ABD Başkanı´nın torunu olsanız ve her adımınızda etrafınız koruma ordusuyla çevrili bir yaşam sürseniz neler hissederdiniz?
Geçtiğimiz perşembe günü meslek hayatımın en ilginç ve keyifli günlerinden biriydi. Daha evvel yabancı heyet ve protokol misafirlerine tur yapmış olsam da, bu kez Başkan Biden’ın torunu ve arkadaşlarına çok sevdiğim İstanbul’u anlatacak olduğumu öğrendiğimde heyecanımı saklayamamıştım.
Turdan birkaç gün evvel magazin basınının gündemini bir süre Naomi Biden’ın arkadaşları ile Çeşme tatili meşgul etmişti. Naomi’nin kız kardeşi Maisy Biden ise gözlerden uzak, arkadaşlarıyla üniversite bitimi tatillerinin bir bölümünde Yunan adaları, Bodrum ve Çeşme sonrası soluğu İstanbul’da aldı.
Amerikan güvenlik birimleriyle uzun görüşmeler, öncesinde tekrar tekrar yürünen rotada her adımı detaylıca planlanan şehir turumuza hazırdık.
Sabah erken saatlerde Tarabya’dan kalkan özel teknemizle sırasıyla Boğaz turu sonrası Ayasofya, Topkapı Sarayı, Harem, The Sarnıç Lokantasında öğle yemeğimizin ardından Sultanahmet Camii ve Kapalıçarşı ile günü planladık.
Maisy Biden’ın arkadaş grubu içerisinde Türk, Yunan, Lübnan ve farklı milletlerden gençler buluşmuş. Bir bölümünü geçtiğimiz aydan tanıdığım genç dostlarla tekne turumuzda hep bir ağızdan bir yandan Boğazımızın mücevherlerinden bahsederken, ülkemizin tarihsel geçmişini, farklılıkların bir arada bulunabilmesinin zenginliğini anlatmıştık.
Tekne Yeniköy’den geçerken, kendisine 500 yıllık İstanbullu olduğumu, Atalarımın engizisyondan kaçıp buraya geldiğini ve bunca süredir barış içinde yaşadığımızı anlatıp, bu vesileyle Boğaz köylerimizdeki çan, ezan, hazan birlikteliğini gösterdim.
Ayasofya ziyaretimizde ise Müdür Osman Bey bizzat bizleri karşıladı ve Başkan Biden’a verilmek üzere devlet başkanlarına özel ‘Fatih’in Ayasofya Vakfiyesi’ni’ toruna hediye etti.
Topkapı Sarayı’nda ise Harem’den, Kutsal Emanetler’e, Hazine’den, yemyeşil avlulara saray kültüründen, Enderun mektebinden detaylıca bahsettik.
Maisy’nin İznik çinilerine duyduğu ilgi, Yerebatan Sarnıcının restorasyonuna duyduğu hayranlık, 1500 yıllık sarnıçta alınan Osmanlı mutfağı tatlarıyla süslenmiş öğle yemeğimizle taçlandı.
Bu arada Kapalıçarşı’nın replika çantacılarının ünü Beyaz Saray’a kadar ulaşmış. Çarşıda geçirilen iki saatlik sürede de ufak hatıralarla turu tamamladık.
Akşam ekiple son hatıra fotoğraflarımızı çekerken içim umut dolu kendisini uğurladık.
Ne mutlu ki, ülkemizi en iyi şekilde birçok alanda dünyanın dört bir yanında temsil eden gençlerimiz var. Maisy’nin arkadaşları ülkemizin aydınlık yüzü, gurur duydum.
Bu meşakkatli etkinlikte tereddütsüz bu günü bana emanet eden sevgili Yasemin Alanay ve Özlem Başaran’a, her adımımızda kendimizi güvende hissettiğimiz, Amerikalı meslektaşları ile işbirliği içinde bizlere tüm kapıları açan değerli Emniyet mensuplarımıza ve Emniyet Amiri Berkan Canan Kadak Bey’e, Ayasofya Müdürü Osman Nak Bey’e ve Yerebatan Sarayı Müdürü Ayşe İşel Hanım’a, her fırsatta en iyisini sunmak için canla başla çalışan The Sarnıç ekibi adına sevgili Semih Hazar’a adını sayamadığım onlarca dosta gönül dolusu teşekkürler…
Enseyi karartmayalım! Ülkemizle gurur duyacağımız, canım ülkemi tüm tarihiyle tanıtacağımız nice etkinliklere!
