Duymayanlara duyurulur! REBİ FARO markalaşma yolunda…

Rebi Faro içindeki kültür kolâjını ve onun getirilerini özgün takı tasarımlarıyla dışa yansıtıyor.

Miryam ŞULAM
20 Mayıs 2010 Perşembe

Rebi’yle tanışıklığım uzun yıllar öncesine dayanır. O, ortak arkadaşlarımız arasında en renkli, en pozitif kişiliklerinden biridir. Onun yanında insanın huzur ve keyif duymaması mümkün değildir. Her sene sonunda hediyeli yeni yıl partisi için bize evini açan Rebi Faro’nun bulaşıcı güzel enerjisini bulunduğu her ortamda hissedebilirsiniz. Bu enerjisi, yaşamının yarısını İsrail’de, yarısını Türkiye’de geçiren biri olarak yaratıcı kimliğiyle birleşince, ortaya ne güzel eserler çıkarttığını sizlerle paylaşmak için kendisiyle söyleştim.

 

25 Mayıs Salı günü, TOG Bazar’da senin tasarımların da satılıyor olacak. TOG Bazar ne amaçla düzenleniyor?

Toplum Gönüllüleri’nin ülkemizin dört bir yanındaki sosyal sorumluluk projelerine destek olmak üzere, dördüncüsü düzenlenen TOG Bazar Esma Sultan Yalısı’nda bu yıl 65 kurumu bir araya topluyor. Kendilerine ait markaları ile Toplum Gönüllüleri’ni satışlarıyla destekleyecek olan bazı isimler: Tansa Mermerci Ekşioğlu, Sevan Bıçakcı, Sinem Güven, Şebnem Çapa, Meltem Tahrancı ve Nihan Buruk.

 

Bu seneki Bazar’da Rebi Faro ismiyle yer almaktan dolayı çok mutluyum.

Cemiyetin önde gelen isimlerinin takip ettiği ve 1500 kişinin üzerinde katılımın olması beklenen TOG Bazar’a büyük bir ilgi var. Gelenler, aynı yerde birçok farklı ürüne ulaşmanın keyfiyle alışveriş yaparken, sosyal sorumluluk için de bir arada olmanın mutluluğunu yaşayacaklar.

Takı sanatı kaç yıldır hayatının bir parçası?

Profesyonel olarak bakarsak yedi sene oldu. Ancak, ben kendimi bildim bileli takı işine gönül verdim. Takı ve aksesuarlar, annemin de ilgi alanı olduğu için, çocukken onunla birlikte Kapalı Çarşı’da dolaşmaya giderdik ve çok büyük keyif alırdım. İsrail’de yaşadığım zamanlarda, bir müddet eski takı tasarımları yapan bir antikacının yanında çalıştım. Kazılarda toprak altından çıkarılan çeşit çeşit malzemeden değişik tasarımlar yapardık. Mesela, üzerinde geçmişin izlerini taşıyan değerli Romen camlarını veya eski paraları alır altınla karıştırarak çok özel eserlere dönüştürürdük. İlk eğitimimi orada aldım diyebilirim. 

Buraya geldikten sonra da hep sanatsal faaliyetlerle meşgul oldum. Tahta boyamadan tut, mum yapmaya kadar farklı şeyler denedim. Ancak, içimde her zaman önceliği olan takı tasarımına yeniden başlayınca, diğerlerinden daha çok keyif aldığımı anladım.

 

Eserlerini üretirken nasıl bir ortam seçiyorsun?

Bugün hâla Kapalı Çarşı’da bir takı atölyesinde çalışıyorum.  Ustalarla birlikte çalışmak, her zaman öğrenecek yeni şeyler olduğu için bu işte çok önemlidir. Ayrıca yeni tasarımlar çizmek ve bazı takıları oluşturmak için yalnız olmaya ihtiyaç duyduğumda kullanmak için evimin bir odasını atölye yaptım. Orada çalışırken zaman su gibi akıp geçiyor.

 

Yedi yılda Rebi Faro sanatında nasıl bir gelişim yaşadı?

İlk zamanlar, piyasadan topladığım çeşitli malzemelerin karışımından değişik takılar elde ediyordum. Ancak zaman geçtikçe bende kendi tarzımı su yüzüne çıkartma isteği uyandı. O yüzden, artık malzemeleri de kendi yaratıcılığımı kullanarak hazırlıyorum. Önce çizimle işe koyuluyorum. Ardından konsept belirliyorum. Gümüş ve altın çalışmalarıma yarı değerli taşları da katarak çalışıyorum.

Genelde uğur getirdiğine inandığım turkuvazlar, kırmızılar ve bunun gibi canlı, etkili renklerle çalışıyorum. Ama pastel renklerin yeri de ayrıdır gönlümde. Aqua mavisi ve ametis moru favorilerim arasında. İnci de tabii bir kadının vazgeçilmezi olduğundan onunla da çalışırım. Renkli kristallerse çok anlamlı. Hepsinin yaydığı enerji rengine göre değişiyor.

 

 

Bir sanatçının eserleri onun bebekleri gibidir. Sen de eserlerine, yani kendi bebeklerine isim veriyor musun?

Dediğin o kadar doğru ki… Tasarımlarımla aramda çok özel bir bağ vardır.  Balık konseptli bir kreasyonum var. Balıklar, bereket ve bolluğu temsil ediyorlar. Bu bebeğimin adını  ‘’fish a wish’’ koydum. Bir de verdikçe artan tek şeyin sevgi olduğunu düşünerek kalpleri kullandığım bir serim var. O bebeğime de ‘’love grows love’’  adını verdim. Yaz yaklaşırken, sıcacık hislerle donatılmış, neşeli yapıtlarım da doğdu. Onlara da ‘’bora bora’’, ‘’tahiti’’ ve  ‘’hawai’’  gibi isimler verdim. Takanları alıp oralara götürsün istedim.

 

Takıların nerelerde satılıyor?

Bu sene, Rebi Faro Fethiye Hillside’ın içindeki butikte satılıyor. Ayrıca, uzun zamandır, İsrail’de birçok butikte tasarımlarım satılmakta.Bende hiç boş durmuyorum. Çeşitli fuar ve kermeslerde takılarımı başkalarının beğenilerine de sunuyorum.

 

Bir takı tasarlarken ilham nereden geliyor?

Beni sarmaladığını hissettiğim etrafımdaki her şeyden olabilir. Bu sıralar tabiat konseptli eserlerim için doğadan, yapraklardan, çiçeklerden ilham geliyor. Bazen yere düşmüş bir yaprak veya bir deniz kabuğu. Sonuç olarak onlarla çalıştığımda çok doğal güzellikler çıkıyor ortaya.

 

İsmin markalaşması bence kişinin yaptığı sanata bir farklılık katmasıyla gerçekleşir. Markalaşma yolunda olan Rebi Faro’nun farkı nedir?

Tek amacım yaptığım eserlerin tamamen Rebi Faro özgünlüğü taşıması ve onları takan kişilerin de kendilerini çok özel hissetmesi.Ben insanların giyim tarzları gibi seçtikleri takıların da yaşam enerjilerini yansıttığına inanıyorum ve hatta daha da ileri gidip kaderlerini etkilediğini bile düşünürüm. O yüzden Rebi Faro tasarımları mutlaka sembollerle uğur, bereket ve bolluk getireceğine inandığım malzemelerden oluşuyor. Hatta bazılarına espri anlayışı da katıyorum. Mesela yakın bir zamanda, aerobik hareketleri yapan çok şirin plastik bebekler buldum. Onları bazı tasarımlarıma ekledim ve yaşamlarına neşe getirmek isteyenlere sundum. Ya da, bazı açılan madalyonların içinden bir smily (gülen yüz) çıkıyor. Sevilen kişinin resmi de yanına eklenebiliyor.

 

Internetten faydalanır mısın ?

Tabii ki; Google’da çok gezinirim. O senenin modasını takip ederim. Renkleri, takıdaki yeni trendleri. Mesela artık çok daha yalın ve sade olma trendi başladı. Çünkü insanlar zen felsefesine doğru gidiyorlar. Ben de çalışmalarımı mutlaka bunları dikkate alarak yapıyorum.

 

Rebi Faro’yu nerelere taşımayı hedefliyorsun?

Türkiye içinde tasarımlarımı daha birçok dükkâna taşımak niyetindeyim. Bir de Amerika hayalim var. Kızımız Lesli altı aylık bebeğini biraz büyüttükten sonra, birlikte Rebi Faro tasarımlarını Los Angeles’a taşımayı planladık.

 

 

Son olarak, üzerindeki takıyı en güzel taşıyan ünlü kim diye sorsam?

İlk aklıma gelen isim Nebahat Çehre. Kendine olan özgüveni ve saygısını tarzıyla ve kullandığı aksesuarlarıyla çok iyi yansıtıyor. Şebnem Çapa’nın tarzını çok beğenirim. Kendime çok yakın bulurum. Yabancılardan da kesinlikle Angelina Jolie diyorum. Takılarını çok güzel taşıyor.

 

Sevgili Şalom okurları, sizi çok yetenekli ve özel bir bayanla, Rebi Faro’yla tanıştırdım. Bundan sonrası size kalıyor. Renkli ve keyifli takılarıyla kendinizi özel hissetmek için ona ulaşmanız gerekiyor. Benden yazması…