Avram Cerasi Ve ‘Büyülü Camlar’

Mozaik sanatı, bir zemin üzerine seramik, mermer, taş, cam veya tuğla gibi malzemelerin birbirinden farklı parçalarının, değişik teknikler kullanılarak dizilmesi sonucu elde edilen çalışmalardan oluşuyor. Tarihi, Sümer ve Romalılara kadar dayanan bu sanat, günümüze kadar gelmeyi başarmış en önemli sanat dallarından biri. 20 – 26 Ağustos tarihleri arasında, Büyükada Anadolu Kulübünde açılacak ‘Büyülü Camlar’ adlı sergisi vesilesiyle Avram Cerasi ile bir araya geldik.

Miryam ŞULAM Sanat
15 Ağustos 2018 Çarşamba

Mozaikle tanışmanız nasıl gerçekleşti?

Yaklaşık on yıl önce emekli olduğumda, bir hobi edinmek için arayışa geçtim. Bir gün kızım Verda ile konuşurken, laf arasında mozaik sanatına ilgi duyduğumu söyledim. Kısa bir süre sonra doğum günümde, kızım Deppo Mozaik Atölyesinden üç ders armağan etti. Büyük bir heyecanla atölye çalışmalarına katıldım ve sanırım ‘aşı tuttu’ diyebiliriz. Tabii çok değerli hocalarla çalıştığımı da inkâr edemem. Daha ilk günden zagzagla cam kesmeye başladım ve çalışma sonucu ortaya güzel bir yelkenli çıktı. Tabii adı da Verda oldu.

Kaç yıldır mozaik sanatıyla meşgulsünüz?

Yaklaşık dört yıl oldu. Bir dönem, mozaik çalışmalarıma İSMEK’te devam ettim. Bugün hâlâ Sümeyye Özdemir ile sanatımı icra etmeye devam ediyorum.

Sizi mozaiğe çeken neydi? Sanatla uğraşmak yaşamınıza neler kattı?

Galiba küçük parçalardan bir bütün yaratmanın heyecanı ile içimde bu sanata karşı güçlü bir istek uyandı. Mozaikle uğraşırken, çalışma masasının etrafında sürekli dönerim. Bazen bir yönden gördükleriniz ile diğer taraftan gördükleriniz arasında çok fark olabiliyor. Tıpkı, hayatın içinde yaşadığımız olaylara değişik açılardan bakmak gibi. Sanırım mozaik sanatıyla uğraşmak, yaşama dair değişik bir vizyon kazandırdı bana. Sosyal yönden aktif olmanın ve sürekli öğrenmenin insanın hem fiziksel hem de ruh sağlığına çok faydası olduğunu gördüm.

Çalışmalarınızı nerede yapıyorsunuz ve ne kadar zaman ayırıyorsunuz?

Atölyeye haftada bir giderim, ancak evimde, atölye haline getirdiğim odada neredeyse her gün çalışıyorum. Pisliği var elbet. Özellikle rodaj yaparken gürültüsü de oluyor. Genelde sabah erkenden başlıyorum ve vaktin nasıl geçtiğini anlamadan bir bakıyorum ki, akşam olmuş.

Ne tür mozaik çalışmalarınız var?

En başından itibaren cam mozaik ile çalışıyorum. Çalışmam sona erdiğinde ortaya çıkan nesne bana büyüleyici geliyor. Şimdiye kadar elliye yakın işim oldu. Bunların çoğu duvara asılabilir tablolar. Ayrıca vazolar, şişeler, sehpalar, şapkalar, süs eşyaları da var. Bunların yanı sıra, kişiye özel portre çalışmaları da yapıyorum.

Bunların arasında özel anısı olan bir parça var mı?

Çok ilgi çeken bir şapka çalışmam oldu. Onun çok özel bir anısı var aslında. Yurt dışında yaşayan yeğenimin oğlunun bar-mitzvasına gitmiştim. O gün tüm misafirlere güneşten korunmaları için hasır şapka dağıttılar. Eve dönünce şapkayı mozaikledim. Bunu sergide gören dedesi parçayı aldı ve torununa yolladı.

Mayıs ayında, Alef’te başkanlık görevini tamamlayan Hayim Pinto’ya, teşekkür niyetine armağan edilen Alef logosunun mozaiğini de yapmıştım. Böylece, talep doğrultusunda farklı logoların mozaiklerini de yapmaya başladım.

Bir de torununuz için yaptığınız sürpriz bir işiniz olmuş…                                                

Evet. Torunum Nomi’nin altıncı yaş günü için hazırladığım, çocuklara yönelik mozaik çalışması da çok eğlenceli geçti. Her davetli çocuğa, bir çerçeve içine büyük boy parçalardan oluşan mozaik baykuşlar hazırladım. Onlar da bu parçaları puzzle yapar gibi birleştirip yapıştırdılar, böylece kendi mozaiklerini oluşturdular. Farklı konseptlerde bunu yapmaya devam ediyorum.

‘Büyülü Camlar’ adlı ilk kişisel serginizi, mayıs ayında Sarıyer Belediyesinin yeni binasında gerçekleştirdiniz. Bizlerle ilk sergi deneyiminizi paylaşır mısınız?

Tabii. İlk çalışmalarımın sergilendiği mekân, bu yeni ve modern binanın geniş bir alanını kapsıyordu. Bir hafta süren sergimi, kendi davetlilerim dışında, binaya başka sebeplerden gelen pek çok kişi ve belediye çalışanı ziyaret etti. İlk sergim olduğundan tabii ki çok heyecanlıydım, çünkü her mozaiğin içinde saklı bir hikâye, ayrıca büyük emek vardı.

‘Büyülü Camlar’ı, 20 - 26 Ağustos tarihleri arasında, Büyükada Anadolu Kulübünde de izlememiz mümkün olacak. İlk serginizdekilere eklediğiniz yeni parçalarınız da olacak mı?

O zaman satılan bazı işlerim olduğundan, yeni sergimde birkaç yeni parçam da sergilenecek.

 

KENDİ ANLATIMIYLA AVRAM CERASİ

1949 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokulu Musevi 1.Karma’da, orta ve lise öğrenimimi Saint-Joseph Lisesinde tamamladım. 1972’de İstanbul Teknik Üniversitesinden yüksek elektronik mühendisi olarak mezun oldum. Kısa bir süre Maçka Teknik Okulunda asistanlık yaptıktan sonra, askerlik sürecimde Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptım. Daha sonra, matbaa makineleri mümessili olan bir şirkette çalışarak iş hayatına atıldım. İleriki yıllarda uzun süre tekstil sektöründe çalıştım. Roza Gülcan ile 42 yıllık evliyim; bir kızım, bir oğlum ve iki kız torunum var.