Ya nasibin bu kadarsa?

Violet ALALOF Köşe Yazısı 0 yorum
29 Mart 2017 Çarşamba

Hepimiz gerçekten istediğimiz şeyler için elimizden geleni yaparız. Ne gerekiyorsa, neye mal olacaksa gözümüzü kırpmayabiliriz. Buna rağmen istediklerimiz olmuyorsa kimilerimiz daha erken pes edebilir, başka yollara dönebilir. Kimlerimiz daha zorlayabilir. Kimilerimiz ise hiç vazgeçmeyebiliriz. Hangi yolu seçeceğimiz o şeyi ne kadar istediğimizle ve karakter yapılarımızla yakından ilişkilidir. Ben genelde istediğim şeyler için çok sabırlıyımdır, çok inatçıyımdır ve kolay kolay vazgeçmeyenlerdenim.

Geçenlerde şöyle bir konuşmayla yüz yüze kaldım.

“Nasip diye bir şey vardır bu hayatta. Ya nasibin buysa ya da bu kadarsa?”

Bu soru beni, çölde yolunu bulmaya çalışan, sıcaktan bunalmış birinin önünde bir anda oluşan serin suyu görmesi ve suyun içine atlamasıyla oluşacak ferahlık hissi nasıl ise aynen öyle hissettirdi.

Zihnimi durdurdu. Bildiğim yolları ve düşünce şeklini değiştirdi. Ve ben kendimi çok rahatlamış hissettim.

Çok kaderci biri değilim. Kadere inanırım ancak kaderimizi de kendimizin şekillendirdiğine inanırım. O yüzden kendi seçim ve eylemlerimizin önemine inanırım. Eğer bir şeyi istiyorsam o şeyle ilgili hedef oluştururum, o hedefe ulaşmak için de sürekli eylem içinde olurum. Eylemlerim beni istediğim yere götürmüyorsa başka yollar bulurum aynı hedefe gitmek için. Kolay kolay vazgeçmem yani. Bugüne kadar bildiğim ‘Ben’ işlerini hep böyle halledebildi.

Aynı zamanda bizden çok daha büyük bir gücün varlığına da inanırım. Onun bizim için bu küçücük insan aklımızla isteyebileceğimizden çok daha iyi şeyler istediğini bilirim. Bizim isteklerimiz olmuyor ise, kumandayı o büyük güce bırakmanın güven ve rahatlığını deneyimlemiş biriyim.

Vazgeçmek bildiğim ve  sevdiğim bir seçenek olmadı bugüne kadar.  Hep daha yapılabilecek bir şeyler olduğuna inanırım eğer bir şeyi yüreğimiz istiyorsa…

Ancak ‘Ya nasibin buysa?’ sorusu benim gibi karakterler için gerekli bir soruymuş. İlk defa ‘evet ya!’ dedim. Nasibim bu kadarsa bu beni hiç üzmez. Bunu kabullenebilirim. Hatta çok da rahatlarım. Daha başka ne yapabilirim sorusunu durdururum. Kumandayı tekrar doğru yere iade etmeyi bilirim.

Bu soru kendimi bazen ne kadar zorladığımı görmemi sağladı. Eğer elimizden geleni yapmış isek ki benim gibi karakterlerin her zaman daha yapacak bir şeyleri vardır, olanı kabul etmenin özgürleşmek olduğunu hatırlattı. Kontrolcü davrandığımı, zorladığımı, sorumluluklarımın peşinde giderken en büyük sorumluluğun kendime olduğunu unuttuğumu görmemi sağladı.

Siz de sorun kendinize! Elinizden geleni yaptığınız halde istediğiniz bir durumda olmayan her şey için sorun… Ya nasibim buysa? Ya nasibim bu kadarsa?

Bu soru sizde bir rahatlama hissi uyandırdıysa, elinizden geleni yapmışsınızdır. Olanı kabullenmeye hazır, kumandayı sahibine devretmeye gönüllüsünüzdür. Gelecek yenilikleri heyecanla beklemeye başlarsınız…

Eğer rahatlama hissi uyandırmadıysa, belki de elinizden geleni henüz tam anlamıyla yapmamışsınızdır, yapılacak başka şeyler de vardır. Hemen bunları eyleme sokmak sizi istediğiniz noktaya daha çabuk ulaştıracaktır.

Soruyu sorana, sordurana, soruyu duyabilen kulaklarıma, algılayabilen bilincime, ferahlayan ruhuma müteşekkirim…

 

 

1 Yorum