İklim ve enerji krizi

"Nehirler, hem malları hem de fikirleri taşır." Ludwig Güttler

Perspektif
9 Kasım 2022 Çarşamba

Armen Korkmaz

Son yıllardaki yazların aşırı kuraklığında, unutulmuş kalıntılar ve hidrolojik işaretler kolaylıkla gün yüzüne çıkıyor. Çek Cumhuriyeti'nden başlayıp Almanya'dan geçen Elbe Nehri kıyısındaki bir açlık taşında Almanca "Wenn du mich seehst, dann weine / Beni görürsen ağla" yazıyor. Açlık taşları, kuraklığın sonuçları karşısında bir uyarı niteliği taşıyor. Kıyısındaki kentlere refah getiren nehirler, dikkatle izlenmediklerinde ve uyarılarına aldırış edilmediklerinde olumsuz değişimleri harekete geçiriyor. Yoksulluk, açlık, ona bağlı savaş tehdidi, göç ,apansız yeni insanlık mirasları olarak beliriyor. 

Avrupa Kuraklık Gözlemevi, iklim krizinin kötü etkilerinin en başta toprakta ve bitki örtüsünde görüldüğünü söylüyor. Avrupa'nın yüzde 47'si kuraklık uyarı koşullarında, toprak, öncesinde olduğu kadar nemli değil, bitki örtüsü her an değişim gösterecek kadar hareketli ve gergin halde duruyor. 

Fransa'da kuraklığın etkileri nedeniyle 10, 4 milyon evde çatlaklar oluştu. Kuraklık çeken İtalya'da Po Nehri kıyısında II. Dünya Savaşından kalma bir ton ağırlığında bir bomba balıkçılar tarafından bulunup ortaya çıkarıldı. Su seviyesindeki düşüş nedenli dünyanın birçok yerinde, kıyı şeridinde batıklar ortaya çıkmaya devam ediyor. Yaşanılan bölgenin direkt sert bir kuraklığa geçişi ve yaşam olanaklarının ortadan kalkması sonucunda ise insanlar başka diyarlara göçüyor. Ve mültecilik tanımının ve oturum haklarının daraltılmaya çalışıldığı bu zor dönemde Yeni Zelanda ilk iklim mültecilerini kabul etti. Afrika'da birçok bölgede sel ve su baskınları nedenli mahalleler bütünlüklü taşınarak yer değiştirdi. Aşırı kuraklık ve çarpık bölgesel yağış, bu belirtiler daha yaygınlaşmadan ortaya çıkan ve şüpheyle yaklaşılan çağrıcı, uyarıcı niteliğindeki ekolojistleri de haklı çıkardı. İklim değişiklikleri gezegende her bölgede kuraklık, çölleşme, orman yangınlarında artış, yağışlardaki dengesizlik ve sapmalar, su baskınları, tayfun, fırtına, hortum vb. meteorolojik olaylarda artışlar gibi belirtilerle kendini gösterince çevreyle ilgili yasalar da ancak yürürlüğe girdi. Görünür ve hissedilir iklim krizi etkileri, devletler ve şirketlerin de çevre konusunda daha bilinçli hareket etmelerini sağladı. Yine bu süreçte, küresel iklim krizi ilgili bireysel mücadelenin de yetersiz ve anlamsız olduğu kabul edildi. Kriz, insani fosil yakıtlar tüketiminin devamı, endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerin artışı ve ona bağlı atmosferdeki miktarı artan sera gazlarının neden olduğu bir değişimi irdeliyor. Bilim insanları güneşte patlamaların olduğunu ve gezegenin bundan eski zamanlara göre daha çok etkilendiğini belirtiyor. Sık ve yoğun kuraklıklar iklime etki ederken gezegeni bütünsel yakıp kavurmuyor, artan küresel sıcaklar ilkin yağışta değişikliklere neden oluyor ve ardından buharlaşmayı artırıyor. Daha önce hiç yağış almayan bir bölge sel ve baskın oluşacak denli yağmura maruz kalıyor ve düzenli yağış alan farklı bir bölge kuraklığa sürüklenip susuzlukla boğuşuyor. Yağış alan bölgelerdeki müzmin buharlaşma yeni bir döngüyü, yağış sistemini oluşturuyor. İklim krizi bilim insanlarının uluslararası organizasyonlarıyla ve yeni projeleri ile vakit kaybetmeksizin engellenmeye çalışılıyor. Kutuplardaki erimeyi engelleyen, güneş ışınları toplayan ve yansıtan yeni buz çadırları, erimiş buzul kütle sularından yeniden buz elde edebilen makineler, bulut tohumlama işlemleri uygulandığını bildiğim aklıma ilk gelenlerden. Ve nihayet birçok sanayi firmasının gündeminde sürdürülebilirlik, ailelerin yaşam biçiminde ise geri dönüşüm, doğru tüketim alışkanlıkları bulunuyor. Hani krize yeni bir kriz eklemlenmemiş olsa idi, eskisinin üstesinden kolaylıkla gelecekmişiz gibi geliyor bir an ümitvar halde yazarken. Özellikle Avrupa'da beklenen Ukrayna-Rusya savaşı nedenli enerji krizi, henüz daha yaşanmadan çeper ülkelerdeki  ekonomileri kötü yönde etkiledi. İklim krizine/değişimine bağlı gelişecek gıda ve temiz su kaynaklarının azlığı birçok ülkeyi ihtiyacı olduğu için savaşan tarafların yanına çekti. Ve enerjiye ulaşımda, yaptırım türevi bir cezaya tabi olmadıkları halde her anlaşmanın bir anda değişebileceği öngörülerek alternatif arayışlar devreye girdi.

Ve heyecanla ve şaşkınlıkla izlediğim, iklim krizinin önüne geçmek için daha önce hiç denenmeyen ve gezegene fayda sağlayacağına inanılmayan tasarruf yöntemleri bir bir hayata geçti. Avrupa ülkeleri Rusya'ya bağımlılıklarını azaltmak için ilkin sokak lambalarını kapatma ve klima kullanımını kısıtlama kararları aldı. İspanya'da klimalar kışın ısıtmayı en fazla 19 derecede, yazın ise soğutmayı 27 derece ile sınırlandırdı. Fransa'da yaklaşık 12 bin belediye enerji tasarrufu için geceleri kamusal aydınlatmayı kısmen kapatma kararları aldı. Yine Fransa ve Almanya müze binaları aydınlatmalarında kısıtlama kararları aldı. İsviçre, havuzlarını kapattı ve kiliselerindeki ısıtma sistemlerini minimum düzeye düşürdü. Polonya'da yalıtım çağrısı yapıldı ve alternatif ısıtma sistemleri/araçları satın alınması tavsiyesinde bulunuldu. İtalya'da da İspanya benzeri önlemler alınıyor ve yeni enerji tasarrufu planları hazırlanıyor. Avrupa'da birçok kişi sokak lambalarının ve ışıklı reklam tabelalarının kısıtlı kullanımı sonucu güvenliğin azalmasından korkmasına rağmen uygulama hayata geçiyor. Gördüğünüz gibi vaktiyle her konuda daha az tüketim öğütleyen çevrecilerin yapıp başaramadığını, bir savaş ve tarafları maharetle yaptırabiliyor. 

Not: Eski ismim Armine Gül Korkmaz idi, yeni yasal isim Armen Korkmaz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün