Zeynep Bugay’ın ilk mizah kitabı ‘Sevgili Nasıl Bulunur?’ raflarda…

Hababam Sınıfı, Bizimkiler dizisi gibi bugüne dek pek çok başarılı senaryoya imza atan ünlü senarist, yazar Umur Bugay’ın kızı Zeynep Bugay’ın ilk kitabı ‘Sevgili Nasıl Bulunur?’ okuyucusu ile buluştu. Kitabında yazar, günümüzde erkekle kadın arasında sevgi, saygı, emek, anlayış ve güvene dayalı ilişkilerin neredeyse kalmadığının altını çizerken, ‘doğru erkek’ ile uzun soluklu sağlam temellere dayanan bir ilişki isteyen tüm kadınların hislerine mizah yoluyla tercüman oluyor.

Miryam ŞULAM Sanat
11 Temmuz 2018 Çarşamba

Zeynep Bugay kendini bir kadın ve bir anne olarak nasıl tanımlar?

Kadın Zeynep, çetin ceviz bir şey! Komik, detaycı, dobra. Hakkaniyet duygusu, sabrı ve affediciliği çok yüksek. Hayalleri olan, denizi, yüzmeyi, deniz fenerlerini, seyahat etmeyi, hayvanları çok seven, öğrenme hevesi hiç bitmeyen, yeni ve tamahkâr olmayan, güçlü, eğitimli bir kadın nesli yetiştirme arzusu içinde biri. Anneliğime gelince, sevgi dolu, şakacı ve oyuncu olmakla birlikte, aynı zamanda sorumlu, disiplinli, titiz ve kuralcı bir anneyim de diyebilirim.

 

Ünlü senarist, dramaturg, yazar ve yönetmen olan Umur Bugay’ın kızı olmak nasıl bir duygu?

Kendimi bildim bileli, ifade ve seçim özgürlüğü haklarım bana hep verildi. Beni bu yaşımda bile, hem maddeten hem de manen dört dörtlük koruyup kollayan, bana yol gösteren bir ailem var. Babamla liberal bir baba-kız ilişkimiz var. Babamın ünlü, saygın veya başarılı olması değil; onun açık ve aykırı kabul edilebilecek görüşlere tahammüllü oluşu, olgunluğu, mizah duygusu, eli açıklığı, alçak gönüllülüğü onu çok sevmeme sebep. Onunla da, annemle de gurur duyuyorum ve bizlere sağladıkları emek, eğitim ve sayısız imkâna şükran duyuyorum.

 

Bugün ne işle meşgul olduğumu soranlara, ‘mahir bir hayat cambazıyım’ derim. Bu kitaptaki tüm yazılar da ben ve benim gibi hayatı, aşkı, ‘bir ve ben’, ‘bütün ve biz’ olmanın gerçek anlamını arayan, hayatın cambaz kıldığı tüm kadınlar için kaleme alındı.”

Kitabınızdan alıntı bu satırlara göre, kadınların işi kolay değil. Bu kitabı kaleme almanız için sizi asıl motive eden neydi?

Kitaba, reklamcılık zamanımda öykü yazabiliyor muyum’u görmek adına deneme maksadıyla başladım; aslında biraz da kendimi eğlendirmek için desem yalan olmaz. ‘Sevgili Nasıl Bulunur’u acemi yazılarımı olgunlaştırarak oluşturdum. Belli ki kendimi güldürmek istediğim konular aklımı sosyal manada da çok meşgul etmiş ki, sadece güldürmeye odaklı kalmayıp, ikili ilişkileri incelemiş ve tespitlerimi ifade etmişim. Kadınların ilişki yaşama sürecinde kırk bin takla atmak, bin tane norma göğüs germek, ayıplanmalara ha demek zorunda olduklarını, kısaca varlık savaşı verdiklerini ifade etmişim. Beni motive eden mizah yapma unsuru da güldürürken geri planda düşündürmeyi amaçlamaktı.

 

Babanızdan ve okuyuculardan aldığınız tepkiler nasıl?

Her okuyan çok güldüğünü ve serinin devamını merak ettiğini söylüyor. Babam başlarda “Kızım bu yazı çizi işlerine girme, para yok, aç kalırsın” dediği halde önümü kesmedi. Gerçi pek çok kişinin sandığı gibi yazdıklarımın yayınlanması için özel bir desteği de olmadı. Dokuz yıl sonra kitabım yayınlanınca, okuduklarını beğendiğini, tarzımın olgunlaşmış olduğunu ve mizah yönümün kuvvetli olduğunu söyledi. Bu arada, 6 aylık bir kızım var. Lea’yı bana sağlanmış olan sonsuz imkânın misliyle okutmayı hayal ediyorum. Gerçekten henüz yazdıklarımdan bir kazancım olmadı. Kızımı düşünerek vaz mı geçsem dediğimde, babam, “Sakın, senin de para kazanacağın bir vakit elbette gelecek” dedi.

 

Pek çok argo tabir, insani ve oldukça komik betimlemelerin yer aldığı kitabınızda,  güldürürken bir yandan da insanı yakın hissettiren açık sözlü ve doğal bir üslup var. Kaleminiz, kendi karakterinizle örtüşüyor mu?

Her yazar kişiliğini kâğıda, karakterlerine aktarır. Bu ne yüzde yüz gerçek hayattaki bizizdir ne de bizden başka birisidir. Gündelik yaşantımda hazır cevap biri olduğum söylenir. Hızlı düşünüp detayına sorgularım. Sözümü sakınmam. Zaten kimin ne dediği, benim ne olduğumu belirlemez.

 

Yeni nesil gençlerin ilişki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Berbat! Fast food gibi. Sosyal medya, ilişkilerin ruhunu, emek ve sabır unsurlarını öldürdü. Terlikli Justin Bieber'e öykünen nesillerden, Romeo-Juliet tutkusu veya sadakatini beklememek gerektiğine inanıyorum. Bunun bir çözümü var; ama bu neslin hızlı, bıkkın, sıkılgan, tüketime odaklı kimliği nasıl benimser de uygular bilemiyorum. Sabır, feragat, emek, sadakat… Bunlar olmadan gerçek sevgi ve ruhu olan uzun ömürlü ilişki olmaz.

 

Kitabınızın ismi çok ilgi çekiyor, hatta iddialı. Herkese uyarlanabilir bir sevgili bulma formülünüz mü var yoksa? 

Hayır, tabii ki yok. Olsa, herhalde en iyi sevgili de Zeynep'in kolunda olurdu. O başlık her yalnız kalmak istemeyen ve kendisine uygun eşi arayan insanın er ya da geç bir gün kendisine sorduğu sorudan yola çıkarak oluşturuldu. Ortak kaygımızın dile getirilmiş hali yani...

 

Kitabınızdaki ikili diyaloglar arasında yer alan şüpheci, yargılayan fakat her seferinde sonradan pişman olan, özgüven sorunu yaşayan bir kadının ‘sessiz monoloğu’ dikkatleri çekiyor. Sizce, günümüzdeki genç kızlar bu endişelerle mi yaşıyor?

Her bireyin özgüvenli ve özgüvensiz olduğu noktalar vardır. Tamamen özgüvenli bireylerin sosyal hayata adaptasyon sorunu olacağını, kendilerinde noksanlık veya geliştirilecek bir yan görmedikleri için empati kuramayan, yargılamaya meyilli, sevimsiz kimseler olacağını hesaba katmalısınız. Hayat değişim, gelişim gerektiriyor. Kitaptaki kadın okuyucuyu güldürürken alt satırlarda bunlar düşünülsün istiyor.

 

“Aşk bir sirktir” diyorsunuz. Sizce, bir ilişkide yaşananın gerçek aşk olduğunu nasıl anlarız?

Sadece karşınızdakinin dürüstlüğü, sadakati, ilişkinin sürmesi için sarfettiği samimi çaba, sürdürülebilir ilgisi, iyi niyeti, titizliği o yaşananın aşk olduğunun kanıtıdır. Aşk ölmez, sevgiye evrilir; iyi ki de evrilir, böylece taraflar büyür, el ele tutuşur, olgunlaşır ve yeni nesiller meydana gelir. Bana göre aşk, kadınların erkeklerden çok daha fazla inandığı, çok daha fazla emek vermek ve şekilden şekle girmek zorunda olduğu bir sirktir.

 

Yolda yeni bir kitap veya projeniz var mı?

İki yeni projem var. Bunlardan biri bu kitabın devamı niteliğinde ve ilkinden daha bile fazla ilgiyle okunacağını düşünüyorum. Oldukça araştırma yaptım bu kitap için. Daha fazla ipucu vermeyeyim.

Bir de çocuklara yönelik fantastik içerikli bir kitabım yakında çıkıyor. Buna ek olarak bir hayalim var; gelecekte çocuklara yönelik özel bir vakıf kurma arzusundayım.

 

 

Zeynep Bugay kimdir?

Zeynep Bugay, 1979’da İstanbul’da dünyaya geldi. Ortaokulda Fransızca eğitim aldı.  Bilkent’de Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi okudu. Bir müddet babasının yanında kendini geliştirdikten sonra, PR ve reklam sektöründe çalıştı. Bugay, ilk kitabıyla hem güldürüp hem de hemcinslerini aşk konusunda cesaretlendirmeyi hedefliyor.