Ortadoğu Birliği: Bir Barış Taslağı

Dünya
27 Aralık 2023 Çarşamba

Feyyaz Meriç Aytekin

Şüphesiz ki savaş büyük bir cesaret işidir ancak barış savaştan çok daha büyük bir cesaret gerektirir. Bu yüzden bu yazıyı barıştan yana olan tüm kesimler için yazıyorum. Barış ancak korku duvarını aşıp cömertlik gösterebilenlerin işidir. Barış gerçek gücün vücut bulmuş halidir. Barış yücelik, sevgi, kardeşlik, hayal gücü ve vatanseverliktir.

Bugün Netanyahu hükümeti ve Hamas arasında sürmekte olan savaş barışın cömertliğinden çok uzaktır. Sormak istiyorum: Bugün neden dünyanın o veya bu yerinde yapılan ‘barış’ gösterilerde İsrail ve Filistin bayraklarını yan yana göremiyoruz? Neden sözüm ona barıştan yana olan kesimlerin hemen hemen hepsi bu iki bayraktan birini seçerek barıştan bahsetmeye çalışıyor? Neden amasız ve fakatsız barıştan bahsetmekten bu kadar korkuyoruz? Neden hem Filistin’den hem de İsrail’den yana olmanın herkes için en iyisi olduğunu konuşmuyoruz? Neden taraf olmanın kolaycılığına sığınıyoruz?

Nietzsche’nin dediği gibi “Bireylerde delilik nadirdir; ama gruplarda, partilerde, uluslarda ve çağlarda kuraldır” ancak bu kuralın bozulabildiği bozulmasının gerekli olduğu zamanlar ve koşullar da vardır. Ben bu kuralı bozmak için önerilerimi paylaşmak istiyorum.

Ortadoğu’ya gerçek ve kalıcı bir barışın gelebilmesinin en gerçekçi yollarından birisi bir Ortadoğu Birliği’nin kurulmasıdır. Birliğin ilkeleri ve esasları şu şekilde düşünülebilir:

1.     İki devletli (İsrail ve Filistin devleti) çözümün hayata geçirilmesinden sonra Ortadoğu’da barışın tesis edilebilmesi için başkenti (de facto) Kudüs/Yeruşalem olan bir Ortadoğu Birliği kurulmalıdır. Kurucu üç devlet İsrail, Filistin ve Ürdün olmalıdır. İşleyiş itibariyle Avrupa Birliği’nin işleyişi örnek alınabilir ve bölgenin koşullarına göre Avrupa Birliği’nin antlaşmaları incelenebilir. Birlik en nihayetinde kendi koşullarını gözeterek kendine özgü bir çözüm, bir işleyiş bulacaktır.

2.     Ortadoğu Birliği Meclisi, Arapça ve İbranice başta olmak üzere çok dilli olmalıdır.

3.     Ortadoğu Birliği başka büyük güçlerin etkisinden uzak kendi bölgesel ve uluslararası politikalarını belirleyebilmelidir. Büyük ve orta büyüklükteki güçler ayrıca Ortadoğu Birliği’nin otonomisine saygı göstermeli ve bunun kendi devletlerinin çıkarına da olduğunu anlamalıdır.

4.     Ortadoğu Birliği başta Yahudilik, İslam ve Hristiyanlık olmak üzere bütün dinlere eşit mesafede olmalı ve farklı inanç gruplarına saygı göstermelidir.

5.     Birliğin üyesi olmayan Müslüman ve/veya Arap devletlerinin birliğin iç işlerine karışması veya dolaylı yoldan etki etmesine izin verilmemelidir.

6.     İsrail’in bir Ortadoğu devleti olduğu diğer bütün Ortadoğu devletleri tarafından anlaşılmalı ve kabul edilmelidir.

7.     İsrail’in var olma hakkı amasız ve fakatsız bir şekilde tanınmalı ve Yahudilere karşı işlenen her türlü antisemit terör eylemi bizzat birlik tarafından kınanmalıdır. Birlik ayrıca antisemitizm ile özel olarak mücadele etmelidir.

8.     Birlik İslamofobiye veya Araplara karşı ırkçılığa karşı durmalı ve bu iki nefret biçimiyle tavizsiz bir şekilde mücadele etmelidir. Ayrıca Filistinlilere karşı her türlü ayrımcılık ve şiddet kınanmalıdır.

9.     Ortadoğu Birliği içindeki Hristiyanların ihtiyaçlarına cevap verebilir olmalı ve onların sorunlarını dinlemeye açık olmalıdır.

10.  Türkiye birliğin kurucu üyesi olmasa da sonraki yıllarda hem bu birliğin hem de Avrupa birliğinin üyesi olmalı ve bu iki birlik arasında gerçek bir aracı rolü üstlenmelidir. Tarih boyunca olduğu gibi Doğu (Ortadoğu) ile Batı medeniyetinin kucaklaşmasını sağlamalıdır.

11.  Birlik Ortadoğu’daki bütün devletlerin katılımına açık olmalı ve birliğe katılmak isteyen devletlerin beklentilerine göre ilkelerini yeniden konuşmaya hazır olmalıdır.

12.  Ortadoğu Birliği Ortadoğu’da barışın, kardeşliğin ve refahın artması için çabalamalı ve dünya barışına katkı sunmalıdır.

Yukarıdaki listenin bir kurallar bütünü olarak görülmesinden ziyade barış üzerine birlikte düşünmenin bir başlangıcı olarak görülmesini arzu ediyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun barıştan yana düşünen, barışa susamış her kesimi bu tartışmaya davet ediyorum. Thedor Herzl günlüğüne şöyle yazmıştı: “Basel'de Yahudi Devleti'ni kurdum. Eğer bunu bugün yüksek sesle söyleseydim evrensel kahkahalarla karşılanırdım. Belki beş yıl sonra, ama mutlaka elli yıl sonra herkes bunu anlayacak.”

Gelin biz de bizi naiflikle, gerçekçi olmamakla suçlayacak olan kahkahalara aldırmadan bir Ortadoğu Birliği kuralım. Ortadoğu Birliği’ni tartışmaya başlamanın bile barışa giden yolda önemli bir adım olacağına inanıyorum. Gelin birlikte yaşamanın imkanları üzerine düşünelim ve bir Ortadoğu Birliği’ni hayal edelim! Barış, barış, barış!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün