Önceliğimiz “insan güvenliği” olmalı!

Bodrum sahilinde karaya vuran Aylan Kurdi’nin yürek burkan fotoğrafı ardından mülteci sorunu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada çok daha şiddetli bir şekilde tartışılmaya başlandı. Oysa çoğumuzun günlük yaşamında belki sadece trafik ışıklarında gözüne ilişen insan sefaletinin boyutları her geçen gün artıyor.

Selin NASİ Dünya
17 Eylül 2015 Perşembe

Bodrum sahilinde karaya vuran Aylan Kurdi’nin yürek burkan fotoğrafı ardından mülteci sorunu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada çok daha şiddetli bir şekilde tartışılmaya başlandı. Oysa çoğumuzun günlük yaşamında belki sadece trafik ışıklarında gözüne ilişen insan sefaletinin boyutları her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz hafta Hollings Center ve University of Warwick tarafından desteklenen sivil toplum projesi kapsamında Soho Otel’de ‘Dönüşüm Zamanı Irak Kürt Bölgesi’nde (KRI) İnsan Güvenliği’ başlıklı bir panel düzenlendi. Sığınmacıların güvenliği ve yaşam koşullarını nasıl iyileştirebileceğimiz hakkında bizlere ışık tutacak bu etkinlikte yıllardır sivil toplum çalışmalarında yer alan uzmanlar kendi deneyimlerini paylaştılar.

Warwick Üniversitesinde doktora araştırmalarına devam Christina Bache Fidan, Kuzey Irak ile Türkiye arasındaki ticari ortaklığın siyasi ilişkilere etkisine odaklı sunumunda yaklaşık 2 milyon sığınmacı barındıran Kuzey Irak’ın Türkiye ile benzer hatta IŞİD’le mücadele sebebiyle daha zorlu şartlarla baş etmek zorunda kaldığını belirtti.

Süleymaniye merkezli Amerikan Üniversitesinden Chorman Hardi de Kuzey Irak’taki siyasal geçiş süreci, başkanlık sistemi ve bağımsızlık tartışmaları hakkında bilgi verirken, özellikle son yıllarda Kuzey Irak’ta İslami eğilimlerin arttığına, camilerdeki vaazların içeriklerinin değiştiğine dikkat çekti. Hardi ayrıca kadınların laik toplum içindeki yerini tehdit eden 6. yasanın farklı yorumlarına ilişkin kaygılarını paylaştı.

BM Gelişim Programının Erbil danışmanı Ala Ali kadınların sığınmacılar arasında daha farklı sorunlarla baş etmek zorunda kaldıklarını ve yeni bir yaşama adapte olabilmeleri için özellikle güvenliğin sağlanması, iş imkânları ve çocuk bakımı gibi konularda destek verecek kurumların eksikliğinin altını çizdi.

Duhok Üniversitesi gönüllülerinden, aynı zamanda New York Üniversitesine bağlı Barış ve Sorun Çözme Çalışmaları Merkezi Saha Proje Direktörü olan Alexander Munoz ise sığınmacılar hakkında veri toplama imkanına sahip olmamalarının büyük bir handikap olduğunu belirtti. Kuzey Irak’ta yaşamlarını devam ettirmeye çalışan sığınmacıların gündelik hayatlarında dini, etnik ve mezhepsel ayrımcılığa maruz kaldıklarını, kaynak eksikliği sebebiyle sağlık, barınma, eğitim gibi ihtiyaçların karşılanamadığını ve hatta bunun da bir sonucu olarak özellikle kadınlar arasında erken evliliklerin can ve mal güvenliğini sağlamak için bir kurtuluş olarak görüldüğünü ve dayatıldığını vurguladı.

Tüm konuşmacıların ortak temennisi, geçici değil kalıcı misafir konumundaki sığınmacıların daha iyi yaşam şartlarına sahip olmaları için öncelikle uluslararası kurumlardan kaynak aktarımı yapılmasıydı. Gerek sığınmacılar konusunda farkındalığın artması gerekse toplumsal entegrasyonun sağlanması için daha çok gönüllünün sığınmacılara yardım yapan kurumlarda çalışarak bu insanlara değip onları tanımaları gerektiği konusunda ise herkes hemfikirdi.