Sivil Toplum 101: Alana Giriş

Duymayan Kalmasın
8 Şubat 2023 Çarşamba

Ceki Hazan

Aşağıda okuyacağınız yazıyı Şalom Gazetesi editör ekibine göndermeye hazırlandığım anda Türkiye’yi yasa boğan depremin haberini aldım. 1999’daki Gölcük ve Düzce depremlerinin yaşandığı zamanda, deprem bölgesinden biraz uzakta, yine bir deprem bölgesi olan ve bunu sık sık orada yaşayanlara hatırlatan İzmir’de ortaokul çağındaydım. O günlerde elimden televizyon kanallarını çaresizce takip etmek dışında bir şey gelmiyordu. 17 Ağustos Depremi bizleri depremden birkaç sene önce kurulmuş bir sivil toplum örgütü olan AKUT Arama Kurtarma Derneği ile tanıştırdı. Yıl 2023. Yine o zamana benzer bir felaketle karşı karşıyayız. İçinde bulunduğumuz deprem felaketinden önce yazdığım bu yazının konusu da sivil toplumdu. Keşke böyle bir olayı yaşamamış olsaydık ve keyifli bir şekilde yazıyı okuyabilseydiniz. Hayatta kontrol edemediğimiz çok fazla olay var. Depremler de onlardan biri. Ama bu gibi olaylara karşı ayakta kalmak için birbirimize sahibiz. Bu yazı da onunla ilgili…

‘Sivil Toplumculuk’

Şalom Gazetesi'ne ilk ve sanırım bugüne kadarki tek yazımı bundan yaklaşık on beş sene önce, 2008 yılında yazmıştım. Tayland'ın Laos sınırına yakın küçük bir köyünde bir grup Amerikalı ve Kanadalı Yahudi üniversite öğrencisiyle geçirdiğim iki aylık gönüllü deneyimimi aktarmıştım. Aradan geçen bunca zamanda aslında o yazıda yazmış olduğum çalışmalara kimi zaman gönüllü kimi zaman da profesyonel olarak devam ettim.

Geçtiğimiz iki yılda Liza Cemel başta olmak üzere ArtıOnsekiz ekibinin özverili çalışmaları sayesinde Avrupa Birliği tarafından desteklenen “İzmir Yahudi Toplumunun Kapsayıcı Liderlikle Güçlendirilmesi” ya da yaygın adıyla Despertar İzmir, projemizin faaliyetleri hakkında bilgi sahibi oldunuz. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye-Almanya Gençlik Köprüsü hibe programının desteğiyle Türkiye'den Yahudi ve Rum gençlerle Almanya'dan Türkiye kökenli gençlere yönelik yaptığımız eğitim programı dahilinde karşılıklı ziyaretlerimiz hakkında detaylı bilgiyi yine ArtıOnsekiz ekibi vasıtasıyla sizlere ulaştırmış olduk.

Bu gibi projeleri okuyucularımıza aktarmak çalışmalarımızın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Sivil toplum alanı Türkiye genelinde olduğu gibi, İzmir ve İstanbul’daki Yahudi toplumları özelinde de hala yeterince bilinmiyor. Dünya genelinde günümüzde yaşanan tüm zorluklara ve olumsuzluklarla birlikte, sosyal hizmet, psikososyal yardım, sosyal girişimcilik, hibeler, projeler gibi kavramlar giderek daha çok hayatımıza giriyor.

Türkiye her ne kadar Avrupa Birliği üyesi olmasa da aday ülke sıfatı taşımasının yanında Avrupa Konseyi'nin kurucu üyeleri arasında yer alıyor. Konumuz ‘sivil toplum çalışmaları’ olunca “Türkiye Avrupa’ya mı Asya’ya mı ait?” tartışmalarını bir kenara bırakıp ibreyi Avrupa kökenli çalışmalara çevirmekte fayda var. Türkiye’de sivil toplum çalışmaları özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere Avrupa merkezli kurumların mali destekleri sayesinde özellikle geçtiğimiz 15-20 yıl zarfında profesyonel çalışanların ve uzmanların yer aldığı bir sektöre dönüştü. Bu alana kamu ve özel sektörden ayrı olarak ‘üçüncü sektör’ de deniyor.
Cumhurbaşkanlığı ve ilgili bakanlıklara ait kurumlarla birlikte yerel yönetimlere bağlı kurumların son yıllarda insani yardım, sosyal hizmet gibi alanlarda da büyük deneyim kazandıklarını görüyoruz. Kamu kurumlarının çalışmalarının yanında özel sektör tarafından yapılan sosyal sorumluluk projelerinde de son yıllarda gözle görülür artış var.

Dünyadaki ve bölgedeki siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak Türkiye’de sivil alanın daralıp genişlediğine şahit oluyoruz. Bu yazının amacı bu tartışmalara girmek değil. Onun yerine bana çok sık gelen birkaç soruyu yanıtlamaya çalışacağım.

  • Sivil toplum kuruluşları en çok doğal afetler sırasında aklımıza geliyor. Örneğin bu depremde yardımlarımızı hangi kuruluş üzerinden ihtiyacı olanlara ulaştırmamız daha doğru?

Herkesi aynı sivil toplum kuruluşuna yardım yapmaya yönlendirmek doğru olmaz.

Konu tek bir kurumun altından kalkamayacağı kadar karmaşık ve uzmanlık gerektiren bir alan. Ancak acil durumlarda konuyu birkaç aşamaya ayırmak gerekir: Afetin hemen sonrasında acil ihtiyaçlar, afetin üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra karşılanması gereken ihtiyaçlar ve uzun vadeli yeniden yapılanma çalışmaları. Şu anda arama kurtarma ekiplerine, sokakta kalanlara temizlik malzemeleri, battaniye ve temiz su, yemek gibi acil ihtiyaçlar var. Deprem olduğu anda çok sayıda duyarlı vatandaş yardımda bulunmak istiyor. Ancak aynı anda aynı kuruma yardım yapmak doğru bir yöntem değil. Bunun küçük ölçekli versiyonunu Ekim 2020 İzmir depreminde de İzmir’deki sivil toplum örgütleri olarak deneyimledik. Afet bölgesindeki valilikler ile belediyeler sivil toplum tarafından yapılan yardımları ihtiyaç duyulan yerlere ulaştırmakla sorumlular.

  • Ahbap Derneğini de sıkça duyuyoruz. Onun hakkında bilgi alabilir miyiz?

Ahbap Derneği ünlü şarkıcı Haluk Levent tarafından 2017 yılında kuruldu. Kısa sürede onlarca şehirde çok sayıda yardım çalışmasına imza attı. 2021 yılında Ahbap Derneği ile İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) arasında afet zamanlarında yapılacak iş birliğine dair bir protokol de imzalandı. https://ahbap.org/ sayfasından ve Ahbap Derneği’nin sosyal medya hesaplarından da derneğin afet bölgesindeki çalışmaları hakkında bilgi alabilir, destek olabilirsiniz.

  • Sizin kişisel olarak tercih ettiğiniz bir kuruluş var mı?

Benim kişisel olarak tercih ettiğim platformdan biri ‘İhtiyaç Haritası’nın üç yıl önceki Elazığ depremi sonrası oluşturduğu ‘Afet Haritası’ adındaki dijital platform: https://www.afetharitasi.org/ 

Afetten etkilenenlere ve onlara sahada destek olmaya çalışanlara bilgi aktarımı için tasarlanan bu platformda hasarlı binalar ve toplanma alanları işaretlenebiliyor. Platformun amacı afet sonrası yardımların doğru ve etkili şekilde ihtiyaçlılara ulaştırılarak afetten etkilenenlerin toparlanma çabalarını hızlandırmak, dayanıklılıklarını artırmak. Daha önce de belirttiğim üzere afet sonrası yapılması gereken çalışmalar tek bir kurumun altından kalkamayacağı kadar karmaşık ve çok katmanlı. İyi ve etkili koordinasyon, sahadaki fiziki ve psikolojik yıkımın telafi edilmesi için çok ama çok önemli.

  • Türkiye’deki kaç tane sivil toplum kuruluşu var? Biz de kendimiz bir sivil toplum örgütü kurabilir miyiz?

Türkiye’de on binlerce dernek, binlerce vakıf ve kooperatif var. Dilerseniz kendiniz de yedi arkadaşınızı ikna ederek dernek ya da kooperatif kurabilirsiniz. Vakıf kurması biraz daha zor. Yeni bir dernek kurmak kolay olsa da asıl zorluk onu ayakta tutabilmek. Bu sebeple Türkiye’de her yıl çok sayıda yeni dernek açılıyor. Ancak daha da fazlası ya kapanıyor ya da herhangi bir faaliyet yapmadan boşta duruyor.

  • Sivil toplum alanında gönüllü ya da profesyonel olarak yer almak istiyorum. Bunun için ne yapmalıyım?

Öncelikle bu alanda Türkiye’de son yıllarda yapılan projeleri yakından takip etmelisiniz. Bunun için Twitter, Facebook, Instagram, LinkedIn, YouTube gibi sosyal medya platformlarından ilginizi çeken kurumları takibe alabilirsiniz.

Sevindirici bir haber bu alanın da artık kendi internet medyasına sahip olması.

-        Sivil Sayfalar: https://www.sivilsayfalar.org/

-        AB-İlan: https://ab-ilan.com/

-        Sivil Alan:https://sivilalan.com/

Bu gibi sitelerden sivil toplum kurumlarıyla ilgili haberleri, hibe ve proje ilanlarını takip edebilirsiniz. Bu platformlarının sosyal medya kanallarını takip ettiğinizde zamanla Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarının sosyal medya hesaplarının da tavsiye olarak karşınıza çıkacağını göreceksiniz.

Bundan sonraki adımda yapmanız gereken size güven ve heyecan veren bir kişi ya da kurum bulmanız. Bu kişilerin veya grupların yaşadığınız bölgeye yakın olması ve gönüllülerle çalışma deneyimine sahip olmaları da onları tercih sebepleriniz arasında olabilir. Gönüllü olmaya kendi yakın çevrenizden de başlayabilirsiniz. Profesyonel olarak çalışmanın farklı yolları var. Özel sektörde olduğu gibi iş ilanlarını takip edip işe başvurup profesyonel çalışan olmak da bir seçenek. Kendi girişiminizi başlatıp eğitmenlik, proje yazarlığı ve yürütücülüğü gibi hizmet sağlamak da bir başka seçenek.

  • Örnek sivil toplum projelerini incelememiz için önerebileceğin başka siteler ve kaynaklar var mı?

Yukarıda geçen üç web sayfası dışında Türkiye’de yakından takip ettiğim kurum ve kuruluşlardan birkaçına daha göz atabilirsiniz:
Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi: https://www.stgm.org.tr/

Sivil Düşün: https://www.sivildusun.net/

Sivil Toplum için Destek Vakfı: https://siviltoplumdestek.org/

Sivil Toplum Sektörü (TC Avrupa Birliği Başkanlığı): http://siviltoplumsektoru.org/

Sabancı Vakfı: https://www.sabancivakfi.org/

Pandemi döneminde fiziki çalışmalara ara verilip tüm çalışmalar uzun bir süre online platformlar üzerinden yürütüldüğü için o dönemki birçok çalışma ve eğitim de dijitale taşınmış ve kayıt altına alınmış oldu. Sivil toplum alanı hakkında Şalom ArtıOnsekiz ekibi olarak yazılara devam edeceğiz. Sağlıklı ve umutlu günlerde paylaşımlara devam etmek dileğiyle.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün