annesinin ikinci evliliğinden de 4 kardeşi olur. Yokluk ve koşulların giderek ağırlaşması ile ailesi çocukları büyütemez hale gelir ve aralarında tercih yapmak zorunda kalırlar. David kardeşi Avraam’a göre daha gürbüz ve güçlü olduğundan onu Talmud Tora Okulu ve Nido de Guerfanos Yetimhanesi’ne yerleştirirler. Ancak, David’in okul yılları çok uzun sürmez.

Çocukluk yıllarında pek çok farklı işte çalışan ve zamanla gözü açılan David, ayak işlerini görmek üzere İzmir’in ünlü avukatlarından Nuri Fettah’ın yazıhanesinde çalışmaya başlar. Burada kendini yetiştirir ve kâtipliğe yükselir. Bir yandan da geceleri kütüphanede Fransızca çalışan David kısa süre içerisinde bu dili öğrenir. Avukatlık bürosunda kazandığı parayla ilk fırsatta kendisine bir buzuki ve gitar almayı başarır. Küçüklükten beri hayallerini hep müzik süslemiştir. Sokaklarda gitarıyla Napoliten şarkılar çalmaya başlar ve 18 yaşına geldiğinde muhitinde tanınır hale gelir.

 

Dario Moreno Sokağındaki duvar resmi

Düğünlerde, bar-mitva ve bat-mitzva törenlerinde aranılır bir şarkıcı olmuştur. 1941’deki Nafıa Askerliği pogromunda o da nasibini alır ve sadece Ermeni, Rum ve Yahudi erkeklerinin çağırıldığı bir bölüğe gönderilir. Burada da askerliği boyunca Akhisar ordu evinin gazinosunda solistlik yapar. İzmir’e geri döndüğündeyse artık hayatını müzikle şekillendirmek istemektedir. Verdiği ilk konser Konak vapur iskelesi üstündeki gazinodadır. İzmir Palas’te, Marmara Gazinosunda konserler verir. Ama şöhret yolunda adını değiştirmesi gerekir ve David Arugete, Dario Moreno olur. Kazandığı parayla, bugün İzmir’de, adı kendiyle özdeşleşen Karataş 302 Sokaktaki evini alır. Seçtiği yol onu İstanbul’a götürür ve Fenerbahçe Belvü Gazinosu’nda sahne alır.

Ardından iki konser vermek için Ankara’ya Bomonti Gazinosuna çağrılır. Ankara’da da iki yıl kalır. Başta burada kendine kalacak ekonomik bir yer arayan Dario, bir otelde cebine uygun bir yer bulur ama odayı bir başka müşteriyle paylaşması gerektiğini öğrenir. Gece sahne alıp çalıştığı ve sabaha karşı odaya döneceği için bu teklifi kabul eder. Ancak odasını paylaştığı kişi o sıralar postanede memur olarak çalışan Orhan Veli’dir. Burada kaldığı sürede bir şarkıcı ile bir şairin hayat yolundaki arkadaşlıkları dostluğa dönüşür. Orhan Veli, yazdığı şiirleri en güzel okuyan kişinin Dario olduğunu söyler. Bu dostlukla Dario da Orhan Veli’nin tüm şiirlerini kendisi için okur. Dario İstanbul’a döndükten sonra Fritz Kerten Orkestrasında solist olarak şarkı söyler. Bu birliktelik yıllar sonra tekrar, orkestra sahibinin kendisine piyanist olarak eşlik etmesi ile pekişir.

Yurt dışına açılma zamanı

Üç büyük kent arasında şöhret için gerekli basamakları ararken Dario’nun aklı sanatın başkenti Paris’tedir. Başta Müzeyyen Senar olmak üzere etrafındaki döneminin meşhur sanatçılarının da cesaretlendirmesi ile Dario önce Atina’nın yolunu tutar. Orada da sanatını bir süre icra edip para biriktirdikten sonra şansını Paris’te denemeye karar verir. Paris’te kendini kabul ettirmek kolay değil tabi. Başlarda epey sıkıntı çeker. Burada istediği başarıyı elde edemeyince bir müddet Almanya’da Amerikan Askerleri kulüplerinde şarkılar söyler. Burada çalıştığı kısa dönemde Ava Gardner ve Frank Sinatra’yı kulübe davet ederler. Hem şovmen hem şarkıcı olarak sahne alan Dario Moreno gelen misafirleri çok eğlendirir. Dario burada çalıştığı o dönemde üç hafta zarfında her gün 2000 kişiyi kulübe çekmeyi başarır. Bu esnada Fransa’da Enrico Macias ile tanışır ve onu da lanse eder. Kendisininkine benzer bir kaderi paylaşan ve Cezayir’den gelen Enrico Macias da, Dario’nun destekleriyle büyük şöhret olur ve bütün dünyaya nam salar. Enrico Macias’ın dillere pelesenk meşhur şarkısı ‘Adieu mon pays’i (Elveda Ülkem) Cezayir’den Fransa’ya geçerken yaptığı gemi yolculuğunda yazmıştı. Dario’nun ise şansı, seslendirdiği o zamanların meşhur şarkısı ‘Jezebel’in çok beğenilmesi ile döner. Ardından Fransız Monte Carlo radyosunun tertiplediği bir yarışmada seslendirdiği ‘Adieu Lisbon’ şarkısı dinleyiciden olağanüstü beğeni alır ve ününü söylediği kalipso şarkılarıyla da pekiştirir. Sevgi dolu ve sempatik şarkıları arasında ‘Ya Moustafa’, ‘Kukkurukuku La Paloma’ meşhurdur.

Dario Moreno şarkıları

 Dario Fransa’ya döndüğünde güvendiği bir arkadaşının tavsiyesiyle o zaman Fransa’da yeni borsaya giren bir Amerikan meşrubat şirketinin büyük oranda hisselerini satın alır. Normalde geçirdiği parasız ve zor çocukluk yıllarının etkisiyle para yatırımlarında oldukça çekingen olan Dario’nun bu yatırımı çok doğru bir karardır ve zamanla Coca Cola olacak şirketin önemli bir hissedarı konumuna gelir.

Sempatik ve muzip karakteriyle oyunculuk kabiliyetini de ortaya koyan Dario, 35’ten fazla filmde de roller alır. İlk filmi ‘Le Salaire de la Peur’ iken ilerleyen ünlü isimlerle birlikte rol alır. Brigitte Bardot (‘La Femme et Le Pantin’ filminde), Eddie Constatine, Yves Montand gibi tanınmış artistlerle seti paylaşır. Henri-Georges Clouzot’un yönettiği ‘Korkunun Bedeli’ filminde Hancı rolünü oynar. Gene Brigitte Bardot’un hayatını konu alan ‘Oeil Pour Oeil’ (Göze Göz) adlı müzikal filmde, onun için bestelediği şarkıyı söyleyip onunla birlikte dans ettikleri sahne ise hafızalara kazınır.

 Dario Moreno ve Brigitte Bardot

 Bu filmle 1958’de Fransa’da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alır. Ayrıca kıymetli bir sanatçı olan Jacques Brel ile de Belçika Kraliyet Tiyatrosunda oynadığı ve Sanço Panza’yı canlandırdığı Don Kişot Müzikali de beğeni toplar. Oyun performansından ötürü, Belçika Prensi Paola tarafından sanat madalyasına layık görülür. Fransa’daki kariyeri onu artık dünyaca meşhur bir sanatçı yapmıştır.

Unutulmazlara imza attı

Memleketinde de kendini unutturmamak için arada İzmir’i ziyarete gelen Dario Türkçe şarkılar da okumak istiyordu.

 Dario Moreno ve Erkan Özerman İzmir’de mor Cadillac’ı ile dolaşırken

 Ünlü söz yazarı Fecri Ebcioğlu bu konuda ona destek olmuştu. Halen en beğenilen Türkçe şarkılardan biri olan ‘Deniz ve Mehtap’ bu şekilde ortaya çıktı. Bunun yanı sıra Dario Moreno ile özdeşleşen ‘İstanbul’un Kızları’, ‘Canım İzmir’, ‘Yavaş yavaş’, ‘Hatıralar hayal oldu’, ‘Her akşam votka, rakı ve şarap’ gibi eserler de Türkçe klasikler arasına girdi. Türkçe yazılan şarkıların yanı sıra ‘Alim’, ‘Entarisi Ala Benziyor’, ‘Şinanay’, ‘Kalenin Bedenleri’ gibi şarkıları da Türkçe ile birlikte Fransızca ve İspanyolca sözlerle söylemişti. Vatanperver biri olan Dario Moreno, Paris´te düzenlenen Latin Amerika Şarkıları Festivali’nde sergilediği tavırla onu zaten çok seven Türk vatandaşlarının gönlünde taht kurar. Fransa adına yarıştırılan Dario Moreno, söylediği şarkıyla birinci seçilir. Ödül töreninde Fransa Ulusal Marşı ve bayrağı göndere çekilirken müdahale eder ve göğsünden çıkardığı Türk bayrağını göstererek, “Ben Türk’üm ve İzmirliyim” der. Türk kimliğini her fırsatta öne çıkaran Dario Moreno’ya bu çabalarından dolayı, 1962 yılında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı tarafından Hitit Güneşi Ödülü verilir. Folk müziğini modernize edip Fransızca sözlerle dünyaya duyuran, Batı müziğini de Türkçe sözlerle icra eden ve bu yönüyle bir ekole öncülük eden Dario Moreno için bu ödül de ayrı bir anlam taşır.

Dario Moreno kariyerinin zirvesinde bir İzmir ve Türkiye sevdalısı olarak Paris ile İzmir arasında mekik dokudu. 30 Kasım 1968’de 47 yaşındayken, bir gece öncesinde Zeki Müren’in yanındaydı ve Paris’e dönmek üzere Yeşilköy Havaalanına gelmişti.

Zeki Müren ve Dario Moreno

 Bu yolculuğunda rol aldığı yeni oynanmaya başlayacak bir oyunun prömiyerine gidiyordu ama talihsizlikle uçağa binmeye yetişemedi. Havaalanındaki memurla tartıştığı için tansiyonu yükseldi ve kalp krizi geçirdi. Yardım edenler tarafından da yere düşürülerek beyin kanaması geçirdi. Hastaneye yetiştirilemeden vefat etti. Ömrü boyunca arzusu İzmir’e gömülmekti ama annesi artık İsrail’de yaşadığından oğlunun naaşını oraya getirtti ve Holon’daki bir mezarlığa gömüldü. Kendisini en iyi tanıyanlardan biri, birçok ünlüye de menajerlik yapan dostu Erkan Özerman, İzmirli Dario Moreno adlı kitabı ile onun hayatını kaleme almıştı. 

Dario Moreno ve Erkan Özerman yazdığı kitabı imzalarken

Günümüzde İzmir Karataş’ta, hayırsever Nesim Levi’nin inşa ettirdiği Asansör’ün alt tarafında, evinin olduğu sokak Dario Moreno Sokağı’dır. Sokağa girişin bir tarafında Dario Moreno’nun yaşadığı ev ve önünde, heykeltraş Tülay Çelikel tarafından yapılmış onun heykeli ile karşı köşesinde Dario Moreno’nun destek verdiği ve ünlü olmasının yolunu açtığı dünyaca meşhur sanatçı Enrico Macias’ın heykelleri yer alır. 

Bu heykellerin açılışına ve o tarihte düzenlenen bir müzik festivaline, bizzat Enrico Macias da gelerek Konak Belediye Başkanı elinden şehrin sembolik altın anahtarı ve kültür ödülünü almıştı. Erken kaybedilen kıymetli insanlardan biri. Ruhu şad olsun.

Yazı dizisinin önceki bölümü:

Topluma hizmet etmesi amacı ile inşa edilmiş bir eser ve topluma mal olmuş bir sanatçı | Şalom Gazetesi

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün