İzmir´in yeni kitapları - İZMİR YAHUDİ TOPLUMUNDA KADIN

İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi´nin son meyvesi olan birbirinden değerli kitaplar raflarda yerini aldı. İzmir Yahudi toplumu hakkında arşivsel niteliği olan eserler, uzun süren çalışmaların sonucunda ortaya çıktı. Dört yeni eserin biri olan ´İzmir Yahudi Toplumunda Kadın´ adlı eserle ilgili değerli yazarı Siren Bora ile görüştüm.

Toplum
17 Ocak 2024 Çarşamba

Aslıhan Karay

Kitabınızı hazırlamaya nasıl başladınız? 

Bu kitap, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Cultural Wealth of İzmir-Sustaining Jewish Heritage Projesi kapsamında hazırlandı. Bu kitabın da yazım ve basımına vesile olan kişi, İzmir Yahudi Toplumu’nda kadın konulu bir kitap yazmamı teklif eden İzmir Yahudi Kültür Mirası Projesi Koordinatörü Nesim Bencoya’dır. Her akademisyen gibi, bir konuyu yazmaya karar verdikten sonra, o konuya ilişkin yazılan ve basılan her dildeki makale ve kitaplara ulaşmaya özen gösteririm. Bu kitabı yazmayı kabul ettiğim zaman, aynı yöntemi uyguladım. Konuyla ilgili kaleme alınan makaleleri ve kitapları araştırdım. Ne yazık ki bu konuya ilişkin zengin bir makale ve kitap literatürü mevcut değil. İzmir Yahudi Toplumu’nda kadının uzun tarihsel süreçte, giyimine, eğitimine, yaşamına ilişkin tek bir spesifik araştırma yapılmamış; tek bir spesifik makale ve kitap yazılmamış. Öte yandan, İzmir Yahudi Toplumu’nda kadının bugünkü konumuna ve yaşamına ilişkin son derece nitelikli iki araştırma mevcut. Bunlardan ilki Hale Okçay tarafından Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilimsel Araştırma Projesi (BAP – 2006-10) kapsamında 2006 ile 2008 döneminde hazırlanan bir araştırma. Okçay tarafından bizzat yürütülen bu araştırma kapsamında, İzmirli 203 Yahudi kadınla görüşme yapılmış; çalışma sonuçları, İzmir Yahudi Cemaati Kadın Kimliği ‘Beşyüz Yıllık Komşularımız’ adlı kitapta paylaşılmış. Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından finanse edilen, İzmir Yahudi Cemaati Sivil Toplum Destek Programı (Despartar) tarafından yürütülen projelerden biri olan ve Sarit Bonfil tarafından 2022’de hazırlanan ‘İzmir Sefarad Kadınları El Ele’ belgeseli ise, Cumhuriyet Dönemi İzmir Yahudi kadınının değişimine, gelişimine ve sosyal faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bilgi vermekte. Her iki araştırma da son derece kapsamlı ve değerli araştırmalar. Dolayısıyla kitabımda, Cumhuriyet Dönemi İzmir Yahudi kadınına ilişkin ayrı bir bölüm açarak, mevcut bilgileri tekrar etmek istemedim. Osmanlı Yahudi kadını hakkında yazılan makale ve kitapları arşivime ekledikten sonra; İstanbul, İzmir, Kudüs ve Paris arşivlerinde araştırma yapıp bu arşivlerde yer alan bilgi ve belgeleri edinip, kitabımda kullandım. 

Kitabınızın kaynakları nelerdir?  Araştırmalarınızı nasıl yaptınız? Hangi yöntemleri kullandınız? 

Kitabımın başlıca kaynakları, arşiv verileridir. İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi, İzmir Ahmet Piriştina Kent Müzesi ve Arşivi, Kudüs Üniversitesi Milli Kütüphane Arşivi ve İzmir Yahudi Cemaati Vakfı Arşivi belgelerinden yararlandım. Ayrıca, İzmir, Bodrum, Manisa, Tire Yahudi cemaatlerine ait mezarlıklardan elde ettiğim bilgileri ilave ettim. 1990 tarihinden beri İzmir Yahudi tarihi üzerine araştırma yapıyor, belge topluyorum. Elimde, 1908 tarihine ve 1847 ile 1866 tarihleri arasına ait İzmir Şer’iye Sicilleri’nin Yahudilere ilişkin hükümler mevcut. Din değiştiren Yahudi kadınlar, miras paylaşımıyla ilgili açılan davalar hakkındaki hükümleri seçtim ve kullandım.  

Araştırma ve yazma aşamasında zorlandığınız konular oldu mu? 

Kitabımda, Tora hukukunda kadının yerini izah etmeksizin, İzmirli Yahudi kadını yazmam imkânsızdı. Halbuki teoloji, uzmanlık alanıma dahil değildir. Üstelik uzmanı olmadıkları alana eğitimsiz, deneyimsiz, hadsiz ve saygısız sokulanları da acımasızca kınarım. Bu yüzden, kendimi defalarca sorguladım, hatta azarladım. Yazım esnasında karşılaştığım tek zorluk bu oldu. Fakat yine de devam ettim. Çünkü mükemmel rehberlere sahiptim. Türkiye Hahambaşılığı Genel Sekreteri Yusuf Altıntaş Ağabeyimin destek ve yardımını aldım. Değerli akademisyen Salime Leyla Gürkan’ın ‘Yahudilik’ adlı eserinden ve bu konuya ilişkin kaleme aldığı makalelerden yararlandım. Konu hakkında yazılan diğer makale ve kitaplardan edindiğim bilgiyle de takviye ettim. Nihayetinde, Yahudilikte Kadın başlıklı ilk bölümü, alnımın akıyla yazdığım kanaatindeyim.

Yazma süreciniz nasıl ilerledi, tamamlanması ne kadar sürdü?

Kitabımı kaleme almak üzere bilgisayar başına oturduğum zaman, amacım, deneme türünde bir kitap yazmaktı. Fakat “eser, kısa zamanda denetimi eline aldı ve beni kendi alemine taşıdı”. Böylece, yine arşiv belgelerinden vazgeçemedim. Yazarken, çoğunlukla akademik bir üslup kullandım. Önce, dokuz ana başlık belirledim ve her bir bölümü, diğerinden bağımsız kaleme almayı tercih ettim. Bölümlerin konularını belirlerken, Yahudilikte ve Yahudi cemaatlerinde kadının konumu, hakları ve faaliyetlerine ilişkin bugüne dek bana sorulan sorulara öncelik verdim. Her bir bölümü, sorulara göre tasnif edip; önemli olduğu kanaatinde olduğum bu soruları yanıtladım. Merak edip araştıranlara armağanımdır. Kitabın araştırma aşaması yazma aşamasından uzun sürdü. Hepsini bir sene içinde tamamladım. 

Bu süreçte neler hissettiniz; sizi en çok ne/neler etkiledi? Sizi şaşırtan bilgiler edindiniz mi?

Hemen beni etkileyen örneklerin bir bölümünü vereyim: Geleneksel Yahudilikte, Yahudi erkeklerin günlük dualarına, kadın olarak dünyaya gelmediklerinden ötürü Tanrı'ya şükrederek başladıklarını biliyor muydunuz? Ya da, Rabbani literatür tarafından, hayati tehlike taşıyan çoğu durumda erkeğin hayatını kurtarmanın kadının hayatını kurtarmaktan öncelikli olduğu prensibinin etkin olduğundan haberiniz var mıydı? Ya da, tüm yazılı yasa ve prensiplere karşın; neslin devamını sağlamak için, sadece annenin Yahudi olması şartının savunulduğundan haberiniz var mıydı? Çelişki izlenimi veriyor değil mi? Yasalar ne öngörürse öngörsün; kadının, ailenin temelini oluşturduğu ve tam merkezde yer aldığı gerçeğini vurgulayan bence bu prensip. 

Bugün sosyal hayatın pratiğinde, Yahudi kadınının son derece ayrıcalıklı ve özel bir yer işgal ettiğini, rahatlıkla beyan edebilirim. Buna karşın, Rabbani hukuktaki ikincil konumu ve yeri değişmeden aynen duruyor. Modern Ortodoks Yahudilikte kadınlar, sosyal ve akademik anlamda erkeklerle hemen hemen aynı imkânlara ve statüye sahipken; Tora hukuku, özellikle de aile hukuku kapsamında dezavantajlı konumlarını sürdürmekte ve dini hukukun oluşturulması sürecinin büyük ölçüde dışında tutulmakta. Yazdıklarım size tanıdık geldi mi? Adeta Türk Medeni Hukuku ile İslam Hukuku arasındaki çelişkinin özeti izlenimini veriyor değil mi? Esasen, ister Yahudilik dahil tüm semavi dinlerde, ister sadece Yahudilikte Tanah ve Talmud hukuku bağlamında kadın algısı üzerinden kadını ele alalım; konumu ve hakları, erkeğin gerisinde ve ikincil konumda. Bu konuma, uygun zemini hazırlayan başlıca unsur, Tora’da yer alan yaratılış anlayışı. Adem’i yüceltip, Havva’yı aciz ve eksik bir yaratılmış olarak tasvir ederken, bir canlının bir diğer canlıya göstermesi gereken, saygı adı verilen olumlu duygu ve davranış bütününe zarar verip rencide edildiğinin muhtemelen bilincinde olunmasa gerek. Acaba, şu noktaya değin kullandığım ifadeler, bilimsel sınırları ihlal eden bir bilim insanının sübjektif hezeyanları ya da sadece kadını merkeze yerleştiren tek taraflı bir kadın anlayışının eseri olarak nitelendirilebilir mi? Bence nitelendirilmemeli. Çünkü ifadelerimin referans kaynağı, başta Tora olmak üzere tek tanrılı inanç sistemlerinin kutsal kitapları. Kutsal kitapları dayanak olarak kullanan tek tanrılı dinlerin Şer’i hukuklarında yer alan yasalar. İtiraf etmeliyim, kitabımı yazarken epey duygusal iniş çıkışlar yaşadım. Fakat, yüzyıllar boyu sadece evle sınırlandırılan bir yaşam alanında, eğitim dahil pek çok hak mahrumiyetiyle karşı karşıya olan İzmir Yahudi kadınının yükselişi de bir gerçek… Olumlu değişim üzerinde, başta Alliance Israélite Universelle olmak üzere, Alliance öğretmenlerinin, İzmir Yahudi basınının ve İzmirli Yahudi gazetecilerin katkısı ve payını zikretmekte yarar var.

Bu kitap yeni araştırma konuları doğuracak mı?

Ne tarihi binlerce yıl öncesine uzanan İsrailoğullarında ne de İS 2. yüzyıldan beri bu kentte var olan İzmir Yahudi Toplumu’nda kadınının yerini ve konumunu tek bir kitaba sığdırmak mümkün. Bu yüzden bu eser, tarihte İzmir Yahudi Kadını serisinin bir başlangıcı olarak kabul görmelidir. Yahudi kadını, gelecekte yazılacak eserlerde farklı yönleriyle ele alınmalıdır. Umudum, araştırmacıların bu kitaptan cesaret alıp, Yahudi kadını serisini yeni kitaplar kaleme alarak devam ettirmeleri…

Yeni projeleriniz neler olacak?

Yeni projelerim var. Bunlardan biri İzmir Yahudileri hakkında. Diğer ikisi ise, Anadolu’daki Yahudi yerleşimleriyle ilgili ve hem mekan hem de zaman açısında oldukça geniş kapsamlı. Artık sadece İzmir ve çevresindeki yerleşim alanlarında yaşayan Yahudi topluluklarına ilişkin araştırma yapmakla yetinmeyeceğim. Projelere ilişkin ayrıntılara girmiyorum. Sürpriz olsun. Nihayetinde hepsi, araştırma ve yazım aşaması sona erer ermez paylaşılacak.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün