Lina Basmacı ve Sara Özsarfati’nin fırçasından: ‘Evrensel Yolculuk’

Biri Adanalı, biri İzmirli, iki iyi dost; ikisi de ressam. Çukurcuma, Galeri Artist’te ‘Evrensel Yolculuk’ adlı ortak bir sergiye imza attılar. Sergi 17 Aralık tarihine kadar devam ediyor. Birlikte keyifli bir söyleşi yaptık

Miryam ŞULAM Sanat
10 Aralık 2014 Çarşamba

Fotoğraf: Ramazan Tunç

Evrensel yolculuk, zamanla mekân arasında bir yerde insanların birbirlerine eşlik ettikleri bir yolculuk mu; yoksa insanın kendi evreninde, özüne doğru keşfe çıkması mı? Bu sorunun cevabı iki farklı sanatçının fırçasından çıkan eserlerinde saklı.

Lina Basmacı, Adana doğumlu. Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu. İki erkek annesi. 30 yıl önce bir triko firmasına ortakken, hobi olarak başlayan resimle ilgili bilgisini desen tasarımlarında kullandı. İlk resim çalışmaları, Mahir Güven ile Çizgi Sanat Galerisi’ndeydi. Altan Çelem ile çalışmaları ise halen devam ediyor. Bugüne kadar, Türkiye sınırları içinde kalmayıp Barselona, Tokyo ve Cannes’da da birçok karma sergiye katıldı.

Sara Özsarfati, İzmir doğumlu. İzmir Amerikan Lisesi mezunu. Evli ve iki kız annesi. Boğaziçi Üniversitesi’nde bilgisayar programcılığı okudu. 26 sene önce Mahir Güven ile resim çalışmalarına başladı. Gökhan Anlağan ile iki yıl devam etti. 1992’de Mahir Güven ile yeniden akademik boyutta çalışmalarını sürdürdü. 1998’de Deniz Müzesi’nde katıldığı karma serginin ardından farklı atölyelerde çalıştıktan sonra, 2012’de kendi atölyesini kurdu. Lina Basmacı ile birlikte Altan Çelem ile resim çalışmaları devam ediyor.

 Tablo: Sara Özsarfati

 

Serginizin adı ‘Evrensel Yolculuk’.  Bu yolculuk sizin için ne ifade ediyor?

LB: ‘Evrensel Yolculuk’, sanat tarihinde hayranlık duyduğum bazı sanatçıların resimlerini kendi tarzıma uyarladığım eserlerimden oluşuyor. Rönesans döneminde kullanılan melek imgesini,  tuvallerimde saflığın simgesi olarak, sanatımla evrene yolladığım mesajlarda elçi olarak kullandım.

SÖ: Bu sergi için, uzun yıllar gerek yurtiçinde gerek yurtdışında, tarihi  mekanların izlerini okuyabildiğim yerleri seçtim. Türkiye’de Güneydoğu’da ve dünyanın farklı şehirlerindeki kemerler ve eski sokaklar gibi. Bunları yaparken,  yolculuğu sembolize eden bisiklet, motosiklet, araba gibi imgeleri kullandım. Eserlerimdeki derinlik hissi, herkesin kişisel yolculuğundaki zaman tüneline atıfta bulunuyor.

 Sergideki eserlerinizde farklı tekniklere şahit oluyoruz…

LB: Seneler içinde farklı teknikleri denedikten sonra, son dönemde akrilik üzerine yağlı boya yapıyorum. Tuvallerimdeki kabartmalar için alçı kullanıyorum.

SÖ: Tuval üzerine çuvalları gerip üzerini  farklı tutkal, pasta ve akrilik boyayla doyurduktan sonra yağlı boya yapıyorum.

 Paletiniz hangi renklerden oluşuyor?

LB:  Daha önceleri paletim toprak renklerindeydi. Paletim, yaşamımda gelişen bazı farklılıklarla birlikte değişime uğradı. ‘Evrensel Yolculuk’ta paletimde sadece canlı renkler var.

SÖ: Her zaman canlı renkleri tercih ettim. Bu sergimde dış mekânı anlatan toprak, taş ve doğaya ait renkleri kullandım.  Bunlar iç dünyamın renkleriyle eşleştiler.

 29 Kasım günü açılışınız oldu. Yorumlar nasıl?

LB-SÖ: Açılışımız umduğumuzdan da kalabalıktı. İstanbul dışından birçok dostumuz da katıldı. Ziyaretçilerden çok güzel yorumlar aldık.

Çoğu, ikimizin de bu sergide kendimizi daha özgürce ifade ettiğimiz yönündeydi. Sara’nın eserlerinde huzur ve dinginlik yakalanırken, Lina’nınkilerde yaşama sevinci algılandı.

 Geleceğe yönelik projeleriniz neler?

LB-SÖ: Nisan 2014’te Barselona’da Naim Güleryüz ve Teri Katalan’ın organize ettikleri Türk Sefarad Yahudileri konulu resim sergisinde yer aldık. Umudumuz odur ki, Londra ve New York’ta da benzer sergilere katılalım.

LB: Bir sonraki aşama kişisel sergiler. Ancak büyük bir hayalim de var; bir tanesini New York, Soho’da açmak. Bu mesajımı da evrene Şalom aracılığıyla gönderiyorum.

SÖ: Bundan sonra, yurtiçi ve yurtdışında kişisel sergiler açmak istiyorum. Ayrıca, Etiler’deki atölyemi resim dersleriyle daha verimli bir hale dönüştürmeyi arzuluyorum.